Yeterli gıda üretilememesi veya gıda fiyatlarının yüksekliği hemen her ülkede bir sorun. Oysa dünyada 100 milyardan fazla insanı besleyecek ölçüde büyük tarıma uygun araziler var. Tüm dünyada yerleşim alanları ülke topraklarının ortalama %1’inden daha büyük değil. Kalanın sadece küçük bir kısmı uzman olmayan çiftçi ve bazı serbest girişimciler tarafından tarım için kullanılıyor. Geriye kalan arazilerin büyük kısmı ise atıl durumda bekletiliyor. İşte dünyada açlık ve sefaleti bitirmenin, gıda fiyatlarını dip seviyelere çekmenin kolay yolu da burada gizli.
Tarım arazisi varlığımız yaklaşık 23 milyon 811 bin hektar ve ülkemiz yüzölçümü içerisindeki payı da yüzde 30,3 civarında. Ama bu 23 milyon hektarlık alanın bile önemli bir kısmı ya atıl durumda, ya da verimsiz ve yanlış tarım yöntemleri uygulanıyor.
Yoksulluğun ve açlığın tarihe karışması için atılması gereken bir kaç kolay adım var. Bunlar son derece düşük maliyetli ve uygulanabilir adımlardır.
- Hiç kimse arazisini atıl tutamayacak, mutlaka ya kendisi üretim yapacak ya da yapamıyorsa devlete kiralayarak üretim yaptıracaktır. Ülkemizdeki toprakların 4’te birinde düşük verimli ve çoğu bilinçsiz bir tarımcılık yapılmaktadır. Çiftçiler üretim koordinasyonunu bu yolla devlete bırakırsa, devlet ihtiyaçları, toprağı ve piyasayı analiz ederek en uygun ürünleri seçebilir. Daha sonra tüm üretim giderlerini toptan alımlar yoluyla bir çiftçiye kıyasla yarı fiyatına mal edebilir.
- Yerleşim yerleri haricindeki tüm arazilerin hatta dağların bile devlet ya da üretim yapmaya istekli şahıs ve şirketler tarafından değerlendirilmesi gereklidir. Devlet, tüm atıl arazileri ve şahıslara ait ama kullanımda olmayan (faaliyet dilekçesi verilmemiş) tüm arazileri internette göstermeli ve talip olanları, bu arazileri çok düşük bedelle kiralayarak üretime çağırmalıdır. Üretimin ise ücretsiz sağlanan uzman kontrolünde ve yönlendirmesiyle yapılması sağlanmalıdır. Üretim yapmaya talipli olan ve kısmi teminat gösteren her üreticiye istediği atıl arazi derhal tahsis edilmeli ve imkânlar sağlanmalıdır. Böylece üretim en az 5 kat artabilir.
- Miras yoluyla bölünen ve bu nedenle kullanılamayan sayısız arazi bu yöntemle üretime geçecektir. Çünkü arazinin tüm mirasçıları toplanıp üretim faaliyet dilekçesi veremeyecekler ve atıl arazilerini devlete veya özel sektöre doğrudan bir kaç yıllığına kiralamış sayılacaklardır. Bu arazileri satın alanlar da, kira süresini kabul etmiş sayılacaklardır.
- Üretim yaparken kullanılan makinelerin devlet tarafından kiralama usulü ile maliyet bedeline çok ucuza sağlanması ve ürün hasat dönemi sonunda bu bedelin ödenmesi gereklidir. Böylece köydeki her evin bir traktörü ve onlarca ek parçası olmasına gerek kalmaz. Bir kasabaya bir grup traktör kiti ve şoför yeterli olacaktır. Bu şekilde tüm üreticiler neredeyse SIFIR maliyetle bir arazi seçip üretim yapabilecektir. Bu hem yeni iş imkânı, hem de üretim artışı getirecektir.
Ormanların bile ağaç türüne göre aşılama yoluyla fıstık ya da meyve veren ağaçlara dönüştürülmesi, ağaç aralarına uygun türde bitkilerin tarımının yapılması mümkündür.
Bu şekilde eskisine nazaran kat kat daha fazla miktarda üretilen gıdaların dip ve tepe fiyatlarını devlet belirler ve halkın çok ucuza tüm ürünlere erişmesine imkân sağlar. Fazla gelen gıda ihraç edilebilir, konserveleşebilir, yoksullara ücretsiz verilebilir ya da fakir ülkelere gönderilebilir. Yeryüzü tüm nimetlerini vermeye hazırken, dünyanın çoğunda yaşanan bu fakirlik ve açlığın sebebi, sadece halkına karşı duyarsız ve amacı başka olan yöneticilerdir.
Çok güzel bir proje umarım hayata geçer