Kutsal kitaplardan yasalarla “Muhteşem Dünya” projesinde bugün mevcut adalet ve hapishane sistemini inceleyeceğiz.
Türk Adalet bakanlığının sunduğu raporlara göre 2020 yılı itibariyle Türkiye’de yaklaşık 250 bin kişi hapiste yatmaktadır ve yaklaşık 100 bin personel hapishanelerde görev yapmaktadır. Amerika’da ise 3 milyona yakın kişi hapis ya da tutuklu durumdadır.
Kapasitesinin çok üstünde dolu ve dolayısı ile insani koşulların altında olan bu hapishanelerin yıllık maddi yükü Türkiye gibi ekonomisi zor durumda olan bir ülkeye bile yıllık 10 Milyar Lira’dan fazladır. İş gücü ve üretim kaybı ise bunun çok daha üzerindedir. Yani ortalama her Türk ailesi başına; suç işleyen pek çoğu hırsız, tecavüzcü ya da katil olan insanların sözde hapiste beslenmesi için yıllık 5000 TL fazla para çıkmaktadır. Peki, ödenen onca paraya ve büyük fedakârlığımıza rağmen hapishaneler suçu önlemede etkili mi?
Hapishaneler maalesef pek çok suçlu için ıslah ve eğitim yeri olmaktan ziyade, karşılaştıkları yetenekli yeni suç ortakları ile örgütlenme yuvası gibi çalışmaktadır. Hapisten çıkan suçluların, büyük bir oranda yeniden suç işlemeleri, hapishanelerin suçu engelleyemediğini kanıtlamaktadır. Hapiste bir araya getirilen ve eğitilmeyen suçluların arkadaşlıklarından, hapisten çıkınca kendiliğinden okul veya cami yapıp Allah insanı olacak şekilde organize olacaklarını düşünmek gerçekçi değildir. Bu kişiler orada yeni ekip arkadaşları bulmakta, kendilerini suçun incelikleri konusunda meslektaşları ile bir araya gelerek geliştirmektedirler. Elbette pişman olan ve yeni bir hayata başlayan ya da yanlışlıkla hapse girenleri tenzih ediyoruz.
İşin diğer farklı bir yönü de, kazara gerçekleşen bir olay ile ya da hafif suçla, ya da düşünce suçu ile hapiste yatan ama kaldığı süre boyunca diğer hükümlülerin yaptığı ağır işkenceye, kimi eş cinsel tecavüze, kimi de ağır travmaya maruz kalan azımsanamayacak sayıda insanların da var olmasıdır. Bu durumda hapishaneler tüm dünyada dengesiz bir cezanın merkezi olarak insanlığın yüz karasına dönüşmektedir. Unutmamalıyız ki bir gün hepimiz haklı ya da haksız olarak hapishane hayatı ile yüzleşebiliriz.
Peki, nedir adaletin tesisi için en etkili ve mantıklı aynı zamanda insani yöntem? Özetle ifade etmek gerekirse;
Suç işlemiş olanlar mutlaka suçunun büyüklüğüne göre değişen çalışma sureleri ve zor işlerde devlet ve halk için çalışmalıdır. Hapistekiler suçunun ağırlığına göre değişen sürelerde hapishane içinde ya da kapalı madenlerde ve fabrikalarda özel kelepçelerle çalıştırılabilirler. Hafif suç işlemiş olanların ise tazminat ve hapishane dışındaki üretim alanlarında akşamları ve hafta sonları çalışması gibi çözümlerle üretime katkı sağlanmalıdır. Sağlıklı olduğu halde çalışmak istemeyen müebbet almış mahkûmlar; örneğin insan öldürmüş kişiler; suçuna göre insanlığa faydalı tıbbi deneylerde denek olarak kullanılabilir. Böylece insanlıktan aldığı yaşam karşılığında, başka insanlara yaşam verebilirler. Onları hapsetmek ya da idam etmek yapabileceğimiz en hatalı şeydir. Onları topluma faydalı ve eğitilmiş insanlar haline getirmeliyiz.
Devlet mahkûmların ürettiklerinden elde ettiği geliri suçtan mağdur olanlara ödemelidir. Çünkü biri gelse ve size fiziksel zarar verse ve üzerinde bir mal varlığı yoksa tazminat alamazsınız. Hapse girse de bunun size hiç bir faydası olmaz.
Hapse girenin de, bakıma muhtaç çalışamaz durumda bir ailesi varsa suçlunun devletçe hapsedilmesi ve çalıştırılması karşılığında ailesinin yaşamsal düzeydeki minimum kira ve yiyecek teminini karşılamalıdır. Çünkü adalet mekanizmasının ve cezalandırma sisteminin yavaş çalışması suç işlemeyen başka masum insanları olumsuz etkilemiştir.
Kuran-ı Kerim’de insanları suçlarından ötürü hapiste beslemek gibi bir çözüm asla önerilmemiştir. Bunun yerine suçun büyüklüğüne denk, hızla gerçekleşen bir ceza ya da tazminat önerilir. Bu cezanın, gerçekleşen yıkımı tamir edecek hikmetli bir ceza olması istenir. Bu ceza hapis olamaz. Çünkü hapiste suçluları beslemekten daha saçma bir ceza yöntemi yoktur.
Diğer bir husus da, hapis cezasının yalnız çekilmesi ve süre boyunca kişisel eğitime ve ahlaki gelişime yönelik eğitimlere tabi tutulmasının gerekliliğidir. Bunun için manevi destek ve bilinçlendirme ile yeni bir eğitim sürecinden geçirilmeleri gerekir. Suçu neden işlediğini uzmanlar tespit etmeli ve buna iten nedenler yok edilmelidir. Unutmayalım ki; insanları suça iten biraz da şartları ve çevresel eğilimleridir. Onları toplumdan yalıttıktan sonra kaderlerine terk edemeyiz. Eğitmeli ve topluma yeniden kazandırmalı, bu süreçte ise halka faydalı olmalarını sağlamalıyız. Üretmek ve kutsal yasalarla eğitilmek onları aynı zamanda arındıracaktır.
Devlet yetkililerini köklü değişim gerektiren, yenilikçi ve modern projeler için desteklemeli ve cesaretlendirmeliyiz. Bunun için bu projenin kamuoyunda yayılması ve ses getirmesi gereklidir. Ben bunun için bu videoya ücretli reklam verip milyonlarca insanı haberdar etmeye çalışıyorum. Umarım siz de en azından paylaşırsınız. Hapishanelerin ve suçun olmadığı güzel bir dünya için, sevgiyle kalın.