Tüm dünyada beklenen ve her dinin kendine has bir isimle seslendiği “Kurtarıcı ve Seçilmiş Kişi” hakkında çok büyük bir bilgi kirliliğinin oluştuğunu gördüm. Özellikle hadis kaynaklarında yer alan ve kitaplara sığmayan mehdi hakkındaki bilgilerin birbiri ile korkunç şekilde çeliştiğini görünce; sağlam ve ilahi kökenli olduğu kesin olan kaynaklara kutsal kitaplara yönelmenin gerekliliğine inandım.
Örneğin bizlere hadis olarak anlatılan rivayetlerde; “Mehdi’yi alimler Mekke’de bulup başa geçireceklerdir” diye geçiyor. Başka bir rivayette ise “Gökten ses gelecek ve ses gelince ortaya çıkacak ve başa geçecektir” deniyor. Başka bir rivayette: “Kafkasya’daki bir ordunun içinde gelecektir. Çok kan dökecektir.” Başka bir rivayette: “Kan dökmeyecektir”. Başka bir rivayette: “Delillerini anlatmaya çalışacak sadece 313 kişi inanacaktır.” Başka bir rivayette: “Tüm dünya ona iman edecektir”. Bazı rivayetlerde Süfyan’la Suriye’de savaşacak yerel bir kurtarıcı iken; bazı rivayetlerde tüm dünyaya hakim olacaktır.
Bunların her birinin aynı anda doğru olması imkansızdır. Belki bazıları aynı anda doğru olsa bile gerçekleşme zamanları nasıldır? Farklı kaynaklardan kırpılmış olarak ve rastgele incelenen hadis kaynakları akılları karıştırmakta ve insanları yanlış düşüncelere sevk etmektedir. Bazıları da gizli bir düşmanlık ve hilekarlık nedeniyle Mehdi’nin melekler inince göstereceği mucizeleri (dünyayı kuşatan zenginliği; gayb ilmi, meleklerle yürümesi vb) evvelden olacak ve o zaman görüp iman edeceğiz diyerek, Mehdi’nin öncü delillerini ve mucizelerini bir hiç gibi görmeye neden olmaktadırlar. Şeytani bir strateji nedeniyle Mehdi’nin gösterdiği mucizelere dünyanın çoğu iman etmemekte; yada mucizelere iman edip Mehdi’ye iman etmemektedirler. Oysa o mucizeleri biiznillah getiren odur. Ve kendisi de isminden, kök evine kadar mucizelerin parçası olarak yaratılmıştır.”
Her şeyin daha iyi anlaşılması için kutsal ve değiştirilemez, bir bütün olarak aktarılan kaynaklara; ilahi kitaplara bakmak farzdır. Allah’ın indirdiği koruduğu ve “tasdik ettim” dediği, Kuran’daki pek çok ayetinde açıklaması olan bu yüce ve mucizelerle dolu olan kitaplar, hayretler uyandıran detaylar ve gerçeklerle günümüze ışık tutmakta ve her şeyi adım adım anlatmaktadırlar.
İDRİS/ENOK PEYGAMBERE RAB TARAFINDAN GELECEKTE OLACAKLAR VE SEÇİLMİŞ OLAN GÖSTERİLDİ
“Bunlar Enok’un kutsanma sözleridir. Karışıklık zamanlarında “Seçilmiş Olanı” ve “Adil Olanı” nasıl kutsadığını ve lanetli ve günahkâr olanları nasıl reddettiğini [anlatır]. Gözleri [Tanrı tarafından] açılan ve göklerde kutsal bir vizyon gören Enok [hikâyesine başladı] ve dedi ki: O görüntüyü bana melekler gösterdi. Her şeyi onlardan duydum, gördüğümü anladım. Bu nesil için değildi bu gösterilenler; henüz gelmemiş, “Seçilmiş Olan”a ait olacak uzak bir nesil için.”
RABBİN BİR MEKANI VARDIR VE ORADAN ÇIKIP DÜNYAYA GELECEKTİR (3600 YILLIK DÖNGÜ)
Ön Bilgi: ( Rab Kuran’a göre Adem’i iki eliyle dünyada yaratmıştır ve onunla konuşmuş, kelimelerin ve göklerin bilgisini bizzat öğretmiştir. Tevrat’ta yine bu ifadeler doğrulanır. Adem, bin yıl yaşadıktan sonra İbrahim Peygamber’e gelene kadar yeryüzündeki elçilerle melekler görüşmeye devam eder. İbrahim peygamber zamanında Rab yeryüzüne yeniden gelir (3600 yıllık döngünün 1000 yılına dünyada tahtını kuran Rab, kalan 2600 yıl uzaktan yönetir.) Adem’in yaratılışı ile İbrahim’in doğumu arasında 3600 yıl vardır. Adem MÖ. 5000’li yıllarda (yaklaşık 7000 yıl önce) yaratılmıştır (İlk ilahi ruh taşıyan gerçek insandır). Adem’e Rab yazıyı öğretmiş ve vefatına yakın bir itirazından ötürü ona yazılı bir sözleşme indirmiştir. Vefat ettikten sonra yazı MÖ. 4000 yıllarında yaygınlaşmış ve Sümer’de bize ulaşan ilk örneklerini bırakmıştır.
İbrahim zamanında Rab, hem onunla hem torunu Yakup’la ve onun da torunu olan Musa ile görüşmüş. Hatta Rabbi dağda 70 kadar İsrailli görmüş, gökten seslendiğinde yüzbinlerce İsrailoğlu onun sesini duymuştur. (Tevrat ve Kuran’da net açıklamalar vardır). Ancak MÖ. 1000 yılları geçince Rabbin arşının bulunduğu göksel cennet evi dünyadan yeniden uzaklaştı ve bu nedenle ayrılma zamanı yaklaştıkça görüşme sağlanması için “Kutsal Ahit Sandığı” yaptırıldı. Bu korunma yetkisi vermeyen herkesi kanser yapıcı ve öldürücü ışınlar yayan altın kaplama özel bir sistemdi.
Rabbin görüntüsü ve sesi bu sandığın üzerindeki altın kaplı iki meleğin arasında oluşuyor ve seçilmişe kendisini gösteriyordu. MÖ. 500’lü yıllara kadar sandık kullanılmaya ve doğrudan iletişim için araç olmaya devam etti. Ancak daha sonra hem kutsal sandığın alınmasına hem de tapınağın yıkılmasına karar verildi. Sandığın durduğu ve Rabbe kurban sunulan tapınak yıkılınca gökten inip kurbanı yiyen ateş inmez oldu ve Yahudiler de kurban kesmeyi bıraktılar. Hala da kesmezler. Daha sonra gelen iki büyük elçi İsa as. ve Muhammed as. dünyada Rab ile yüz yüze görüşebilen Musa, Adem ve İbrahim gibi peygamberler arasına giremediler. Bunun yerine göğe; uzaya çekildiler. Çünkü Rabbin zati görünümü dünyada değildi. İsa as. vefatı ile göğe yükselince, Muhammed as. ise miraç yoluyla ancak gökteki cennet evinde Allah ile görüşebildiler. Rabbin sandık aracılığı ile son görümleri Mö. 500’lü yıllara yakın zamanlarda gerçekleştiğinden 2520 yılın dolduğunu en çok 80 yıl içinde Rabbin yeniden yeryüzüne gelebileceğini söyleyebiliriz. Tüm insanlık tarihi boyunca Rab insanlardan ve cinlerden krallar seçti ve kutsal bölgeyi yönetti. Ona “Eridu”, kutsal kitabına “Me”, tapınağına “Engura” diyordu. Sonra bunları seçilmişin şehri ve adı olarak vererek bilgeliğini gösterdi. (Bu konuyu anlatan makaleyi sitemde bulabilirsiniz; Allah en iyi bilendir)
Enok’un kutsal kitabı şöyle devam ediyor;
Onlar adına mekânından çıkıp gelecek olan Yüce ve Kudretli Olan’la, Dünya Tanrısı’yla konuştum. Tanrı, Sina Dağı’na adım atacak, topluluğuyla birlikte görünecek, göklerin kudretiyle ortaya çıkacak. Herkes korkuyla sarsılacak. Gözcüler bile titreyecek. Korku ve titremeleri dünyanın sonuna kadar devam edecek. Yüksek dağlar sallanacak, yüksek tepeler ateşin önündeki balmumu gibi eriyecek. Dünya parçalanacak ve üzerindeki her şey mahvolacak. Adil olanlar dahil herkes yargılamadan geçirilecek.
Kuran; Yaşar Nuri Öztürk Meali: Fecr 22: Rabbin (Rahman) gelip melekler saf saf dizildiğinde! (Ve câe rabbuke (ve rabbin gelince) vel-meleku saffen saffâ(n) ( ve melekler saf saf olunca))
Ama [Tanrı] onlarla barış yapacak. Seçilmişleri koruyacak, onlara merhamet edecek. Hepsi ona ait olacak. Mutluluk ve huzur içinde olacaklar. Tanrı hepsine yardım edecek. Tanrı’nın ihtişamı hepsini aydınlatacak.
İşte! Herkesi yargılamadan geçirmek ve günahkârları yok etmek için on bin aziziyle birlikte geliyor. Tüm insanların adaletsizlikleriyle yaptıkları tüm adaletsiz işler ve günahkârların O’nun hakkında söylediklerinin hesabını sormak için geliyor.
Tüm suçlular, günahkârlar size lanet edecek. Ama seçilmişler için ışık, sevinç ve huzur olacak. Dünya onlara kalacak. (Kuran’daki şu ayeti hatırlayınız; “Zikir’den sonra Zebur’da da, ‘Yeryüzüne benim erdemli kullarım varis olacak,’ diye yazıp belirtmiştik.” Kuran bir çok şekilde İdris’e indirilen zikri tasdik eder) Ama sizin için suçlular, kurtuluş olmayacak. Hepinizi bir lanet saracak. Seçilmiş olanlara bilgelik verilecek. Hepsi yaşayacak ve bir daha asla adaletsizlikle veya gururla günah işlemeyecekler. Onlar yaşamları boyunca mahkûm olmayacak; bir daha yoldan çıkmayacak, ömürleri boyunca günah işlemeyecek, ilahi kızgınlık veya gazapla ölmeyecekler. Yaşamlarını sonuna kadar yaşayacaklar. Evet, huzur içinde çoğalacaklar ve sevinç dolu yılları tüm ömürleri boyunca sonsuz bir mutluluk ve huzura dönüşecek.
Nuh’a bu tufandan nasıl kurtulacağını öğret ki dünyanın gelecekteki tüm nesilleri için tohumu korunabilsin.” Sonra Tanrı Rafael’e dedi ki: “Azazil’in elini ayağını bağla ve onu karanlığa koy. Dudael’deki çölde bir yer aç ve onu oraya koy. Üzerine sivri ve sert kayalar koy. Tamamen karanlıkla örtülsün ve sonsuza kadar orada kalsın. Yüzünü de kapat ki ışığı göremesin. Büyük yargı gününde Azazil ateşe atılacak.
Sonra Tanrı Mikail’e dedi ki: “Semyaza’ya ve onunla birlikte olanlara, pisliklerini bulaştırmak için kendilerini kadınlarla birleştirenlere suçlarını bildirin. Tüm oğulları birbirini katlettiğinde, sevdiklerinin yok oluşunu gördüklerinde, neticesi sonsuza kadar sürecek olan yargılama gününde sonları gelene kadar, yetmiş nesil boyunca onları alçak yerlere zincirleyin. O günler geldiğinde işkenceyle ateş çukuruna gönderilecek, sonsuza kadar hapsedilecekler. Tüm nesillerin sonuna kadar birlikte yanıp yok edilecekler. Tüm bu yozlaşmışların ruhlarını, Gözcüler’in çocuklarını yok edin, çünkü onlar insanlığa zulmettiler.
Tüm zalimleri dünyanın üzerinden temizleyin. Tüm ahlaksızlıkları sona erdirin ki adaletin ve gerçeğin ağacı ortaya çıksın. Doğruluk ve adalet sonsuza kadar sevinçle sürsün.
DÜNYADA CENNETTEN ÖNCEKİ ALTIN ÇAĞDA YENİ BİR EKONOMİ SİSTEMİ VE ÇEVRE DÜZENLEMESİ YAPILACAK
Sonra tüm suçsuzlar ölümden kurtulacak, bin tane çocukları olana kadar yaşayacaklar. Gençliklerinin ve yaşlılıklarının tüm dönemini huzur içinde tamamlayacaklar. O günlerde tüm dünya üzerinde adaletle çalışılacak. Her yeri ağaçlarla kaplanacak, bereket olacak. Dünyaya her tür hoş ağaçlar ve asmalar dikilecek. Dikilen asmalardan bolca şarap elde edilecek. Ekilen her tohum on binler verecek, her bir ölçü zeytinden on ölçü yağ çıkacak. Dünyayı tüm baskılardan, üzerindeki tüm adaletsizliklerden, günahlardan ve adaletsizliklerden arındırın. Bunların kökünü kazıyın dünyadan. O zaman tüm insanoğulları adil olacak, tüm milletler bana hayranlıklarını gösterecek, beni övecek, hepsi bana tapacak. Dünya tüm yozlaşmışlıklardan, suçlardan, cezalardan, acılardan arınacağı için bir daha nesilden nesile ona tufan da göndermeyeceğim.”
“O günlerde göklerdeki lütuf hazinelerini açıp dünyadaki insanoğullarının çalışmalarının, emeklerinin üzerine indireceğim. Tüm nesiller boyunca, dünyanın her gününde, insanoğulları barış ve eşitlik içinde olacak.”
ENOK TANRININ ARŞINI (TAHTINI) GÖRÜYOR
Tahtın altından ateşten ırmaklar çıkıyordu. Bakmak imkânsızdı. Şanı büyük biri oturuyordu üzerinde. Elbisesi güneşten daha parlak, kardan daha beyazdı. Haşmetinden, ışığından hiçbir melek onun yüzünü göremiyordu. Hiçbir insan da ona bakamazdı. Etrafı ateşle çevriliydi ve önünde de büyük bir ateş vardı. Etrafındaki kimse ona yaklaşamıyordu. Önünde on binlerce kere on binlerce varlık vardı ama onun hiçbir öğüde ihtiyacı yoktu.
….
Cevap verdi: “Zirvesi Tanrı’nın tahtı gibi olan bu yüksek dağ, yüce ve ihtişamlı Tanrı’nın, Sonsuz Kral’ın, dünyayı iyilikle ziyaret etmeye ineceği zaman oturacağı yerdir. Ve büyük yargı gününe kadar hiçbir insan bu güzel kokulu ağaca dokunamaz. Her şeyin karşılığı verildiğinde ve her şey ebediyen belirlendiğinde, bu ağaç adillere ve seçilmişlere verilecek. Meyvesi seçilmişlere hayat besini olacak. Kuzeye doğru kutsal bir yerde Yüce Kral’ın evine doğru ekilecek. O zaman adiller ve seçilmişler neşeyle dolacak, mutlu olacak ve o yüce mekâna girecekler.
Adil olanlar topluluğu ortaya çıktığında günahkârlar günahlarından dolayı yargılanıp dünyadan atılacak. Tüm yaptıklarını Ruhların Tanrısı’na bağlılıkla yapan Adil Kişi adil insanların gözleri önünde ortaya çıktığında dünyadaki sadıklara ve seçilmişlere ışık görünecek. O zaman günahkârların yeri neresi olacak ve Ruhların Tanrısı’nı inkâr edenler nerede kalacak? Doğmamış olsalardı onlar için daha iyi olurdu.
Adil olanların sırları ortaya çıktığında, günahkârlar yargılandığında, inançsızlar adillerin ve seçilmişlerin huzurundan uzaklaştırıldığında, dünyayı elinde tutanlar artık güçlü ve yüksek olmayacaklar. Uluların yüzüne bakamayacaklar, çünkü Ruhların Tanrısı ışığını yücelerin, adillerin ve seçilmişlerin yüzlerine saçmış olacak. O zaman güçlü krallar mahvolacak, adillerin ve seçilmişlerin ellerine verilecekler. Ve hayatları artık sona geldiği için, o zamandan sonra hiçbiri Ruhların Tanrısı’ndan merhamet dileyemeyecek.
YERYÜZÜNDE BİR ZAMANLAR SEÇİLMİŞ VE GÖĞE ALINMIŞ OLAN YÜCE RUHLAR DÜNYAYA GERİ DÖNECEK VE AİLE KURACAKLAR
O günlerde seçilmişler ve kutsal ırk inecek gökten ve onların tohumu insanoğullarınınkiyle bir olacak. Ve bir bulut beni dünyadan aldı ve rüzgâr göklerin ucuna götürdü. Orada başka bir vizyon gördüm. Yücelerin mekânlarını, [adillerin dinlenme yerlerini] gördüm. Burada gözlerim sadık meleklerin bulunduğu mekânları ve uluların bulunduğu dinlenme yerlerini gördü. İnsanoğulları için istekte bulunuyorlar, yalvarıyorlar, dua ediyorlardı ve doğruluk onların önünden dünyaya su gibi, merhamet ise çiğ gibi akıyordu. Ebediyen bunu yapmaya devam edecekler.
Orada gözlerim adaletin, imanın Seçilmiş Kişisini gördü. Onun Ruhların Tanrısı’nın kanatları altındaki mekânını gördüm. Onun günlerinde doğruluk hüküm sürecek. Ruhların Tanrısı önünde adiller ve seçilmişler ebediyen sayısız çoklukta olacak. O’nun önünde tüm adiller ve seçilmişler ateşli ışıklar gibi güçlü olacak, ağızları hayır duayla dolu olacak, dudakları Ruhların Tanrısı’nın adını övecek. O’nun önünde doğruluk hiç bitmeyecek. Keşke orada kalıyor olsaydım. Ruhum o mekâna özlem duydu. Atalarım daha önce burada bulunmuştu, çünkü Ruhların Tanrısı’nın önünde benimle ilgili durum böyleydi.
İkinci ses, Ruhların Tanrısı’na bağlı olan Seçilmiş Olan’ı ve Ruhların Tanrısı için acı çeken seçilmişi övüyordu.
RAB HER YILDIZA ADIYLA SESLENİR VE BU YILDIZLARIN RUHU MELEKLERE VE İNSANLARA DÖNÜŞÜR
Bir başka görkemli şeyi ve gökteki yıldızları gördüm. O’nun onları adlarıyla nasıl çağırdığını gördüm, sesini duydum. Işıklarına, yerlerinin genişliklerine, görünme günlerine ve yörüngelerine göre doğru bir dengeleme ile nasıl tartıldıklarını gördüm. İhtişam, ihtişam yaratıyordu ve bunlar meleklere ve inananlara dönüşüyordu. (Seçilmiş olana verilen; peygamberlerden peygambere akan nur, kainatın ilk çekirdeğinin ruhudur. O nur bin parçaya bölünmüş ve ondan tüm yıldızlar yaratılmıştır.)
Benimle birlikte gelen, bana sırları gösteren meleğe sordum: “Bunlar nedir?” Dedi ki: “Ruhların Tanrısı sana onların bir görüntüsünü gösterdi. Bunlar dünyada yaşayan ve Ruhların Tanrısı’nın adına ilelebet inanan uluların adlarıdır.”
SEÇİLMİŞ OLAN ALTIN ÇAĞDA DÜNYANIN HALİFESİ OLARAK ATANACAKTIR
O gün Seçilmiş Olan şanlı tahtına oturacak, insanların işlerini kontrol edecek. İnsanların sayısız mekânları olacak ve ruhları Benim Seçilmiş Olanım’ı gördüğünde ve Şanlı adımı söylediğinde, o yerlerde o insanların ruhları güçlenecek.
O gün Benim Seçilmiş Olanım’ı onlar arasında oturtacağım. Göğü dönüştürüp kutsayacağım ve onu ebedi bir ışık haline getireceğim. Dünyanın da çehresini değiştireceğim. Onu kutsayacağım ve seçilmişlerimi orada oturtacağım.
Günahkârlar ve suçlular oraya adım atmayacak. Adil olanlara huzur vererek onları tatmin ettim ve önüme koydum. Ama günahkârları önümde bir yargılama bekliyor, onları dünyanın üzerinden silebileyim diye.
MEHDİ’NİN TOPLULUĞU EVRENDEKİ EN ÜSTÜN TOPLULUK OLARAK SEÇİLİR
Ve orada Kadim Olan’ı gördüm. Başı yün gibi beyazdı. Yanında yüzü insan yüzüne benzeyen başka biri daha vardı. Yüzü çok güzeldi; tıpkı kutsal meleklerden birinin yüzü gibiydi. Benimle birlikte gelen ve bana tüm sırları gösteren meleklerden birine o adamın kim olduğunu, nereden geldiğini ve neden Kadim Olan’la birlikte olduğunu sordum. Cevap verdi: “Bu adil olan İnsan Oğlu’dur; onun içinde adalet vardır. O tüm hazineleri ortaya çıkartır (Mehdi’nin sahip olduğu zenginlik, Rabbin ona verdiği tahta oturunca gerçek olacaktır.) çünkü Ruhların Tanrısı onu bunu yapması için seçti. Onun topluluğu Ruhların Tanrısı önünde sonsuza kadar üstündür.
MEHDİ GÜNAHKAR KRALLARIN VE GÜÇLÜ KİŞİLERİN CEZALANDIRILMASINI SAĞLAYACAK
Gördüğün o insan kralların ve kudretlilerin mekânlarını, güçlülerin tahtını sarsacak. Kudretlilerin hâkimiyetini zayıflatacak ve günahkârların dişlerini kıracak. Kralları tahtlarından ve krallıklarından çıkaracak çünkü onlar O’nu övüp kutsamıyor ve krallığın onlara nereden verildiğini alçakgönüllülükle kabul etmiyorlar. Ve o güçlülerin yüzünü yere indirecek. Onları utanç içinde bırakacak. Mekânları karanlık, yatakları solucanlar olacak. Yataklarından kalkma umutları olmayacak çünkü Ruhların Tanrısı’nın adını övmezler.
Onlar En Yüce’ye karşı ellerini kaldıran, yaşadıkları dünyayı ayakları altında ezenlerdir. Onların tüm yaptıkları adaletsizliktir ve güçleri zenginliklerinden gelir. Elleriyle yaptıkları tanrılara inanırlar ve Ruhların Tanrısı’nın adını inkâr ederler. Onlar elbette O’nun topluluklarının mekânlarından ve Ruhların Tanrısı’nın adına bağlanan inançlıların tapınaklarından atılacaklardır.”
O günlerde Kadim Olan’ı ilahi tahtına otururken gördüm. Cennette O’nun ve etrafında ve önünde duran tüm topluluğunun önünde açıldı yaşayanların kitabı. Uluların kalpleri neşeyle doldu çünkü adillerin sayısı sunuldu, duaları duyuldu ve Ruhların Tanrısı adillerin kanını övdü.
Ve o yerde adaletin ebedi çeşmesini gördüm. Etrafında çok sayıda bilgelik çeşmesi de vardı. (Kevser havuzu ve diğerleri) Tüm susayanlar onlardan içiyor, bilgelikle doluyordu. Adillerle, ulularla ve seçilmişlerle kalıyorlardı.
MEHDİ’NİN KODLANARAK GİZLENMİŞ ADI MELEKLER GÖKTEN İNİP SEÇİLMİŞLER BİR ARAYA TOPLANINCA AÇIKLANACAKTIR
O saatte İnsan Oğlu Ruhların Tanrısı’nın önüne çağrıldı, Kadim Olan’ın önünde adı söylendi. Evet, Güneş ve burçlar yaratılmadan önce, göğün yıldızları yaratılmadan önce, adı Ruhların Tanrısı’nın önünde söylendi. O, adillerin düşmemek için yaslanacakları bir asa olacak. milletlerin ışığı, kalpleri hasta olanların umudu olacak. (Mehdi’nin adı gökten söyleninceye kadar ona biat etmeyecek olanlar, hadisler üzerinde bir çarpıtmaya kurban gitmektedirler. Kıyamet kopunca olacak bir hadiseyi beklemektedirler. Ne yazık onlara, kutsal kitapları okumuyorlar, onun yerine birbiri ile çelişen rivayetlere uyuyorlar.)
Dünyada yaşayan herkes onun önünde diz çökecek, onu kutsayacak, övecek ve Ruhların Tanrısı’nın adına ona şarkılar söyleyecek. Seçilmiş Olan ve Gizli Olan dünya yaratılmadan önce bu amaçla seçildiler ve sonsuza kadar O’nun önünde olacaklar. Ve Ruhların Tanrısı’nın bilgeliğini ululara ve adillere gösterdi, çünkü O, adiller topluluğunu korur. Adiller bu adaletsizlik dünyasından nefret ettiler, aşağıladılar ve Ruhların Tanrısı’nın adına bu dünyanın tüm işlerinden ve hallerinden nefret ettiler.
Onun adıyla kurtarılacaklar ve onun iradesi onların hayatları olacak. O günlerde dünyanın kralları ve dünyaya sahip olan kudretliler, ellerinin yaptıkları nedeniyle yüzlerini eğecekler. Korku ve felaket günlerinde ruhları kurtarılmayacak. Onları Seçilmiş Olanım’ın eline vereceğim. Tıpkı samanın ateşte yanışı gibi adillerin huzurunda onların yüzleri yanacak ve kurşunun suda batması gibi adillerin karşısında batacaklar ve onlardan hiçbir iz kalmayacak. Onların felaket gününde dünyada huzur olacak. Onun huzurunda düşecekler ve tekrar kalkamayacaklar. Onları elleriyle tutup kaldıracak kimse olmayacak çünkü onlar Ruhların Tanrısı’nı ve onun Mesih’ini inkâr ettiler!
ONA VERİLEN RUH, SEÇİLMİŞ OLMAK KENDİ İRADESİYLE ÇABA HARCAMAYI GETİRİR
Onun önünde bilgelik su gibi saçılır, ihtişam asla bitmez. O, adaletin tüm sırlarında güçlüdür, adaletsizlik bir gölge gibi tükenecek, devam etmeyecek çünkü Seçilmiş Olan Ruhların Tanrısı’nın önünde duruyor. Onun ihtişamı ebedidir ve gücü tüm nesiller boyu devam eder. Onda bilgeliğin ruhu, kavrayış ve güç yayan ruh, adalete uyanların ruhu vardır. O gizli şeyleri yargılayacak ve kimse onun önünde tek kelime yalan söyleyemeyecek. Çünkü o kendi iradesiyle Ruhların Tanrısı’nın önünde Seçilmiş Olan’dır. (Bir çok peygamber doğuştan bellidir ve önceki yaşamlarda taşıdıkları nur nedeniyle bebekken bile peygamberdirler. Ama Seçilmiş olan beden aldığında kendini gerçekleştirmek için seçilmiş olmaya, Rabbin en sevdiği olmaya adanacaktır. Yeryüzündeki insanların Rabbi en iyi bilen, kitaplarını en iyi okuyan, sırlarını en iyi keşfetmiş olan, Rabbin ismini yeryüzüne yaymada en azimli ve etkili kişi olması nedeniyle, iştiyak ve anlayışı sayesinde kendi iradesi sonucunda kaderini gerçekleştirmiştir. Kader; evvelden ruhların nasıl davranacağını bilip yazmaktan ibarettir. Tanrı bunlar arasında hüküm verip kalemiyle olacakları bilmek suretiyle kaderi yazar. Sorumluluk insanın kendisine ait kalır.)
O günlerde ulular ve seçilmiş olanlar değişecek. Günlerin ışığı üzerlerine doğacak. İhtişam ve onur onlara dönecek. Felaket gününde şeytan günahkârlarla toplanmış olacak ama Ruhların Tanrısı’nın adıyla adalet muzaffer olacak.
O günlerde, onlar arasından adil ve ulu olanları seçecek, çünkü kurtarılacakları gün geldi. Seçilmiş Olan o günlerde tahtına oturacak, tüm bilgelik sırları ağzından dökülecek, çünkü o sırları ona Ruhların Tanrısı verdi ve onu onurlandırdı. O günlerde dağlar koçlar gibi sıçrayacak, tepeler süte doymuş kuzular gibi tepinecek ve göklerdeki meleklerin yüzü sevinçle parlayacak. Çünkü Seçilmiş Olan o günlerde ortaya çıkacak. Dünya sevinecek, üzerinde doğruluk hâkim olacak ve seçilmişler orada yürüyecek.
SEÇİLMİŞ OLANIN ÇAĞRILDIĞI GÜN TÜM METALLER ERİYİK HALE GELECEKTİR
(Ön bilgi: Dünyayı koruyan manyetosfer tabakası 1980 yılında ani bir şekilde yok olmaya başlamış ve yarısından çoğu yok olmuştur. Bu enerji alanı kalktığında güneş fırtınalarıyla gelen yüklü iyonlar metalleri eritecektir. Bu iyonlar insanları kanser edici etkiye sahiptir. Ama metaller üzerindeki etkisi ise yıkıcıdır. Güçlü manyetik alana giren (yada elektrik yüklenen) metaller ısınıp erimeye başlar. Aşağıdaki videoda manyetik alanın yoğunlaştığı bölgedeki çelik mıknatısın eridiğini görüyorsunuz. Yakında aniden manyetosfer yok olacak ve diğer etkenlerle birleşince dünyadaki tüm yüzeye yakın madenler hızla eriyecektir. Silahlar ve teknoloji kullanılamaz hale gelecektir. Aynı zamanda yer kabuğuna yakın alanlardaki metallerin bu enerjiye maruz kalması nedeniyle büyük depremlerde tetiklenecektir. 1980 yılından bu yana tüm dünyada 2 katına çıkan deprem sayısı ile 2 kat azalmış manyetosfer gücü arasında bir bağ kurulabilir.)
CARRINGTON OLAYI
28 Ağustos 1859’dan 2 Eylül 1859’a kadar, Güneş’te sayısız güneş lekeleri gözlemlendi. 1 Eylül’de öğle vaktinden önce, Richard Carrington ve Richard Hodgson adlı İngiliz asıllı amatör astronomlar, ilk solar alevin gözlemlerini yaptılar.
Astronomların gözlemleri sırasında Güneş’te meydana gelen patlamalar büyümeye başladı. Olayın gerçekleştiği gece gökyüzü kırmızı, yeşil ve mor ışıklarla kaplandı. (“Doğu tarafından gökte ateş görünecek ve insanları bir yere toplayacak” hadisini hatırlayınız)
Bu dev patlamadan sonra tüm dünyada telgraf sistemleri çöktü ve telgraf direkleri elektrik kıvılcımları saçmaya başladı. Yoğun elektromanyetik bombardıman öylesine kuvvetliydi ki bazı telgraf sistemleri güç kaynaklarından kesilmelerine rağmen mesaj alıp göndermeye devam etti. (Ortalama her yüzyılda bir büyük güneş patlamaları olabilmektedir. Ama manyetosfer yokken teknolojinin çökmesi için küçük bir patlama bile yeterlidir)
GÜNÜMÜZDE DAHA BÜYÜK SONUÇLAR DOĞURABİLİR
1859 yılında gerçekleşen Güneş patlamasının bir benzeri günümüzde olursa, hasar çok daha yıkıcı olabilir. Aslında bunun yakın tarihte örnekleri de var.
1989’da gerçekleşen bir Güneş fırtınası, Kanada’nın neredeyse tamamında 9 saatlik bir elektrik kesintisine sebep oldu ve 6 milyon kişi etkilendi. Ayrıca bu fırtına nedeniyle ABD’nin bazı bölgelerinde güç transformatörleri bile eridi.
2015’in Aralık ayında gerçekleşen bir başka Güneş fırtınasında ise dünyadaki tüm navigasyon sistemleri 10 dakika boyunca çöktü
Son 500 yılın en büyük patlaması olduğu düşünülen Carrington Olayı’nın günümüzde gerçekleşmesi, bütün elektronik devrelere zarar verebilir, internet tamamen çökebilir ve cep telefonları kullanılamaz hale gelebilir.
Kaynak Yeniçağ: Carrington Olayı nedir. )
Enok şöyle devam ediyor;
O günlerden sonra, tüm gizli görüntüleri gördüğüm yerde bir hortuma yakalandım ve batıya doğru taşındım. Orada gözlerim göklerin tüm sırlarını ve dünyada mevcut olan her şeyi gördü: demirden bir dağ, bakırdan bir dağ, gümüşten bir dağ, altından bir dağ, nikelden bir dağ ve kurşundan bir dağ. Benimle birlikte gelen meleğe sordum: “Gizlilik içinde gördüğüm bu şeyler nedir?” O da dedi ki: “Gördüğün o bu şeyler onun Mesih’inin dünyada güçlü ve etkili olabilmesi içindir.” Sonra bu barış meleği bana dedi ki: “Biraz bekle, göreceksin. Ruhların Tanrısı’nın bildirdiği tüm sırlar sana gösterilecek. Gördüğün bu dağlar, demir dağ, bakır dağ, gümüş dağ, altın dağ, nikel dağ ve kurşun dağ; Seçilmiş Olan’ın önünde ateşin önündeki mum gibi, yukarıdan bu dağların üzerine dökülen su gibi olacak. Onun ayakları önünde güçsüz olacaklar.
Ve o günlerde kimse ne altınla, ne de gümüşle kendini kurtaramayacak. Kimse kaçamayacak. Ne savaş için demir, ne de zırh için bir elbise olacak. Metalin faydası olmayacak, kalayın faydası olmayacak ve kurşun istenmeyecek. Seçilmiş Olan Ruhların Tanrısı’nın önünde ortaya çıktığında tüm bu şeyler dünyanın üzerinden silinip yok olacak.”
(Zulkarneyn’in “redem” ismini verdiği dalga önleyici settin nasıl çalıştığını daha önce başka bir makalemde anlatmıştım. (E)Redem sistemi ile korunan metal dağlardan ve şehirlerde altın ve gümüşten evler inşa edilecektir. Metaller eriyip yeryüzüne fışkıracaktır.)
MEHDİ’YE VE ONUN İLAHINA FİDYE OLARAK HEDİYELER SUNULACAK AMA REDDEDİLECEK, DÜNYA TAM OLARAK YOK EDİLMEYECEK
Orada ağzı açık, derin bir vadi gördüm. Dünyada, denizde ve adalarda yaşayan herkes ona hediyeler, hatıra eşyaları getirecek ama o derin vadi dolmayacak. Onlar elleriyle suçlar işler, yaptıkları her şeyi suçla tüketirler; ama onlar, günahkârlar, Ruhların Tanrısı’nın huzurunda yok edilecek, dünyanın üzerinden sonsuza kadar uzaklaştırılacaklar.
(Kuran 3:91 “İnkar edip kâfir olarak ölenlerin hiç birinden bütün yeryüzü dolusunca altın fidye verseler bile kabul edilmeyecektir. Onlar için acıklı bir azap vardır ve onların yardımcıları da yoktur.”)
(Kafir ölenler o günler geldiğinde dirilmiş olacak, yeniden kendi hayatları ve malları olacak. O gün mehdiyi gördüklerinde Allah’ın bağışlaması için ona hediye ve fidye getirecekler. Ama reddedilecektir.)
MELEKLERİN HAZIRLADIĞI SİLAHLARLA DÜNYA KRALLARI DİZE GETİRELECEK
Gittim ve orada Şeytan için her türlü silah hazırlayan ceza meleklerini gördüm. Yanımda gelen huzur meleğine sordum: “Bu silahları kimin için hazırlıyorlar?” Bana dedi ki: “Bunları bu dünyanın kralları ve güçlüleri için hazırlıyorlar ki bunlarla yok edilsinler! Seçilmiş ve adiller topluluğu ortaya çıktığında, Ruhların Tanrısı adına onlar artık engellenmeyecekler. Ve bu dağlar onun huzurunda toprak gibi, tepeler çeşme gibi olacak ve adiller günahkârların baskısından kurtulacak.”
“Felaket ve acı gününde meleklerin eliyle onların hakkından gelmek istediğimde, kızgınlığım ve cezam onlar üzerinde olacak. Siz dünyada yaşayan güçlü krallar, Seçilmiş Olan’ımı, onun görkemli tahtta oturup Azazil’i, tüm işbirlikçilerini ve yardımcılarını Ruhların Tanrısı’nın adıyla nasıl yargıladığını görmek zorunda olacaksınız.”
Elmalılı Meali (Orijinal)
78:38 Kuran; O günkü Kıyama duracak Ruh ve Melâike saf saf. Bir kelime söyleyemezler, o kimseden başka ki (seçilmiş olan, Enok’un anlattığı, Rab adına insanlığı ve göktekileri yargılayıcı kişi) o Rahman ona izin vermiş o da savabı söylemiştir.
Orada cezalandırma melekleri ordularının yürüdüğünü, ellerinde demirden ve bronzdan zincirler tuttuklarını gördüm. Benimle gelen barış meleğine sordum: “O zincirleri tutanlar kime gidiyor?” O da bana dedi ki: “(Azazil’in) Seçilmişlerine ve sevdiklerine gidiyorlar; vadinin derin çukuruna atılabilsinler diye. O zaman o vadi onların seçilmişleri ve sevdikleriyle dolacak, hayatlarının günleri tükenecek ve o zamandan sonra yoldan çıkış günleri sayılamayacak kadar çok olacak.”
RAHMAN’IN GELİŞİ VE MELEKLERİN İNİŞİ NE ZAMANDIR? VAKİT GELDİ!
O günlerde prensler toplanacak, başlarını doğuya, Partlara ve Medlere çevirecekler.
(Prensler; dünyayı yöneten şeytanın çocuklarıdır. Partlar; Persler, Med’ler Kürtler anlamına gelir.
(13. yüzyılda yaşayan Ermeni tarihçi Heyton (Hethum) şöyle der: “Postea vero Sarraceni amiserunt dominium Egipti et Medi, qui Cordins vulgariter dicembantur; regni Egipti dominium occupaverunt.” (Sonunda Araplar Mısır‘ın yönetimini kaybettiler; ve Medler; “ki onlara Kürtler deniliyordu.” Mısır’a egemen oldular.[13][14])
(1980 yılından itibaren dünya prenslerinin kışkırtması ve fonlaması ile Ortadoğu’da yükselen ateş Persler ve Kürtler üzerinde etkisini gösterdi. Irak ve İran (Kürtler, Irak Arapları ve İran persleri) birbirine girdi. Büyük savaş çıktı. Daha sonra o savaş durdu ve Suriye ve Irak’ta iç savaş çıktı. O bölgelerdeki Persler ile Kürtler birbirine girdi. Herkes herkesle savaştı. Tüm bu savaşlarda kardeş kardeşi öldürdü ve bir insan öldürmek tavuk öldürmek, kesmek kadar kolay oldu. Daha sonra Kürtlerin bir kısmı birleşip Araplara ve Türklere savaş açtılar. Onların prensler ve bir çok komşu milletin desteği ile topladığı ordu seçilmiş olanın toprağı olan Türkiye’ye saldırdı. 2020 itibariyle bu savaş 40. yılına girdi. 40 binden fazla insan sınırdaki savaşlarda öldü. Toplam 10 milyon kişinin ise Ortadoğu’daki 40 yıllık savaşlarda öldüğü tahmin ediliyor.)
Partlar Kralları bir huzursuzluk içine sokup rahatsız edecekler ve tahtlarından kaldıracaklar. Krallar bulundukları yerden bir aslanın ininden çıktığı gibi çıksın, bir sürünün ortasındaki aç kurtlar gibi ileri fırlasınlar diye. Yukarı gidip seçilmişlerinin topraklarına adım atacaklar ve seçilmişlerinin toprağı onların önünde bir harman yeri ve yol olacak. Ama Benim Seçilmiş Olanım’ın şehri onların atlarına engel olacak.
(Türkiye’nin özellikle doğu toprakları gerçekten de bu güçlerin kontrolüne geçti ve çatışmalar nedeniyle köyler yerlerinden kaldırıldı, şehirler harabelere döndü ve büyük bir göç yaşandı. Aslına bakılırsa seçilmiş olanın kendisi değil ama onun şehrinin (yaşadığı, doğduğu, tanındığı şehrin güçleri) Ortadoğu’daki savaşın kuzeye tırmanmasına, hatta IŞID ve PKK’nin güçlenerek Ortadoğu’da genişlemesini önledi.)
Kendi aralarında bir savaşa tutuşacaklar ve kendi sağ kolları onlara karşı güçlü olacak. Yeteri kadar kişi katledilene kadar ne bir adam komşusunu veya kardeşini bilecek, ne de bir oğul babasını veya annesini. Cezaları boşuna olmayacak. O günlerde Cehennem Dağı’nın ağzı açılacak, onlar onun içine girecekler ve sonları gelecek. Cehennem seçilmişlerin huzurunda günahkârları tüketecek.
Ondan sonra üzerlerinde insanların olduğu bazı arabaların geldiğini gördüm. Doğudan ve batıdan güneye doğru esen rüzgârla geliyorlardı. Arabaları büyük bir gürültü çıkarıyordu ve tüm bu kargaşa yaşanırken, göklerdeki ulular bunu fark etti. Dünyanın sütunları yerinden oynadı ve bunun sesi göklerin bir ucundan diğerine kadar duyuldu. Hepsi düşüp Ruhların Tanrısı’nın önünde diz çöktüler.
(Günümüzde bu savaş hala devam etmekte, çatışmalar sürmektedir. Pek çok hadiste belirtildiği gibi sayısız milletin doğrudan yada dolaylı olarak asker gönderip dahil olduğu, dünya savaşının küçük ölçekte yaşandığı, Rus ve Amerika askerlerinin bile karşı karşıya gelip teknoloji savaştırdığı bir alan oldu. Doğu ve Batı güçleri burada karşı karşıya çatıştı. Anlaşılıyor ki; Ankara (seçilmişin şehri) bu güçlerin genişlemesini durdurması ile artık son aşamaya gelinmiş ve bu savaş bitmeden önce meleklerin inişi yaklaşmıştır. Allah’ın vaadi ve elçisinin öngörüsü gerçek çıkacaktır. )
SEÇİLMİŞ OLANA VERİLECEK IŞIK: NUR
Ve ulularla ve seçilmişlerle ilgili üçüncü hikâyeyi anlatmaya başladım. Ne mutlu size ulular ve seçilmişler, çünkü sizin kaderiniz güzeldir! Ulular güneşin ışığında, seçilmişler ebedi hayatın ışığında olacak. Hayatlarının günleri sonsuz olacak ve uluların günleri sayısız olacak. Işığı arayacaklar ve Ruhların Tanrısı’ndan adaleti bulacaklar. Ebedi Tanrı’nın adıyla ulular huzur bulacak.
Ardından gökteki ululara denecek ki “Adaletin sırlarını, inancın mirasını arayın çünkü dünya güneş gibi parladı ve karanlık geçti.” Hiç bitmeyen bir ışık olacak ve günler hiç sona ermeyecek. Ruhların Tanrısı’nın önünde ışık güçlü olacak ve Ruhların Tanrısı’nın önünde doğruluğun ışığı sonsuza kadar sürecek.
SEÇİLMİŞ OLANIN 2019’DA SUNDUĞU ALTIN ORAN VE ALTIN YOL MUCİZELERİNİ MELEKLER KUTSAYACAK
İdris peygamberin kutsal kitabında 61.8’e (Altın Oran Sayısına) kadar olan bölüm;
O günlerde o meleklere uzun ölçüm şeritleri verildi. Melekler kendilerine kanatlar alıp uçtular ve kuzeye doğru gittiler. (Çünkü N-Allah-an Altın Yol noktası kuzeyden başlar ve tüm kutsallara uzanan doğruluk yollarının merkezi orasıdır. Ölçümlerin teknik gereklilik nedeniyle oradan başlaması gereklidir)
Meleğe sordum: “Neden ölçüm şeritleri alıp gittiler?” O da dedi ki: “Ölçmeye gittiler.” Ve benimle gelen melek dedi ki: “Adillerin ve onların birbirleriyle olan bağlarını ölçecekler ki sonsuza kadar Ruhların Tanrısı’nın adıyla huzur içinde kalabilsinler. (Aynı şekilde seçilmiş olan da, kutsalların yani elçilerin gönderilmiş olduğu şehirlerin kutsal alanları arasındaki mesafeleri ölçmüş ve onlar arasında tüm aklı olan insanlara diz çöktürecek büyük bir mucizeyi Allah’ın ilhamı ile indirmiştir. Detayları için sitemdeki altın oran ve altın yol mucizeleri kitaplarına bakınız.) Ve seçilmişler seçilmişlerle birlikte kalmaya başlayacak. İnanca o ölçüler verilecek ve adaleti güçlendirecektir. O ölçüler dünyanın derinliklerinin tüm sırlarını ortaya çıkaracaktır.
Çölün yok ettiği, vahşi hayvanların yediği, denizdeki balıkların yediği kişiler Seçilmiş Olan’ın gününde dönüp orada dursun diye. Çünkü Ruhların Tanrısı’nın önünde hiçbiri yok edilmeyecek ve hiçbiri yok edilemez.
Ve göklerin üzerinde oturan herkes bir emir aldı; onlara tek bir güç, tek bir ses ve ateşe benzer tek bir ışık verildi.
Sözleri ile önce Seçilmiş Olan’ı kutsadılar, yücelttiler ve bilgelikle onurlandırdılar. Bilgeliği sözlerle, yaşam nefesi ile verdiler.
Ruhların Tanrısı Seçilmiş Olan’ı onurlu tahtına oturttu. Böylece o göklerdeki uluların tüm yaptıklarını yargılayacaktır. Onların yaptıkları terazide tartılacaktır. Ve o dönüp Ruhların Tanrısı’nın adıyla, sözüyle ve O’nun adil yargılamasıyla onların gizli amellerini yargıladığında, o zaman hepsi tek ses olup Ruhların Tanrısı’nın adını kutsayacak, onurlandıracak, yüceltecek.
O zaman göklerin topluluğu ve yukarıdaki tüm ulular, hatta Tanrı’nın topluluğu, Kerubim, Serafim ve Ofanim, tüm güç melekleri, tüm üstünlük melekleri, Seçilmiş Olan ve dünyanın üzerindeki, suyun üzerindeki diğer güçler çağrılacak.
O gün hepsi tek ses olup iman ruhuyla, bilgelik ve sabır ruhuyla, merhamet ruhuyla, yargılama ve huzur ruhuyla, iyilik ruhuyla Tanrı’yı kutsayacak, övecek ve onurlandıracak. Evet, hepsi tek bir sesle diyecek ki: ‘O kutsanmıştır ve sonsuza kadar kutsansın Ruhların Tanrısı’nın adı. ’Gökteki tüm o uyumayanlar O’nu kutsayacak.
Göklerdeki tüm ulular O’nu kutsayacak. Hayat bahçesinde kalan tüm seçilmişler, kutsayabilecek, onurlandırabilecek, yüceltebilecek tüm ışık ruhları senin kutsal adını ebediyen onurlandıracak ve kutsayacak.
Ruhların Tanrısı’nın merhameti ve sabrı çok olduğu için, yaptığı, yarattığı her şeyi ululara ve seçilmişlere bildirdi.”
(Burada bazıları: “Yargılayacak olan Allah’tır, neden Mehdi insanlığı yargılayacak bir tahtta oturuyor ki?” diye sorabilirler. Allah bir kaç özel ve güzel ilahi olay dışında hiç bir şeyi kendi elleri ile yapmaz. Muhteşem ve bilge bir kralın saray inşa etmeyi yada kılıçla dövüşmeyi bilmesi, bunları kendisinin yapacağı anlamına gelmez. Hatta bizzat yapabilecek güçte olsa bile şanı ve yüceliği gereği hizmetçilerine öğretip, yetki ve donanım vererek kendi işlerini hizmetkârlarına yaptırır. Mehdi’nin durumu da böyledir. Allah’ın kanunu gereği insanların yargılanması, cezalandırılması ve işlerinin organize edilmesini bir vezir ve halife sıfatıyla Allah adına ve onun ilhamı ile yapacaktır. Allah nurunu (bilgi ve aklından bir parçayı) Mehdinin ruhuna yerleştirecek ve o da onun nuru-ışığıyla yönetecektir. Nur 35’te Allah’ın Mehdi’ye verdiği nur örneklerle açıklanmış, mehdi’nin adı, kök soy evi, ana adı ve memleketi detaylıca tarif edilmiştir. (Arapça sessiz harfleri Türkçe gibi okuduğunuzda görülecektir ki; bir mucize olarak bazı ayetler tüm dillerde anlam taşıyacak şekilde indirilmiştir. Bu olağanüstü bir harf dizimidir.)
Tanrı krallara, güçlülere, soylulara ve dünyada kalanlara emretti: “Gözlerinizi açın ve boynuzlarınızı kaldırın, eğer Seçilmiş Olan’ı tanıyabilirseniz.” Ruhların Tanrısı şanlı tahtına oturdu, Adalet ruhu Seçilmiş Olan’ın üzerine döküldü; onun ağzından çıkan kelimeler tüm günahkârları öldürür, tüm inançsızlar onun önünde yok olur. O gün tüm krallar, kudretliler, soylular ve dünyayı elinde tutanlar ayağa kalkacak, onun nasıl şanlı tahtında oturduğunu ve önünde uluların adaletle yargılanışını ve önünde hiçbir şeyin söylenmeyişini, bunun beyhude olduğunu görecekler.
Ve doğum sancısı içinde, oğlu rahminin ağzına gelmiş, zorlukla onu doğurmakta olan bir kadın gibi onlara bir ağrı gelecek. Bu Kadın Oğlu’nu şanlı tahtında otururken görünce birbirlerine bakacaklar, titreyip boyunlarını eğecekler ve bir sancıyla kaplanacaklar. Kudretli krallar ve dünyayı elinde tutanlar, bu herkesi yöneten ve şimdiye kadar gizlenmiş olanı kutsayacak, onurlandıracak, övecek. Evet, o İnsan Oğlu baştan beri gizlenmişti. En Yüce Olan onu kendi kudretinin huzurunda tutmuş, onu seçilmişlere bildirmişti.
(Mehdi, Rabbin onu çağırıp insanlara ve krallara tanıtacağı gün gelene kadar gizli kalacaktır. Onun hakkındaki hiç bir bilgiye, onlar sahip değillerdir. Yalnızca peygamberlere onunla ilgili bilgiler söylenmiş, onlar da ancak ilimde derin ve samimi olanların anlayacağı şekilde onu arayanlara aktarmışlardır. Mehdi, arayanlar ve iman edecekler için kendisini açıklasa da, insanlık onu anlamadığı için insanların seçilmiş bir kaç yüz kişisi dışında tamamı için gizli, yalanlanmış ve reddedilmiş binlerce kişiden biri olarak kalacaktır.)
Ve ulular ve seçilmişler topluluğu o gün onun önünde duracak. Tüm kudretli krallar, soylular ve dünyayı yönetenler bu İnsan Oğlu’nun önünde başlarını eğecek, ona tapacak (ibadet, hizmet demektir, ona çalışacaklar manasındadır) ve umutlarını ona bağlayıp, yalvarıp merhamet dileyecekler. (Çünkü Rabbin ruhu, emri ve sözleri onun diline verilmiştir.)
Ama Ruhların Tanrısı onlara öylesine bastıracak ki, onlar Seçilmiş Olan’ın huzurundan uzaklaşacaklar. Yüzleri utançla dolacak, çehreleri kararacak. Ceza melekleri intikam için onları alacak çünkü onlar O’nun çocuklarına ve seçilmişlerine eziyet etti. Ulular ve seçilmişler bunu izleyecek. Bu gördüklerine sevinecekler çünkü Ruhların Tanrısı’nın gazabı onların üzerinde olacak ve Ruhların Tanrısı’nın kılıcı onların kanlarıyla sarhoş olacak. Ulular ve seçilmişler o gün kurtarılacak. Bir daha asla günahkârların ve yasayı çiğneyenlerin yüzlerini görmeyecekler.
Ruhların Tanrısı onların üzerinde kalacak. Sonsuza kadar bu İnsan Oğlu’yla birlikte kalacaklar, yiyecekler, yatacaklar ve kalkacaklar. Ulular ve seçilmişler yükselecek; artık boyunları eğik olmayacak. Ruhların Tanrısı’nın hayat elbisesini giyecekler. Bu hayat elbiseleri Ruhların Tanrısı’ndan gelecek ve hiç eskimeyecek. Ruhların Tanrısı’nın önünde ışığınız bitmeyecek. Ve o günlerde dünyayı elinde tutan güçlü krallar, Ruhların Tanrısı’nın önünde yere kapanıp günahlarını kabul etmek için, kısa bir soluklanmak için, teslim edildikleri ceza meleklerinden izin isteyecekler. Ruhların Tanrısı’nı kutsayacak, yüceltecekler: “Kutsanmıştır Ruhların Tanrısı, Kralların Tanrısı, Güçlülerin Tanrısı, Yöneticilerin Tanrısı, İhtişam Tanrısı ve Bilgelik Tanrısı. O her gizli şeyi aydınlatacaktır. Senin kudretin tüm nesillere hükmeder, şanın ebedidir. Sırların derin ve sayısızdır. Adaletin sorgulanmaz. Şimdi Ruhların Tanrısı’nı, Kralların Kralı’nı övmemiz, kutsamamız gerektiğini biliyoruz.” Ve diyecekler ki: “O’nu övmemiz, şükredip kutsamamız ve iman etmemiz için kim bize fırsat verecek? Şimdi biraz zaman istiyoruz ama istediğimizi alamıyoruz. Buraya çekildik, mahrum kaldık. Işığımız sona erdi ve mekânımız sonsuza kadar karanlık. Çünkü onun önünde inanmadık. Kralların Tanrısı’nın adını onurlandırmadık, tüm işlerimizde Tanrı’yı övmedik. Krallığımızın saltanatına ve şanımıza güvendik. Sınanma ve felaket günümüzde O bizi kurtarmadı. Tanrımız’ın tüm işlerinde, yargılamalarında ve adaletinde sadık olduğuna, yargılamalarının şahsi olmadığına iman etmemiz için fırsat bulamıyoruz şimdi. Yaptıklarımızdan dolayı onun önünden uzaklaşıyoruz. Günahlarımız gerçekten çok fazla sayıda.” Kendi kendilerine diyecekler ki: “Ruhlarımız suç dolu ve bu yüzden cehennemin şiddetli alevlerine gidiyoruz.” Ardından o İnsan Oğlu’nun önünde çehreleri karanlığa, utanca bürünecek ve onun huzurundan kılıç önünde uzaklaştırılacaklar. Ve Ruhların Tanrısı dedi ki: “Ruhların Tanrısı’nın önünde güçlüler, krallar, soylular ve dünyayı elinde tutanlar için hüküm ve yargı budur.”
İDRİS PEYGAMBER KUZEY BATI’DA BİR YERDE RUHUNUN MEHDİ’DE ORTAYA ÇIKACAĞINI BİLDİRİYOR
Sonra İnsan Oğlu’nun adı dünyada yaşayanların seviyesinden Ruhların Tanrısı’nın seviyesine yükseltildi. Evet, ruh arabasıyla göğe yükseltildi ve insanlar arasında adı kayboldu. O günden sonra artık onlar arasında sayılmadım. O beni Kuzey ile Batı rüzgârları arasına yerleştirdi. Orada melekler ölçüm şeritlerini alıp seçilmişlerin ve adillerin yerini ölçtüler benim için. Başlangıçtan beri orada yaşayan ilk insanların babalarını ve uluları gördüm orada.
Hz. Muhammed’in sahih hadis kaynaklarında “İbrahim’le ateşe atıldım, Nuh’la gemiye bindim dediğini” biliyorsunuzdur. Aynı durum Muhammedî nurun akıp geldiği Mehdi içinde geçerlidir. Enok bu ayette sürekli andığı insanoğlu adını verdiği kişi için kullandığı lakabı kendisi içinde kullanmış ve ruhunun göğe alındıktan sonra Kudüs’ün kuzey batısındaki ruhların (ruh rüzgar demektir sami dillerde) arasına yerleştirildiğini söylemiştir. Kudüs’ün kuzey batısı olan Ankara’da yeniden ortaya çıkan bu ruh, kutsalların arasının ölçümü ile ortaya çıkacak olan mucizeyi evvelden hatırlamakta olduğundan insanlar içinde en kolay ve erken gören o olmuştur. Burası aynı zamanda göksel cennetin ilk kurulduğu, Fırat ve Dicle’nin kaynağı olduğundan burada pek çok meleğin ve kutsalın izini de görmüştür. Mitolojide Anadolu ve Ege “melekler diyarı” olarak bilinir.
KÜRESEL ISINMA, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE MEYVELERİN ZAMANINDA OLUŞMAMASI
Günahkârların günlerinde yıllar kısalacak. Topraklarında, tarlalarında tohumları gecikecek. Dünyadaki her şey değişecek! Hiçbir şey zamanına uygun görünmeyecek. Yağmur yağdırılmayacak; gökler yağmuru tutacak. O zamanlarda dünyanın meyvelerin gelişimi engellenecek. Zamanında yetişmeyecekler. Ağaçlar meyve zamanlarında meyve vermeyecek. Ay düzenini değiştirecek, zamanında görünmeyecek. O günlerde Güneş görünecek ama akşam batıdaki büyük arabada seyahat edecek. Normal ışığından daha fazla parlayacak. Yıldızların pek çok lideri düzenlerini bozacak. Yörüngelerini ve görevlerini değiştirecekler. Kendi zamanlarında görünmeyecekler. Tüm yıldız kümeleri günahkârlara susacaklar ve dünyadakiler onlarla ilgili fikirlerinde yanılacaklar. Tutumlarını değiştirecekler. Evet! Yanılacaklar ve kendilerini tanrılar sanacaklar. Onlar üzerinde kötülük artacak, üzerlerine ceza yağıp hepsini yok edecek.”
Burada bazı göksel varlıkların yoldan çıkarak kendini tanrı olarak göreceği bildirilmiştir. Aynı zamanda daha çok ısı veren güneşten, meyvelerin çıkış zamanlarının bozulmasından, yağmaz olan yağmurlardan bahsedilmiştir. Tüm bu olaylar da gerçekleşmiştir. Eğer milyonlarca serada özel ortamda yetişen yiyecekler, dondurucu odalarda saklanan ürünler olmasa insanlık çok büyük zarar görecektir.
ENOK KENDİNDEN SONRAKİ İNSANLIK TARİHİNİ ANLATIYOR
Musa ve Firavun’un savaşı
Tüm kartallar, akbabalar, kargalar ve şahinler ve çobanlar bir araya geldi. O yaban keçisinin boynuzunu kırmak amacıyla bağırdılar ve onu öldürmek için…Fakat o onlarla savaştı ve yardım gelmesi için bağırdı. Sonra, çobanların adını yazan ve Koyunların Tanrısı’nın yanına çıkan adamın geldiğini gördüm, Yardım etti ve herkes onun dağ keçisine yardım için indiğini gördü.
İsrailoğullarının Çevrelerindeki Devletleri Ele Geçirmesi
Koyunların Tanrısı da geldi ve onu gören herkes kaçtı; her şey onun önüne düştü. Tüm kartallar, akbabalar, kargalar ve şahinler toplandılar ve oradaki koyunları getirdiler. Hepsi birleşip dağ keçisinin boynuzu kırmaya çabaladılar. Tanrı’nın emriyle defteri tutan adamı gördüm. Son on iki çobanın neden olduğu katliamla ilgili defteri açtı ve Koyunların Tanrısı’na o çobanların kendilerinden öncekilerden daha fazla koyun öldürdüklerini gösterdi. Koyunların Tanrısı’nın geldiğini ve eline gazap asasını aldığını gördüm. Asayı yere vurdu ve yer parçalara ayrıldı. Tüm yırtıcı hayvanlar ve kuşlar düştü ve yer onları yuttu. Sonra koyunlara büyük bir kılıç verildiğini gördüm ve koyunlar alandaki tüm yırtıcı hayvanların üzerine gitti ve öldürdü ve karadaki ve gökteki tüm yırtıcı hayvanlar onların önünden kaçtı.
Tapınağın Kudüs’te İnşaası
Güzel bir yerde bir taht dikildiğini gördüm. Koyunların Tanrısı o tahta oturdu ve Defter bütün mühürlü defterleri aldı ve Koyunların Tanrısı’nın önünde onlar açıldı.
Tapınağın Yıkılışı ve Yeniden Yapılışı
Sonra o eski eve yürüdüğünü gördüm. Tüm sütunları söktüler. Tüm döşeme ve süslerini de çıkardılar. Hepsini sağ tarafta bir yere taşıdılar. Koyunların Tanrısı ilkinden daha büyük ve daha yüksek olan yeni bir ev yaptı ve onu ilk evin yerine koydu. Sütunları yeniydi, süsleri yeniydi ve eskisinden daha büyüktü. Tüm koyunlar evin içindeydi. Kalan tüm koyunları gördüm. Yerdeki tüm hayvanlar ve göğün tüm kuşları oraya gelip o evdeki koyunlara biat etti ve söylediklerini yerine getirdiler.
İdris Yargılama Öncesi Yeniden Doğuyor
Ardından, daha önce elimden tutup beni yukarı çıkarmış olan beyaz giysili üç kişi elimi tuttu. O koçun eli de beni tutuyordu. Ve beni yukarı kaldırıp, yargılama gerçekleşmeden önce o koyunların arasına koydular. Koyunların hepsi beyazdı. Yünleri bol ve temizdi.
Dağılmış İsrailoğulları Yeniden Toplanıyor, Mehdi Doğuyor ve Yahudiler Mehdi’ye Tabi Oluyor
Tüm yok edilenler, dağıtılanlar, tüm vahşi hayvanlar ve göğün tüm kuşları o evde toplandı. Koyunların Tanrısı çok sevindi çünkü hepsi iyiydi ve O’nun evine geri dönmüşlerdi. Koyunlara verilmiş olan kılıcın yerine koyuluşunu izledim. Kılıç eve geri getirilmişti ve Tanrı’nın ve o eve davet edilmiş tüm koyunların huzurunda mühürlendi. Artık o kılıç onlara zarar vermedi. Çünkü hepsinin gözleri açıldı! İyiyi gördüler ve aralarında görmeyen kimse yoktu. Evin büyük, geniş ve çok dolu olduğunu gördüm. Büyük boynuzları olan beyaz bir ineğin doğduğunu gördüm. Tüm vahşi hayvanlar ve göğün tüm kuşları ondan korktu ve sürekli ona yalvardılar. Onların tüm neslinin dönüşümünü izledim. Hepsi beyaz inekler oldular!
Büyük Savaşlar
O günlerde babalar oğullarıyla aynı yerde katledilecek, kardeşler yan yana ölecek ve sonunda kanları ırmak gibi akacak. Bir insan, oğullarını ve torunlarını kendi eliyle öldürmekten geri kalmayacak. Günahkârlar kendi elleriyle onurlu kardeşlerini öldürecekler. Şafaktan günbatımına kadar birbirlerini öldürecekler. Bir at günahkârların kanının içinden geçerken göğsüne kadar kanın içinde kalacak, taşıdığı araba kana batacak.
O günlerde melekler gizli yerlere inip tüm günahkârları bir araya getirecek. O yargı gününde En Yüce ortaya çıkıp günahkârlara bir yargılamada bulunacak. Sonra tüm kötülüklere ve günahlara bir son verene kadar, tüm adilleri ve uluları göz bebekleri gibi korumaları için melekleri görevlendirecek. Adiller uzun bir uyku uyusalar bile korkacakları bir şey yoktur. Sonra insanlar bilgelerin güven içinde yaşadığını, bu kitabın tüm sözlerini anladığını görecek, zenginliklerinin onları kurtaramadığını, günahlarından arındıramadığını anlayacaklar. Vay halinize adillere işkence eden, onları ateşte yakan günahkârlar! Kudretli felaket gününde yaptıklarınızın karşılığını bulacaksınız.
ADİL VE BİLGE OLANLARA “KUTSAL YOLLARIN- DOĞRULUK YOLLARININ” ÖĞRETİLECEĞİ KİTAPLAR VERİLECEKTİR VE ONLAR DA ONA İMAN EDECEKLER
Bir başka gizem biliyorum ki, adillere ve bilgelere kitaplar verilecektir ve o kitaplar onlar için bir neşe, erdem ve büyük bilgelik kaynağı olacaktır. Evet, adillere kitaplar verilecek, onlar o kitaplara inanacak, onlardan büyük bir sevinç duyacaklar. O kitaplardan doğruluğun tüm yollarını öğrenen adiller bunun karşılığını alacaklardır.
O günlerde Tanrı bu bilgelik sözlerini tekrarlamaları için insanoğullarının çağrılmasını emredecek: “Göster bunu onlara! Kılavuzları ol ve tüm dünyaya bir ödül ol! Oğlum ve ben onlarla birleşeceğiz, tüm yaşamları
boyunca doğruluğun yollarına tanıklık edeceğiz. Ve huzur bulacaksınız. Sevinin doğruluğun çocukları!” (Eski kutsal metinlerde “oğul” kelimesi, melekler ve tanrıya kendini adayan insanlar için kullanılırdı. Tanrı onları seçmiş benimsemiş ve oğlu gibi koruduğu için melek ve elçilere bu lakap verilmiştir. Hiç bir kutsal kitapta Tanrı’nın soyu olduğu ve insanlar gibi çocuk yaptığı yazmaz. Haşa bu ifade Hıristiyan bazı din adamları tarafından soy ifade etmeye dönüşünce Rab bu kelimeyi yasakladı. Çünkü kelimenin anlamı saptırıldı.)
KURAN’DA BU KİTAPLARDAN VE KİTABIN SAHİBİNDEN İSMİ VERİLEREK BAHSEDİLMİŞTİR
Kuran’da adı “beyyine” olan bir sure vardır. Beyyine deliller demektir. “Hüccet” ile aynı manaya gelir. Allah pek çok hadislerden gördüğümüz kadarıyla Mehdi’nin ismini sürekli Hüccet (Beyyine) diye zikretmektedir. Bu durumda Beyyine suresinde Mehdi’nin iki soy ismi de açıkça anıldığı için ona “Mehdiyet” suresi de denebilir. Zaten ayetler tertemiz- yeni kitaplardan, bir çok kitaptan, sayfaları açıp okuyan başka bir elçinin geleceğinden bahsetmektedir.
Beyyine Suresi Kuran Elmalı* Orjinal Meali: Kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar tutumlarından vaz geçecek değillerdi. İşte o delil, Allah tarafından gönderilmiş tertemiz sahifeler okuyan bir elçidir. Onda kayyime(ta) Kitapları (كُتُبٌ قَيِّمَةٌۜ) » Kitaba nâil olanlar ancak kendilerine bu aşikâr hüccet (el beyyine lakaplı elçi) geldikten sonra tefrikaya düşmezler. Halbuki onlar ancak şununla emr olunmuşlardı: hak perest müvahhid (hanîfler) olarak dîni Allah için halis kılarak yalnız Allaha ibadet etsinler ve namazı dürüst kılsınlar ve zekâtı versinler, ve odur «dîni kayyime(ta)»( د۪ينُ الْقَيِّمَةِۜ )Kitap ehlinden kafir olanlar ve şirk koşanlar, şüphe yok ki cehennem ateşindedir, ebedidir onlar orada, onlardır yaratılmışların en kötüleri. Muhakkak ki iyman edip yarar ameller yapanlar onlardır bütün «hayrulberiyye (en hayırlılar)»
Mehdi’yi reddetmek için “Kuran’da yok” diyen bazı sözde alimler bu ayetlerin Hz Muhammed’i anlattığını iddia ederler. Oysa bizzat Kuran, peygamberin kitaplar okuduğunu reddetmekte, tam aksine onun ümmi; okuma bilmez ve kitaplardan uzak duran bir insan oluşunu, bu muazzam edebi eser Kuran’ın indirilmesi konusunda ilahi bir delil olarak sunmuştur
O halde, Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resulüne, o ümmi olan peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.” A’raf 158.
Hz. Muhammed’in “okuma bilmem” dedikten sonra okuma öğrenmek için eğitim aldığına dair hiç bir kayıt yoktur. Ayrıca vahiy katiplerini bile denetlerken “yazdıklarınızı bana okuyun” derdi. Kendisi Kuran’ı dahi sayfalardan okumaz, zihninden, ezberinden okurdu.
Allah “ümmi” kelimesini “kitap bilmeyen, kitap okumayan” kimseler olarak tanımlar ve Hz Muhammed için de; “o ümmi idi” der.
“İçlerinde bir takım ümmîler vardır ki, Kitab’ı bilmezler. Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar.” Bakara 78
Anlaşılıyor ki kutsal kitapların hepsi de aynı kaynaktan geldikleri için birbirleri ile uyum içindedirler. İnsan sözü karışan rivayetler doğru aktarılsa bile parça parça anlamak mümkün değildir. O nedenle derli toplu ve sıralı yazılmış bir kitaba ihtiyaç vardır. Allah insanın tüm ihtiyacını karşılamıştır. Ama insanlar Allah’ın sözlerinden ve kitaplarından başka kitaplar ve rehberler edindiler. Böyle Allah da onları yalanlara inandırmak ve kararsızlığa düşürmek, kör edip önünü göstermemek suretiyle sıkıntılara attı.
DÜNYADAN YÜZ ÇEVİRMİŞ, SIKINTILARA SABRETMİŞ İNSANLAR SEÇİLMİŞ OLABİLİRLER
Alçakgönüllü olanların, bedensel olarak sıkıntı çekenlerin, kötüler tarafından gözden düşürülen ama Tanrı tarafından ödüllendirilenlerin ruhlarıyla ilgili her şey de kaydediliyor. Altını, gümüşü ve diğer dünyevi değerleri değil Tanrı’yı seven, bedenlerine acı çektiren, dünyasal yiyeceklere arzu duymayan, bunları tek bir soluk gibi geçici gören, bu şekilde yaşayanları kastediyorum.
Tanrı onları çok güçlü bir şekilde test etmiştir ve onların ruhları saf bulunmuştur. Her şeye rağmen onlar O’nun adını yüceltir. Onların kaderlerindeki tüm tanrısal lütufları defterlere kaydettim. Tanrı onları ödüllendirecektir çünkü onlar gökleri dünyasal yaşamlarından daha çok sevdi. Kötülerin ayakları altında ezilmelerine, aşağılamalara maruz kalmalarına rağmen onlar yine de Beni onurlandırdı.
Şimdi ışık neslinin iyi ruhlarını toplayacağım. Karanlıkta doğan ve bedensel olarak mükafat bulmayanları dönüştürüp imanlarının hak ettiği gibi onurlandıracağım onları. Benim kutsal adımı sevenlere parlak bir ışık getireceğim. Onları göksel tahtlara oturtacağım. Orada çağlar boyu ışıl ışıl parlayacaklar, çünkü Tanrı yargısında sadıktır. Tanrı göğe uzanan yolların mekânlarında onlara sadakat bahşedecektir. Karanlıkta doğanların karanlığa geri gittiğini görecekler; sadıklar ise ışıl ışıl parlayacak. Günahkârlar onların parıldayışını gördüklerinde hıçkırarak ağlayacaklar ve elbette günler, mevsimler boyunca kendileri için belirlenen yerlere gidecekler.
GELECEĞİN MÜKEMMEL VİZYONU; HAFTALAR VAHYİ
93.3- Hânokh kitabelerden nakletmeye başladı ve şöyle dedi: Ben (Âdem’ den sonra) ilk haftada yedinci olarak doğdum. O zamanlar adalet ve doğruluk halen devam ediyordu.
93.4- Ve benden sonra ikinci haftada, büyük (bir) kötülük yükselecek ve tahribat/yıkım türeyecek, onun içinde ilk son / bitiş noktası / ölüm olacak. Onun içinde bir kişi (Nûh a.s.) kurtarılacak ve o bittikten sonra haksızlık (yeniden) artacak ve O günahkârlar için bir kural /yasa yapacak.
93.5- Ondan sonra üçüncü hafta da, onun sonuna doğru, hakka ait hükmün tesisi için bir kişi (İbrahim a.s.) seçilmiş olacak, o beşerden sonra hakkın tesisi ebediyen (süre) gelecek.
93.6- Ondan sonra dördüncü haftada, onun sonuna doğru, Allah’a ait olanların ve âdil olanların görüntüleri görülebilir olacak. Tüm nesiller için bir kanun/yasa ve onlar için bir saltanat/duvar/hükümdarlık yapılmış olacak.
93.7- Ondan sonra beşinci haftada, onun sonlarına doğru, şan ve şerefe/nura ait bir ev / meclis ve egemenlik ebediyen inşa edilmiş olacak. (Tapınağın İnşaası)
93.8- Ondan sonra altıncı haftada, onun içinde yer alan/onların hepsi köre dönmüş olacaklar ve onların kalpleri tümüyle Hikmeti unutacak. Onun içinde bir adam yükselecek/yukarı çıkacak. Onun sonlarına doğru egemenliğin meclisi/evi/cemaati alevler içinde yanacak ve seçilmiş köke ait neslin tümü kesilip ayrılmış/kopmuş olacak. (İsrailoğullarının sürgünü ve Tapınağın yanışı)
93.9- Ondan sonra yedinci haftada, bir asi/inatçı/dinden dönmüş nesil meydana çıkacak, birçoğu, onların işlerine / amellerine alet olacak ve onların tüm işleri asi / dinden dönmüş kimselerin amelleri olacak. (Tapınaktan sonraki 1000 yıllık dönem)
(Kıyamet haftasının/çağının başlaması)
91.12- Ondan sonra diğer bir hafta olacak, adalete/doğruluğa ait olan sekizinci (hafta). Kılıç ona verilmiş olacak, böylece yargılamanın ve adaletin hükümleri haksızlık eden/hataya düşenlerin üzerine infaz edilecek. Ve günahkârlar, âdil olanların avuçlarının içerisine teslim edilecekler. (Az sayıdaki Müslümanların yoldan çıkmış tüm Roma’yı doğuyu ve batıyı fethetmeleri)
91.13- En sonunda onlar (âdil olanlar), kendi hakkaniyetleri sebebiyle evler/ cemaatler elde edecekler. Yayılan Aydınlığa/Işımaya ait Azametin Meliki/ Hükümdarı olan (Nûr) için ebediyen bir meclis/cemaat oluşturacaklar. (Nur 35 suresinde geçen evler, seçilmişlerin belirlenmesi)
91.14- Ondan sonra dokuzuncu haftada, âdil olanlara ait karar tüm âlemlere bildirilmiş olacak ve Allah’a karşı saygısızlık içerisinde bulunanların tüm amelleri, âlemlerden kaybolup gidecek. Ve âlemler, imha edilmek üzere düzenlenmiş olacak ve insanların hepsi doğruluğun/dürüstlüğün yolunu umarak/ arayacaklar. (Kıyamet ve yeniden düzenleme çağı)
91.15- Bundan sonra onuncu haftada, yedinci kısımda/bölümde orada süre gelen bir karar/hüküm/kıyamet gözcülerin üzerine olacak ve ebediyete ait sonsuz semalar (boyutlar) Kaadir Olan tarafından, tüm meleklerin ortasından ortaya çıkarak/yay gibi fırlayacaklar.
91.16- Öncelikle semalar gözden kaybolup sona erecek ve yeni semalar belirecek. Semalara ait tüm enerjiler/güçler yedi kat ışık ile birlikte ebediyen parlayacak.
91.17- Ondan sonra iyilik ve adalet içinde sayısız, ebediyete doğru birçok hafta olacak ve günahtan, o andan itibaren asla bir daha söz edilmeyecek.
91.18- Çocuklarım artık size adaletin / doğruluğun yollarını anlatıyorum ve zulmün/kötülüğün yollarını açıklıyorum. Ayrıca sizlere tekrardan açıklayacağım. Böylece neyle karşılaşacağınızı bileceksiniz.
91.19- Çocuklarım şimdi duyun ve adaletin yolunda yürüyün, zulmün yollarında yürümeyin, haksızlığa ait yollarda yürüyenlerin hepsi, ebediyen küle dönmüş/mahvolmuş olacak.
93.10- Ve sonunda âdil olarak seçilen, hakkın tesisinin sürekli olması nedeniyle, mükâfatlandırılmış olacak, Allah’a ait tüm yaratılışın (semalara ait) yedi kat öğretisi onlara verilmiş olacak.
ÖNCEKİ KUTSAL KİTAPLARDAN BEKLENEN KURTARICIYA İLİŞKİN BAZI İFADELER
Tevrat/Tanakh/Yeşaya 9
Çünkü bize bir çocuk doğacak,
Bize bir oğul verilecek.
Yönetim onun omuzlarında olacak.
Onun adı Harika Öğütçü, Güçlü Tanrı (Tevrat’ta elçilere ve lider meleklere “Tanrı” denirdi, tanrı kelimesi zamanla “İlah” manasında kullanılınca Kur’an bu kelimeyi kullanmadı)
Ebedi Baba, Esenlik Önderi olacak.
7Davut’un tahtı ve ülkesi üzerinde egemenlik sürecek.
Egemenliğinin ve esenliğinin büyümesi son bulmayacak.
Egemenliğini adaletle, doğrulukla kuracak
Ve sonsuza dek sürdürecek.
Her Şeye Egemen RAB’bin gayreti bunu sağlayacak.
İşay’ın kütüğünden yeni bir filiz çıkacak,
Kökünden bir fidan meyve verecek.
2RAB’bin Ruhu, bilgelik ve anlayış ruhu,
Öğüt ve güç ruhu, bilgi ve RAB korkusu ruhu
Onun üzerinde olacak.
3RAB korkusu hoşuna gidecek.
Gözüyle gördüğüne göre yargılamayacak,
Kulağıyla işittiğine göre karar vermeyecek.
4Yoksulları adaletle yargılayacak,
Yeryüzünde ezilenler için dürüstçe karar verecek.
Dünyayı ağzının değneğiyle cezalandıracak,
Kötüleri soluğuyla öldürecek.
5Davranışının temeli adalet ve sadakat olacak.
6Onun döneminde kurtla kuzu bir arada yaşayacak,
Parsla oğlak birlikte yatacak,
Buzağı, genç aslan ve besili sığır yan yana duracak,
Onları küçük bir çocuk güdecek.
Yeşaya 11
9Kutsal dağımın hiçbir yerinde
Kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek.
Çünkü sular denizi nasıl dolduruyorsa,
Dünya da RAB’bin bilgisiyle dolacak.
10O gün İşay’ın kökü ortaya çıkacak,
Halklara sancak olacak,
Uluslar ona yönelecek.
Kaldığı yer görkemli olacak.
11O gün Rab, Asur’dan,
Mısır, Patros, Kûş, Elam,
Şinar, Hama ve deniz kıyılarından
Halkının sağ kalanlarını kurtarmak için
İkinci kez elini uzatacak.
12Uluslar için sancak kaldıracak,
Sürgün İsrailliler’i toplayacak, (2000 yıl sonra Gerçek oldu)
Dağılmış Yahudalılar’ı
Dünyanın dört bucağından bir araya getirecek.
Kutsal dağımın hiçbir yerinde
Kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek.
Çünkü sular denizi nasıl dolduruyorsa,
Dünya da RAB’bin bilgisiyle dolacak.
14Batıdaki Filistliler’e saldırıp (Gerçek oldu)
Hep birlikte doğudakilerin her şeyini yağmalayacaklar. (Gerçek oldu)
Edom ve Moav halklarının topraklarına el koyacak,
Ammonlular’a boyun eğdirecekler.
15RAB Mısır’ın Süveyş Körfezi’ni tümüyle kurutacak. (Kanal yapımı sırasında ve sonradan tuzlu göller oluştu)
Elinin bir sallayışıyla estireceği kavurucu rüzgarla
Fırat’ı süpürüp yedi dereye bölecek. (Fırat Barajı ile suyu kesildi ve gerçek oldu)
Öyle ki, insanlar ırmak yatağından çarıkla geçebilsin.
16Bu yüzden Egemen RAB diyor ki, “İşte Siyon’a sağlam temel olarak bir taş/kaya, denenmiş bir taş/kaya, değerli bir köşe taşı yerleştiriyorum. Ona güvenen yenilmeyecek. 17Adaleti ölçü ipi, doğruluğu çekül yapacağım.
27Bakın, RAB’bin kendisi uzaktan geliyor,
Kızgın öfkeyle kara bulut içinde. (Kuran’da “Film Ravisi Erdem Meta bil Rana” ifadesi Arapça klasik karşılığı içinde “kafirlere azap olan bulut” ifadesi içinde geçer (bkz. Ahkaf 24)
Dudakları gazap dolu,
Dili her şeyi yiyip bitiren ateş sanki.
28 Soluğu adam boynuna dek yükselmiş taşkın ırmak gibi.
Ulusları elekten geçirecek, değersizleri ayıracak,
Halkların ağzına yoldan saptıran bir gem takacak. (ağıza bağlanan, yoldan alıkoyan bir maske, engelleyici)
29Ama sizler bayram gecesini kutlar gibi
Ezgiler söyleyeceksiniz.
RAB’bin dağına, İsrail’in Kayası’na
16Yükseklerde oturacak;
Uçurumun başındaki kaleler onun korunağı olacak,
Ekmeği sağlanacak, hiç susuz kalmayacak.
17Kralı bütün güzelliğiyle görecek,
Uçsuz bucaksız ülkeyi seyredeceksin.
3Şöyle haykırıyor bir ses:
“Çölde RAB’bin yolunu hazırlayın,
Bozkırda Tanrımız için düz bir yol (altın yol) açın. (Altın Yol Mucizesinin kutsanması için bu hatta inşa edilen büyük ve görkemli yol ve tapınaklar, hac yoluna dönüşecektir)
4Her vadi yükseltilecek,
Her dağ, her tepe alçaltılacak.
Böylelikle engebeler düzleştirilecek,
Sarp yerler ovaya dönüştürülecek.
5O zaman RAB’bin yüceliği görünecek,
Bütün insanlar hep birlikte onu görecek.
Bunu söyleyen RAB’dir.”
11Sürüsünü çoban gibi güdecek,
Kollarına alacak kuzuları,
Bağrında taşıyacak;
Usul usul yol gösterecek emziklilere.
12Kim denizleri avucuyla,
Gökleri karışıyla ölçebildi?
Yerin toprağını ölçeğe sığdıran,
Dağları kantarla,
Tepeleri teraziyle tartabilen var mı?
13RAB’bin düşüncesine kim akıl erdirebildi?
O’na öğüt verip öğretebilen var mı?
14Akıl almak, adalet yolunu öğrenmek için
RAB kime danıştı ki?
O’na bilgi veren, anlayış yolunu bildiren var mı?
“İşte kendisine destek olduğum,
Gönlümün hoşnut olduğu seçtiğim kulum!
Ruhum’u onun üzerine koydum. (nurun nur 35 de tarif edildiği gibi “zucc.e.cetin” içinde “kevkebidurri” (kökevi baderi olan) içinde parlaması)
Adaleti uluslara ulaştıracak.
2Bağırıp çağırmayacak,
Sokakta sesini yükseltmeyecek.
3Ezilmiş kamışı kırmayacak,
Tüten fitili söndürmeyecek.
Adaleti sadakatle ulaştıracak.
4Yeryüzünde adaleti sağlayana dek
Umudunu, cesaretini yitirmeyecek.
Kıyı halkları onun yasasına umut bağlayacak.”
Orada yaşayanlara ruh veren RAB Tanrı diyor ki,
6“Ben, RAB, seni doğrulukla (erdem) çağırdım,
Elinden tutacak,
Seni koruyacağım.
Seni halka antlaşma,
Uluslara ışık yapacağım.
7Öyle ki, kör gözleri açasın,
Zindandaki tutsakları,
Cezaevi karanlığında yaşayanları özgür kılasın.
Süleyman As. Kitabı 4. bölüm
4. Bölüm
1:Çocuksuz olup erdemli olmak daha iyidir, çünkü ölümsüzlük erdemin anısını devam ettirir ve ister Tanrı ister insanlar erdeme değer verirler. (Gerçekten de Erdem Çetin Kaya Meta ne evlidir ne de çocukludur, oysa 40’ına gelmiştir.)
2:Erdemi görünce, ona benzemek için çaba gösteririz, Onu bulamayınca da onu özleriz. Erdeme taç giydirilir, sonsuza dek yengi onundur, çünkü erdem, noksanı olmayan ödüller için güçlü ve sürekli çaba gösterip yengiye erişmiştir.