GİZA PRAMİTLERİ ENLEM DEĞERİNİN, IŞIK HIZI SAYILARINA EŞİT OLMASI ANLAMI

Son zamanlarda oldukça popüler hale gelen yeni bir keşif var. Bilindiği üzere ışık hızı saniyede 299 792 458 km hıza sahiptir. Giza piramitlerinin en büyüğü olan Keops piramidi enlem değeri ise 29,9792’dir. 92 sayısından sonra gelen değerleri ancak metre ve santimetre cinsinden değerleri etkilediğinden önemli olan ilk 6 rakamın tutması tesadüf sınırlarının üzerinde önemlidir.

Peki bu garip benzerlik neden bu kadar önemli? Neden altın oran sabitine yada pi sabitine değilde, ışık hızı sabitinin popüler kültürde ünlü olmuş bir saniyedeki hızına eşit bir değere denk düşecek şekilde ayarlanmış?  Söz konusu sözde Tanrı RA’nın dinine özgü olduğu düşünülen bir yapıysa bu durumda ışıkla ilgili sayılara vurgu yapılmasını beklemek gereklidir. Bunu anlamak için önce Mısır’ın Ra dinini anlamak gereklidir;

Bu eski sözde dine göre Ra, güneş ve ışık tanrısı olarakta bilinir. Ra bazen şahin kafalı, bazende “bok böceği” şeklinde resmedilirdi.

Ra - Vikipedi

Antik Mısır'da İlginç Bir Böcek: Bok Böceği

Ra tek tanrıdır, diğer tanrı ve tanrıçalar onun parçalarını yada soyunu temsil ederler. Ra güneş olduğu için bir kayıkla gökte gündüzleri seyahat eder, akşam olunca ölür ve sabah olunca ateşlerinden içinden yeniden doğar. Güneş tutulmalarını da; kayığın kötülüğe korunamaması yüzünden olduğuna inanılırdı. Görüldüğü gibi dinin temelleri bilimsel kavrayış ve derin bilgiden uzak, oldukça ilkel ve hatalı tahminlere dayanmaktaydı. Güneş Mısır’da battığında her şeyi yaratan Tanrı’nın öldüğüne inanmak için uzak kıtalarda güneşin aynı anda doğmaya başladığını bilemiyor olmak gerekir. Yine aynı şekilde güneş tutulmasını ise bir savaşın mağlubiyeti ve Tanrı’nın korunmasız kalması olarak görmek yine aynı cehaletin bir sonucudur.

Peki tüm bu cehalete rağmen piramitlerini olağanüstü bir matematik ve ışık hızının saniyedeki hızına denk bir enlem değerine göre inşa edecek bilgi nereden gelmişti? Üstelik ışık hızının saniyedeki hesaplamasını yapmak için metre’nin keşfedilmesi ve saniye ölçü birimininde belirlenmesi gerekliydi. Gündüz ve gece eşitliği önce aylar gibi 12 ye bölünecek sonra bu her parçada 3600’e bölünerek saniye hesaplanacaktı. Metre ise kutup noktası ile ekvator arasındaki mesafenin on binde biri baz alınarak belirlenmişti. Tüm bu ölçülerin ortak kabülü ancak 18’in yüzyılda gerçekleşti. Yani tüm bu hesapları yapabilmeninde ötesinde geleceğide öngörme kabiliyeti olan yüce bir bilgelik, ilahi bir öngörü olmaksızın bu sayısal denkliğin oluşması mümkün değildi.

Varsayalım ki, Firavun yada Tanrı RA bu piramitleri bu ilahi bilgi ile yaptırmış olsunlar. Bu durumda tüm metinlerinde sürekli kendini öven, hatta yenildiği savaşları yenmiş gibi gösteren, kendini küçülten her olay ve detayı politik çıkarlar nedeniyle halktan ve tarihten gizlemeye çalışan Mısır tarihi metinleri ve hiyerogliflerinin bu mucizevi bilginin ortaya çıkacağının büyük bir coşkuyla bildirilmesi gerekirdi. Ancak böyle bir bilgiye yada imasına dahi ulaşılamamıştır.

Tarihsel araştırmalar ve eski mısır yazıtları piramitlerin sadece ve sadece “mezar anıt” olarak inşa edildiğini göstermektedir ve gerçekten de içinde mezardan başka hiç bir şey bulunamamıştır. Ne bir elektrik santrali, ne buğday, içki malzeme veya altın saklamaya yetecek büyüklükte dev bir oda piramitlerin içinde bulunamamıştır. Piramitlerde bulunan tek şey firavunlara ait mezarlardır.

Özetlemek gerekirse; her ne kadar ışık, Ra dini ışık hızı sayılarına denk büyük bir piramide sahip olsa bile bu piramitin konumunu ayarlayabilecek derinlikte bir bilgiye sahip olmadıkları açıktır. Kendileri dahi bunu iddia etmemiştir. Peki bunu hangi Tanrı yapmış olabilir? Ve neden? Özellikle hristiyan ve yahudi cemaatinin inanmak istediği diğer bir teoriye geçelim.

 

PİRAMİTLERİ İSRAİLOĞULLARI MI YAPTI? HAYIR!

Bildiğiniz gibi Yusuf ve kardeşleri Tevrat’a göre MÖ. 1800’lü yıllarda geldiği hesaplanmaktadır. Önceleri seçkin ve saygın bi konumda iken ardından 400 yıllık bir kölelik, hizmetçilik dönemleri olmuştur. Tevrat’ta İsrailoğullarının kölelik yaptığı anlatılır ancak piramit yada inşaat işiyle uğraştıklarından bahsedilmez. Hatta hayvancılık ve çobanlık onların genel mesleği olarak anılır. Yine de piramitleri Firavun yerine Tanrı’nın halkı sayılan topluluğun, ilahi destekle yapmış olduğuna inanmak için sebepler ararlar. Ancak büyük piramidin MÖ 2550 yıllarında yapıldığı hesaplandığına göre onları İsrailoğulları yapmış olamazlar. Ayrıca teolojik olarakta neden gerçek olan yüce ilahımız Allah-Yahve, sözde RA mısır tanrısına böyle mucizevi ve muhteşem bir tapınak yapırsın ve onu yüceltsin ki? Yani hem tarihsel açıdan, hem teolojik açıdan bu iddianın temeli yoktur. Bununla birlikte İsrailoğulları son derece kutsal olan Süleyman tapınağını bile kendileri yapmakta zorlanmış ve bunun için komşu milletlerden mimar ve işçi yardımı almışlardı. Bu durumda onlarda mimari ve inşaat nevinden kabiliyetlerin varlığından söz etmek için hiç bir dayanağımız yoktur. Peki bu durumda bu işin içinden nasıl çıkacağız? Ra’nın sözde dini kendine kanıt mı buldu? Dünyanın her yerinde Mısır’ın küfür dolu Ra ve Firavun’a övgü dolu dikili taşları vardır. Her büyük şehrin meydanında. Üstünde yazı olmasa bile Vatikan’da bunlardan bir tane edinmiştir. Oysa Rab dikili taş dikmeyeceksiniz diye emretmiştir. Aslında gizlice dünyaya hakim olan, yönetici örgütlerin gizli dini RA dinidir. Kim bilir onlar belki de bu mucizeyi kendi aralarında saygıyla anıyorlar ve dinlerinin kanıtı olarak kullanıyorlardır.

 

Şimdi sizlere, Rabbin bana ilham ettiğini ve hak olduğunu umduğum cevabı; bu büyük fitnekar ve küfre düşüren iddialara karşılık vereceğim.

 

CEVAP HANOK-İDRİS PEYGAMBERİN KİTABINDA SAKLIYDI

Enok peygamber, MÖ.3000-2000 yılları arasında yaklaşık 350 yıl yaşamıştır ve günümüzde en büyük ilgiyi çeken kutsal kitaplardan birinin sahibidir. Çünkü o ölü deniz yazmalarında ve Etiyopya’daki arşivlerde ortaya çıkınca anlaşıldı ki, eski yahudi toplulukları arasında sürekli okunan ve muteber bir kitaptı. İncil ve Tevrat’ı okuduğumuzda ise daha eski olan Enok kitabında anlatılan olayların tekrar edildiğini görüyoruz.

Pek çok elçi bu kitaba atıf yaparak konuşmuş onda yazan bilgileri ilahi kabul ederek incil ve Tevrat’ta tekrar etmişti. Belki de bir süre kayıp ve gizli olduğu için resmi kitaplar arasına girmemiş olsa da bugün pek çok araştırmacının ve din adamının baş ucu kitabı haline gelmiş durumda ve onunla birlikte kutsal metinleri kavramak çok daha kolay hale geldi. Bununla birlikte diğer makalelerde anlattığım gibi Enok kutsal kitabı olağanüstü bilimsel mucizelerde içerdiğinden bir çok açıdan Allah’tan gelen bir kitap olduğuna dair büyük bir inanç yaratıyor.

Enok peygamber piramitlerin yapıldığı dönemde yaşadıysa ve bu dünyanın en büyük olaylarından biriyse onun bize bunun sebebini açıklaması gerekir. Gerçekten de tüm olup biteni bizlere olduğu gibi aktarmıştır. Çünkü o Tanrılar döneminin bitip kral firavunlar döneminin başladı Mö 3000-2500 yıllarında yaşıyordu. İlk Firavun’un Mö 3000 yıllarında tahta çıkan Narmer olduğunu düşünürsek Enok bizlere tanrıların tahtını insanlara nasıl bıraktığını anlatacaktır.

 

GÖKTEN GÖZETMEN VARLIKLARIN İNMESİ VE KADINLARA AŞIK OLARAK KURALLARI ÇİĞNEMELERİ

[ Bölüm 6 ]

Ve öyle oldu ki insan oğulları çoğalınca o günlerde 2 güzel ve alımlı kızlar doğdu. Ve göklerin çocukları olan melekler onları görüp şehvetlendiler ve birbirlerine dediler ki : “Gelin, insanoğlundan kendimize eşler seçelimve bize çocuklar edinelim.” Ve liderleri olan Semjaza onlara şöyle dedi: “Korkarım bu işi yapmayı gerçekten kabul etmeyeceksiniz ve büyük bir günahın cezasını tek başıma ödemek zorunda kalacağım.” Ve hepsi ona cevap verip dediler: “Hepimiz yemin edelim vebu planı terk etmek için değil, bu şeyi yapmak için karşılıklı beddualarla kendimizi bağlayalım. ” Sonra hep birlikte yemin edip kendilerini bağladılar.6 karşılıklı beddualarla. Ve hepsi iki yüz kişiydi; Yared’in günlerinde Hermon Dağı’nın zirvesine inen ve ona Hermon Dağı adını verdiler, çünkü 7 yemin ettilerve karşılıklı lanetlerle kendilerini bağladılar. Ve liderlerinin isimleri şunlardır: Liderleri Samlazaz, Araklba, Rameel, Kokablel, Tamlel, Ramlel, Danel, Ezeqeel, Baraqijal, 8 Asael, Armaros, Batarel, Ananel, Zaqiel, Samsapeel, Satarel, Turel, Jomjael , Sariel . Bunlar onların reisleridir.

Bölüm 7 ]

1 Ve diğerlerinin hepsi onlarla birlikte kendilerine karılar aldılar ve her biri kendine bir tane seçti ve onların yanına girip onlarla kendilerini kirletmeye başladılar ve onlara tılsımlar, 2 büyüler ve kök kesmeyi öğrettiler . ve onları bitkilerle tanıştırdı. Ve hamile kaldılar ve boyları üç bin arşın olan büyük devler doğurdular. Ve insanlar artık onları taşıyamaz hale gelince, devler onlara düşman oldular ve insanlığı yuttular. Ve kuşlara, hayvanlara ve sürüngenlere karşı günah işlemeye başladılar ve 6balık tutmak, birbirlerinin etlerini yemek ve kanlarını içmek. Sonra yeryüzü kanunsuzları suçladı.

ALLAH’IN GÖZETMEN VARLIKLARIN LİDERLERİNİ ÇÖLDE ÇENTİK ŞEKLİNDE KAYALARIN ALTINA GÖMDÜRMESİ

Bölüm 10 ]

“1 Sonra Yüce Olan, Kutsal ve Ulu Olan konuştu ve Uriel’i Lamek’in oğluna gönderdi . ve ona yaklaşan sonu açıkla: tüm dünya yok edilecek ve tüm dünya üzerine bir tufan gelmek üzere 3 ve üzerindeki her şeyi yok edecek. Ve şimdi ona öğret ki kaçabilsin 4 ve tohumu dünyanın bütün nesilleri için korunabilsin.’ Ve Rab yine Raphael’e dedi: Azazel’in elini ve ayağını bağla ve onu karanlığa at ve bir delik aç .Dudael’deki çölde ve onu oraya at. 6 , 7 Onun üzerine sert ve çentikli kayalar koyun ve onu karanlıkla örtün ve orada sonsuza kadar kalmasına izin verin ve yüzünü örtün ki ışığı görmesin. Ve büyük kıyamet gününde ateşe atılacaktır. Ve meleklerin bozduğu yeryüzünü iyileştirin ve dünyanın şifasını duyurun ki, onlar vebayı iyileştirebilsinler ve tüm insan çocukları…”

https://www.ccel.org/c/charles/otpseudepig/enoch/ENOCH_1.HTM

 

Yani Rab Azazil ve belki ona yardım eden diğer melekleri Mısır’da çöllerinde ki piramitlere çentik benzeri kaya yapıların altında bir çukura gömdürmüştü. Peki Tufan’da yeryüzündeki tüm garip varlıklar, şeytandan türemiş ucubeler ve devler su altında yok olurken, bu cin melek benzeri varlıkların neden üzerlerine taşlar konmuştu? Meleklerin ve cinlerin uçabildiğini ve yağan yağmurdan göklere kaçabildiği tüm dinlerde ortak bir inanıştır. Bu nedenle Rabbin özellikle onların ağır kayalar altına kapatılmasını istemesi son derece makuldur.

DÜNYADA PİRAMİT ŞEKLİNDE BİR ÇOK YAPI VAR, NEDEN?

Gerçekten de hemen hepsi Orion kuşağı şeklinde hizalanarak yapılmış, dünyanın farklı bölgelerinde yaklaşık aynı dönemlerde ortaya çıkmış bir piramit vardır. Ancak bunların en eskileri bile Giza piramitlerinden en az 2000 yıl sonra yapılmıştır. Ancak hepside bir çok yönden Mısır dinine çok benzerler. Anlaşılan odur ki Mısır dini şekil değiştirerek kıtalar gezmiş ve inanç şekli olduğu gibi piramitlerini ve dikili taşlarını da gittiği yerlere yanında götürmüştür.

Peki insanlık neden düşmüş meleklerin dinine bu kadar derinden bağlı kaldılar ve Nuh, Musa, İbrahim gibi elçilerin dinlerini kabul etmekte hep zorlandılar? Çünkü insanlar arasında son derece yaygın ve etkili bulunan büyü, makyaj, savaş araç gereçleri, uyuşturan otlar ve kokular, bazı müzik aletleri gibi bir çok şeyi insanlara öğretmiş, onları kendilerine hizmet ettirmiş ve kadınlardan faydalanmış, bunu yaparken de dağınık haldeki insanları kendi yönetimleri altında toplamışlardı. İnsanlık tarihine Sümer, Akad, Hitit, Maya ve Mısır’da bıraktıkları derin izler nedeniyle genlerine bile bu inanç işlemiş ve devam edegelmiştir.

Peki tanrı olarak bilinen Ra, Osiris, Seth gibi varlıklar insanları yönetirken onlara ne oldu? Tarihsel kayıtlaya göre Mö. 3000 yılında ilk Firavun Narmer tanrı soyundan biri olarak tahta çıktı. Ondan önce ki dünyayı yöneten sözde melek-cinni tanrıların bir şekilde hep öldüğünü görüyoruz. Örneğin Ra çok yaşlanınca yerine ondan var olan Sekhmet adlı başka bir kadın geçmiş ama kan içerek yaşadığından insanlığa bela olmuştu. Sonunda Ra ona kan yerine ona benzeyen şarap içirerek ehlileştirmiş. Sonra Ra bir daha yeryüzüne inmemek üzere göğe yükselmiş. Aynı hikayenin farklı versiyonunu Osiris ile ilgili görüyoruz. O da yaptığı bir savaşta kardeşine yenilir ve ölerek göğe; Orion’a yükselir.

Aslında Enok’un dilinden anlatıldığına göre ve tarihsel kayıtlarla da doğrulanabildiği üzere bu melekler birden dünya tarihinden silinmişlerdir. ONla riçin yok diyemeyiz. Çünkü Sümer’den Mayalar’a kadar, Mısır’dan Afrika kablilerine kadar ve hatta Hindistan mitolojisinde bir zamanlar insanlığın açıkça görebildiği kanatlı insan yada hayvan şeklinde görünebilen varlıklar tarafından yönetildiği yazılıdır. Tüm dinlerde birbirine benzer şekilde tarif edilirler. Zeus ve Hin tanrıları, Sümer tanrıları tümündede kadınlara düşkünlük, tecavüz, ensestlik ve bazende homoseksüellik yaygın olarak bu varlıklar arasında görülmektedir. Elbette onlarda insanlar gibi kimi daha iyi kimi daha kötü olabilir. Ama bozulmaya yüz tutmuş yok edilmeye hakeden bir türe dönüştükleri kesindir.

Dünyadaki tüm yazılı tarihten MÖ 3000. yılından sonra bu varlıklar kaybolur. Büyünün etkisi azalır ve doğa üstü olaylar varlıklar neredeyse hiç görülmez olur. Rab insanlığı bozan bu gizli bilgilerin tekrar yayılmasını ve anlatılmasını, kullanılmasını şiddetle yasaklar. Kim bir daha büyü ile güç edinmeye ve düzeni bozmaya çalışırsa ebedi olarak cehenneme atılacaktır.

MISIR PİRAMİTLERİ ALTINDA AZAZİL İSİMLİ ŞEYTAN OLDUĞUNU BAZI KANITLARI

1- Enok ve ilk Firavun Namedve ilk piramitler aynı dönemde bulunurlar ve piramitlerin ortaya çıkışı Enok dönemindedir. Bu durumda kutsal saydığımız metinlere inanıyorsak tarihsel olarak zamanlama oldukça tutarlıdır.

2- Eğer bu piramitler sadece meleklerin kaçmasına engel olacak ve ölü tutacak bir mezarsa (bazı büyülerle canlanabiliyorlar) bu yapıların tapınak olarak kullanılacak bölümleri olmamalıdır ve içlerinde mezardan başka bir şey bulunmamalıdır. Gerçekten de bunlar firavunların mezarlarından başka hiç bir tapınak amacıyla kullanılmamıştır. Mısır’da tapınaklar farklı yerlere inşa edilmişlerdir. Piramitte Firavun mezarından başka hiç bir şey yoktur.

3- Kutsal metin Azazil’in çukura yani toprak altına gömüldüğünü, üzeri örtülünce üstüne çentik şeklinde kayalar dizildiğini söyler. Bu durumda piramitlerin altında, toprağında altında olan ortalama Sümer tanrısı büyüklüğünde, mühürlerdeki şekillerden anlaşıldığı kadarıyla bir aslanı kedi olarak sevecek büyüklükte; 10-15 metre boyunda bir mezar olması gerekir. Bu mezar melekler için yapıldığından içinde gözle görünen herhangi bir tabut veya ceset olmamalıdır. Gerçekten de büyük piramitin altında böyle bir oda bulunmuştır;

Resimde görüldüğü gibi, Azazil’in mezarı yer altı odası adı verilen yerde, en dipte, çukurdadır.

105 m uzunluğunda, 26° 26’46 eğimli inen bir koridor, odaya giden 8.9 m uzunluğunda yatay bir koridora götürür. 5 . Yer seviyesinin altında kayalık kireçtaşı bir kaidede yer alan bu yapı, yarım bırakılmıştır. Odanın boyutları 14 × 8.1 m olup doğudan batıya doğru uzatılmıştır. Yükseklik 3,5 m’ye ulaşır, tavanda büyük bir çatlak vardır. Odanın güney duvarında, yaklaşık 3 m derinliğinde bir kuyu vardır; buradan, dar bir menhol (kesitinde 0,7 × 0,7 m) güneye doğru 16 m boyunca uzanır ve çıkmaz bir yerde biter.”

https://prosemenov.ru/tr/piramida-heopsa-i-chelovek-kompleks-piramid-giza-puteshestvie-vnutr-piramidy/

“Keops Piramidi’nin kesiti ve iç yapısındaki unsurların dağılımı:1-Giriş. 2-Al-Mamun’un adamlarının açtığı tünel. 3- Granit tıpa blokları. 4-İniş Dehlizi. 5-Yeraltı Odası. 6-Çıkış Dehlizi. 7- “Kraliçe odası” ve “Havalandırma Kanalları” denilen, biri Sirius yıldızına yönelik olarak yapılmış iki kanal. 8 Yatay Dehliz. 9-Büyük Galeri. 10-Kral Odası ve Orion’un Zeta Orionis (Alnitak) ve Draco’nun alpha yıldızına yönelik olarak yapılmış, “Havalandırma Kanalları” denilen iki kanal. 11-Kral Odası’na geçiş veren oda (antişambr). 12-Hizmet ya da kaçış tüneli”

https://tr.wikipedia.org/wiki/Keops_Piramidi#Kral_Odas%C4%B1

Önce çukur kazılmış, sonra üzeri örtülüp, kayalar çentik şeklinde yığılmıştır. Tabanda neden açıldığı anlaşılamamış çukuru görüyorsunuz. Hatta bu oda kayaların yığılması ile değil, kayaların delinerek inilmesiyle ulaşılabilen bir odadır. Üzerinde sıra sıra dizili bir dizi kaya yerine büyüklüğü kestirilemeyen ölçüde devasa bir kaya vardır. Aşağıdaki resimde parça kayalar değil, yer altına açılan 105 metre uzunlukta deliğin girişini görüyorsunuz.

 

4- Bu yer altı odasında gerçektende hiç bir şey bulunamamıştır. 20 metre uzunluğunda boş bir oda gibidir.

Yeraltı Odası, piramidin zemin seviyesinin yaklaşık 15 metre altında yer almaktadır. Büyük Galeri’den aşağı inen uzun, eğimli bir geçitle ulaşılır. Oda dikdörtgen şeklindedir ve yaklaşık 14 metre uzunluğunda, 8 metre genişliğinde ve 5 metre yüksekliğindedir. Odanın duvarları cilalı kireç taşından yapılmıştır ve zemini kumla kaplıdır. Bu Sümer ve Mısır duvar resimlerinde ki tanrıların büyüklüğüne benzemektedir.

Yeraltı Odasında hiyeroglif veya başka süslemeler yoktur. Odada bulunan tek nesne, birkaç parça kırık çanak çömlek ve bazı hayvan kemikleridir.

Yeraltı Odası’nın neden hiç tamamlanmadığı bilinmiyor. Bazı akademisyenler, firavunun oda tamamlanamadan öldüğüne inanıyor. Diğerleri, firavunun nereye gömülmek istediği konusunda fikrini değiştirdiğine inanıyor. Yine de diğerleri, odanın hiçbir zaman bir mezar odası olarak tasarlanmadığına, bunun yerine bir saklama odası veya atölye gibi başka bir amaç için kullanıldığına inanıyor.

5- Piramit’in ilk Firavun Khufu için yaopıldığı söylenir. Ancak piramitin ne içinde ne dışında tek bir yerde bile Khufu’nun ne adı, ne resmi geçmez. Bunun yerine belirli yerlere gizlenmiş garip kırmızı kan renginde şekiller bulunmuştur. Sizlerde piramitin içine bakmak isterseniz aşağıdaki video yardımcı olacaktır.

6- Kral odasında iki havalandırma deliği vardır. Ancak nedense bu deliklerin ucu dışarıya ulaşmadan yaklaşık 10 metre önce sonlanmıştır. Yani hava alacak bir yerleri yoktur. Eski metinlerden anladığımız kadarı ile cinler deliksiz kayaların içine hapsedilebilmektedir. Odaların girişleri devassa granit kayalarla kapatılmıştır.

7- Diğer pirsamitlerde Firavunların cesetlerine ulaşılırken, büyük Giza Khufu piramidinde ise hiç bir ceset bulunamamıştır.

8- Enok kitabında 200 meleğin gökten indiğini ve kuralları çiğnediğini söyler. Mısır’da bulunan toplam piramit sayısı şu ana dek 138’dir. Araştırma ve kazılar devam ettikçe kumlar altında yada yıkılmış, yarım bırakılmış halde, yenileri bulunmaya devam etmektedir.

9 – Tanrı mezarının üzerine oğlu Firavun’un mezarı yapılmalıydı.

Örneğin, Luxor’daki Kral Vadisi’nde, birçok firavunun mezarının üzerine, daha sonraki firavunlar tarafından inşa edilen piramit veya anıt mezarlar yapılmıştır. Bu, geçmişteki firavunların anılarının korunmasını ve saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla yapılan bir uygulamadır. Benzer şekilde, Giza Platosu’ndaki Büyük Piramitlerin çevresinde de diğer firavunlar için piramitler veya mezarlar inşa edilmiştir.

Ayrıca, Mısır’da bazı mezarlar iç içe geçmiş yapılar şeklinde bulunabilir. Örneğin, bazı kralların (örneğin Ramses II gibi) mezarları, birbirine bağlantılı geçitler ve odalardan oluşan kompleksler halinde inşa edilmiştir. Bu komplekslerde, daha önceki firavunlara ait mezarlar ve mezar odaları da bulunabilir.

Mısırlılar için ataların gömüldüğü mezarların üzerine gömülme, mezarların korunması ve ataların anısının yaşatılması açısından önemli bir ritüeldi. Bu uygulama, Mısır’ın dini ve kültürel inançlarıyla sıkı bir şekilde bağlantılıdır.

Sümerler, Mısırlılar, Akadlar ve diğer antik Mezopotamya ve Mısır medeniyetleri, ataların mezarlarının üzerine yeni mezarlar inşa etme veya mezarlarına yakın bir yerde gömülme geleneğine sahipti. Bu uygulama, geçmişteki ataların saygı ve anısına olan önemi vurgulamak amacıyla yapılmış olabilir.

Bu kültürdeki inanç sistemlerinde, ataların ruhlarına ve onların yaşam sonrası varlıklarına saygı gösterme önemli bir rol oynar. Ataların gömüldüğü mezarlar, bir tür anıt veya tapınak olarak kabul edilir ve bu nedenle gelecek nesiller tarafından korunması ve anılması önemlidir.

10- Şeytan Tevrat’ta Sabah yıldızı yada ışık getiren anlamında “heylel” הֵילֵל kelimesi ile anılır. Kovulmadan önceki güzelliği ve ışık saçması nedeniyle ona bu isim verilmişti. Ancak kovulunca adı “azazil” “EL’e Tanrıya isyan eden” olarak değiştirildi. Bu durumda ışık ve gökteki en büyük ışık kaynağı olan güneşin bu sahte tanrıyla özdeşleşmesi ve Mısır dinini ortaya çıkarması son derece olasıdır. Yani Azazel eskiden “ışık getiren”  ise Mısır dininde de ışığa tapılması aslında Azazil’e tapılması anlamına gelebilir. Zaten Musa’nın özellikle bu din ile mücadelesi, Allah’ın şeytana yeryüzünün hakimiyetini vereceğini ve bu şekilde zalim, günahkar insanları sınayacağını okumuştuk. Günümüzde bu dinin hala dikili taşlarla, göz ve piramit sembolleri ile ve bir çok sembolle devam ediyor olması şeytanın dininin devam ettiğini ve dünyaya olan geçici hakimiyetini göstermektedir.

 

ESKİ ADI “IŞIK GETİREN (LUCİFER)- RA (IŞIK GETİREN GÜNEŞ)” OLAN ŞEYTANIN MEZAR KONUMUNUN YORUMLANIŞI

Tüm bu bilgiler sonucunda Rabbin şöyle dediğini hayal ediyorum;

  • Eski adı “ışık getiren” olanı, “ben güneşim, Ra’yım” diyerek insanlara üstünlük taslayan ve günah işleyen şu rezili çöldeki toprağa gömün.
  • O mezarın “ışık getirenin” mezarı olduğu bilinsin diye onu ışık hızının sayılarına uygun bir enlemde yerleştirin. Böylece herşeyi bilen ve herşeyi gücü yeten Rabbin, “Işık Getiren Güneşim” diyen Ra’yı gömdüğü ve yendiği yer olduğu bilinsin.
  • Eğer birileri (Firavunlar) şeytanın “güneş ve ışık” adını verdiği dini yeniden canlandırmak isterlerse ona Musa gibi elçilerim gönderilsin ve üzerlerine belalar indirilsin.
  • Enok; şeytanın mezarı üzerine çentik şeklinde (piramitler çentik şeklinde görünür) kayaların yığılacağını ve çöllerde olacaklarını bildir. Böylece onu görenler oradan uzak dursun ve onlara ve dikili taşlarına lanet etsin. (Enok kutsal kitapta böyle yazdı) O tarihten yani MÖ 3000’den sonra yeryüzünde bir daha insanlara hükmeden bir melek görünmedi.
  • Onlar Orion’dan geldiklerini, cennetten indiklerini için, onları Orion’un kuşağı gibi dizin. Azazil’i mezarını en parlak yıldızın hizasına, düştüğü yerin yıldızına hizalayın. Böylece insanlar “bir zamanla yıldızlarda olanların nasıl gökten düştüğünü ve öldüğünü görsünler”


    Nassim Haramein - Not only do pyramids appear in countries all over the  world, they are also sometimes arranged in very similar proximity with one  another other. These pyramid complexes found in

  • Mintaka yıldızı ile  Keops (Khufu ya da Büyük Piramit) piramiti birebir aynı konuma yerleştirilmiştir.Fotoğraf açıklaması yok.
  • Firavunlar yani şeytan soyundan gelen insanlar soylarının üstün olduğunu savunmaya devam ediyordu ve krallığı devam ettirdiler. Geleneklere uygun şekilde meleklerin piramit şeklinde yaptıkları mezarları kopyalayarak kendi mezarlarını bu mezarların üzerine inşa ettiler.
  • Tarihsel kayıtların anlattığı gibi bunlar mezardan başka hiç bir şey değildi. Ne saray, ne ordugah, ne tapınak ve ibadet evi. Üzerlerine kayalar yığılmış korkunç mezarlardı ve hiç kimse oraya gitmezdi.
  • Rabbin işaretlerini kafir küfrüyle yorumlayacak, Allah taraftarları da mimince yorumlayacaktır. Rab cennete ve cehenneme giden iki yoluda açık tutacaktır.

Mısır dini Ra Firasvun dininin sahipleri olan aileler ve onların hizmetkarları dinlerini yaymak için hiç uğraşmazlar. Yani Ra’ya tapın demezler. Çünkü gerçek Satanizm olan Ra dininde insana hizmet yüceltme etme amacı yoktur. Firavun ve ailesi şeytanla birlikte tüm dünyayı Rabbe karşı küfre, günaha sokmalı ve insanlığı cehenneme sürüklemelidir. Onlar ise kıyamete kadar dünyanın hakimi olarak tüm dünyayı köle olarak çalıştırmalıdır. Kendilerine hizmet eden liderlerin ve sanatkarların kendi dikilitaş ve tek göz ve piramit sembollerini en önemli yerlere koyarak himzetkarları olduğunu ilan etmeleri yeterlidir. Kurallar ve düzen Rabbin istediği gibi değil şeytanın istediği gibi tasarlanmıştır.

Endişe etmeyin ve gelen yeni Musa’ya destek verin. O karşınızdadır.

Benzer Yazılar

Yorum Bırak