Hayzlı Kadın Namaz Kılabilir! Kuran ile yürüyoruz.

Son zamanlarda sıkça sorulan bir soru üzerine bu konuya detaylı bir cevap vermek gerekti. Hayzlı kadınlar şimdiki yaygın olan dini anlayışa göre, Kuran’a dokunamaz, Kuran okuyamaz, tavaf yapamaz, kurban kesemez. Bu kuralların kaynağı ise hadisler olarak gösterilmektedir. Ancak Kuran’da bir şey açıkça haram kılınmamışsa hiç kimse o şeyi haram kılamaz. Eğer Allah resulü Kuran’da yazmadığı halde bunları takva sebebiyle uygun görmemişse bile biz gerçekten Allah resulünün bu sözleri söylediğine emin olamayız. Bize iletenlerin Kuran’da yazmadığı halde ve mümin kadınların ibadetini engelleyen bu hükümlerine güvenemeyiz.

Kim olduğu belli olmayan, hakkında büyük yüce bir kanıt yada mucize indirilmeyen peygamberden uzun zaman sonra baskı altında bir yönetimde yaşayan araştırmacı kimselerin sağdan soldan topladım diyerek sunduğu sözlere itibar ederek Kuran’da olmayan hükümler eklemeyiz. Özellikle bu hükümler insanlara eziyet ediyor farz olan namazdan ve Kuran’dan alıkoyuyorsa.

Kuran şöyle buyurmuştur;

Ona (katımızdaki kutsal kitaba) temiz olanlardan başkası dokunamaz. (Vakıa 79)

Peki bu durumda Rabbimiz bize kimlerin pis olduğunu açıklamalıdır. Onlar şu kimselerdir;

Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler; öyleyse bu yıllarından sonra artık Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer ihtiyaç içinde kalmaktan korkarsanız, Allah dilerse sizi kendi fazlından zengin kılar. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe 28)

Rabbimiz kadınların hayz halinde yapamayacakları tek şeyi açıklamıştır ki o da eşlerine yaklaşmaktır. Bunun da sebebi sağlıktır ve bu sıvıda mikropların oluşunu öngörmesi Allah’ın ayetlerinden biridir. Eğer Rabbimiz hayzlı kadının Allah demesinden, Kuran okumasından rahatsız olsaydı bu ayetin devamına yada içine bunu eklerdi. Ancak nasıl Kuran, “kesilen kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşmaz” diyerek onun yüce katına sadece niyetlerin ulaştığını bildirdiyse, kötü bir madde, koku yada sıvıda ona ulaşarak rahatsız etmez.

Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever. (Bakara 222)

Peki kadınların hayzlı iken nasıl davranacaklarını tam nasıl kavrayabiliriz?

” Allah size ancak ölüyü , kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı.” (Bakara 173)

Kan muhakkak vücuttan çıktıktan sonra bozulur ve insana zarar veren pis bir sıvıya dönüşür. Bu sebeple kanın özel şartlarda saklanarak depolanması gerçekleştirilir.

Bir kadından kan gelmesi hali, bir erkeğin burnundan kan geldiğinde yapacakları ile aynıdır. Bu konuyu örnekler üzerinden detaylandıralım;

Örneğin namaza az kala abdest almış bir erkeğin burnu kanamaya başlarsa hanefiye göre abdesti bozulur, şafiye göre bozulmaz. Doğru hüküm Kuran’da belirtildiği üzere İmam şafinin görüşüdür.

Görüş ayrılıklarının şu şekilde oluştuğu rivayet edilir. Özetle; Aişe validemiz peygamberimiz (as) namaz kılarken onun sırtındaki bir yaraya dokunur ve dokununca o kanar. Peygamberimizde namazdan çıkarak yeniden abdest alır. Hanefi burda kan sebebiyle bozuldu diyerek hüküm vermeyi seçer. Çünkü rivayete göre İmam hanefi ticaretin çok olduğu pazarda erkek ve kadınlarında çokça temas ettiği, para ve ürün alıp verdiği temasdan kaçınmanın çok zor olduğu bir bölgede yaşamaktadır. Bu durumda ona göre kadına dokunmak sebebiyle deseydi, topluma eziyet verecekti. Bu sebeple hükmü Kuran’ı temel almadan vermiştir.

Anlatılana göre İmam şafi ise daha çok hayvancılık yapılan bir bölgedeydi ve yoğun şehir hayatı yoktu. Dağda ve tarlada çalışan insanların sık sık her yeri kanardı. O da kadına temas ettiğindendir, diyerek hüküm vermiştir.

Doğrusu nedir?

Hastaysanız, yahut seferdeyseniz, yahut içinizden biri ayak yolundan geldiyse, yahut da kadınlara temas etmişseniz su bulamadığınız takdirde temiz toprakla teyemmüm edin de toprakla yüzünüzü, ellerinizi meshedin. (Maide 4)

Ayette ki temas kelimesi mesh etme ile aynı köke sahiptir. Dokunmak, elini sürmek anlamındadır. Kuran’ın apaçık olduğu bildiren Rabbimiz özellikle fıkhi hükümlerde benzetmelerden kaçınmakta ve yanlış anlamalara sebebiyet vermemektedir. Bu durumda elini sürmeyi, cinsel ilişki olarak düşünmek Kuran’a eğip bükmeye çalışmaktan başka bir şey değildir.

İncil ve Kuran’ı tasdik eden Rabbimiz, İncil’de İsa’nın başına gelen bir olayı şöyle not ettirmiştir İncil yazarlarına;

Luka İncili 8
42Çünkü on iki yaşlarındaki biricik kızı ölmek üzereydi.
İsa oraya giderken kalabalık O’nu her yandan sıkıştırıyordu. 43On iki yıldır kanaması olan bir kadın da oradaydı. Varını yoğunu hekimlere harcamıştı; ama hiçbiri onu iyileştirememişti. 44İsa’nın arkasından yetişip giysisinin eteğine dokundu ve o anda kanaması kesildi.
45İsa, “Bana kim dokundu?” dedi.
Herkes inkâr ederken Petrus[a], “Efendimiz, kalabalık seni çepeçevre sarmış sıkıştırıyor” dedi.
46Ama İsa, “Birisi bana dokundu” dedi. “İçimden bir gücün akıp gittiğini hissettim.”
47Yaptığını gizleyemeyeceğini anlayan kadın titreyerek geldi, İsa’nın ayaklarına kapandı. Bütün halkın önünde, O’na neden dokunduğunu ve o anda nasıl iyileştiğini anlattı. 48İsa ona, “Kızım” dedi, “İmanın seni kurtardı. Esenlikle git.”
Görüldüğü gibi erkek ile kadın vücudu basitçe bile olsa temas ettiğinde, ruhsal anlamda bir etkileşim olmakta ve erkeğin ruhsal kimyasını değiştirmektedir. Bu sebeple hem Kuran hem İncil tasdiki ile anlıyoruz ki, İmam Şafi’nin görüşü doğrudur ve erkek ile kadının teması abdest almayı gerektirir. Burada tarif edilen kadının kanaması kesilmeyen bir kadın olması İsa üzerindeki etkisini arttırmıştır.
Bu durumda hayzlı kadının Allah’ın kelimesi ve ruhu olarak ilan edilen mübarek İsa peygambere dokunmasına ne peygamber ne Allah kızmadıysa ve tam tersine ona yaklaşmakla şifa bulduysa, bir nevi İsa hükmünde olan Kuran’ın yol gösterici ayetlerini okumak ve Allah’a yaklaşmakta şifa getirir ve ayıplanmaz.
Burnu kanayan erkeğin durumu üzerinden örneğimize dönersek; bu kişi kan kesilene dek burnunu tıkayıp bekler. Kan durmuyorsa bile vakit geçmeden sargılı olarak kendine rahat gelen bir şekilde namazını eda eder. Çünkü Kuran savaş ve hastalık halinde bile namazı terketmeye izin vermemiştir.
Rabbimiz kadını hayz halinin bir rahatszılık veya hastalık gibi olduğunu bildirmiştir. Eğer hastalık halinde kadına namazdan ve ibadetlerden izin olsaydı o zaman Maide 4’te hastalara abdestin kolay hali emredilmezdi. Buradaki hayz halinde su kadına bir zaarr vermeyeceğinden teyemmüm uygun değildir. Ancak abdest almalı ve kanı vücudunda tutarak namaz kılmalıdır. Aynı burnu kanayan erkeğin yavaşça akan kanı burnunda tutması gibi. Yeterince birikince burnundaki kanı temizleyecek, yüzüne bulaşan kanıda silecek ve yıkayacak bu şekilde yeniden abdest almış olacaktır. Bu şekilde kanaması olan kişilerin abdesti ancak kan vücuttan çıkınca bozulur.
Hastaysanız, yahut seferdeyseniz, yahut içinizden biri ayak yolundan geldiyse, yahut da kadınlara temas etmişseniz su bulamadığınız takdirde temiz toprakla teyemmüm edin de toprakla yüzünüzü, ellerinizi meshedin. (Maide 4)
Hayzlı kadın ve kız için uygun olan hüküm şöyledir;

– Kadın mümkünse iyice temizlendikten sonra tamponla kanı durdurmalı ve abdest almalıdır. Kan dışarı sızıpta elbisesine dağılana dek abdesti sabit kalacaktır. Ancak tamponu çıkarırsa yeniden abdest alması gerekir. Kan kesilene dek bunu uygun zamanlarda tekrar eder.

 

 

– Eğer hayz gören bir kızsa bu durumda tampon yerine ped kullanır. Kan pedden elbiseye sızarsa abdest bozulur. Bu yaşlının istemeden idrar kaçırdığını farketmesi gibidir. Temizlenir ve yeni bir tamponla yeniden abdest alır.

Allah Kuran ile hükmetmezi ister ve zorlaştırmayıp kolaylaştırmayı emreder. O çok merhametlidir.

 

KENDİLERİNE OKUNAN BU KİTABI SANA GÖNDERMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU? Elbette inanan bir topluluk için onda rahmet ve ibret vardır. (Ankebut Suresi, 51)

 

DİLLERİNİZİN YALAN YERE NİTELENDİRMESİ DOLAYISIYLA ŞUNA HELAL, BUNA HARAM DEMEYİN. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler. (Nahl Suresi, 116)

 

“De ki: “Allah’ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?” De ki: “Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır.” Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. De ki: “Rabbim yalnızca çirkin-hayasızlıkları -onlardan açıkta olanlarını ve gizli olanlarını,- günah işlemeyi, haklı nedeni olmayan ‘isyan ve saldırıyı’ kendisi hakkında ispatlayıcı bir delil indirmediği şeyi Allah’a şirk koşmanızı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.” (Araf Suresi, 32-33)

Benzer Yazılar

Yorum Bırak