Hristiyanlar dikkatli dinleyin. Bu size Allah katından gelen kanıtlarla dolu yepyeni bir uyarıdır. Kutsal kitabınız İncil’den kanıtlarla Hz. İsa’nın gerçek hikayesini bilin ki efendiniz İsa’yı, O’nun ve Sizin İlahınız olan Allah’ı sözlerinizle incitmeyin. Çünkü sözlerinizden ve inancınızdan ötürü dünyanız artık yıkılmak üzere. O istiyor ki; kendisi hakkındaki gerçek ortaya çıksın, gelecek olan gelip İsa’nın gerçek hikayesini size açıklasın. Ahitte size anlatılan “Allah’ın kayası”nı tanıyın, ona sığının ve işaretlerini görün ki kurtuluşa eresiniz.
Size İsa’nın çarmıha gerilmediğini, göğe çekilerek kurtarıldığını, onun bir ilah değil sadece bir peygamber ve yüceltilmiş değerli bir kul olduğunu bizzat İsa’nın İncil’deki sözleri ile kanıtlayacağım. Onun sözünden sağlam kanıt tanıyor musunuz? Sonsuz yaşamınızı, dualarınızı ve hayatınızı üstüne inşa ettiğiniz inançlarınızı yanlış bir kaya üzerine kurmak ve bedbaht olmak istemezsiniz. Öyleyse beni iyi dinleyin. Çünkü şimdi öz kitabınızdan kanıtları açıklayacağım. Ki İsa’nın ruhu artık huzur bulsun ve inananları azaptan kurtulsun.
KANIT 1-
İSA’NIN EN BÜYÜK YEMİNİ VE EN BÜYÜK ANLAŞMASI ÇARMIHA GERİLMEDİĞİNİ KANITLAR
O son akşam yemeğinde en büyük yeminini etti.
Matta 26:
27: Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek, «Hepiniz bundan için» dedi.
28: Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır.
29: Size şunu söyleyeyim, “Babamın egemenliğinde sizinle birlikte tazesini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.”
İsa; Elindeki kaseyi tutarken; “Sizinle birlikte tazesini içeceğim güne dek..” Demesinden anlıyoruz ki; kasedeki tazeliğini ve güzelliğini yitirmiş ekşimeye yüz tutmuş ucuz bir ekşi şaraptır. Çünkü İsa ve havarileri fakirdi ve şarabın iyisini, tazesini bulamamış olmaları çok normaldi. Yemek olarak ise kuru bir ekmeği bölüştüler.
Anlıyoruz ki; bu büyük anlaşmanın sembolü olan kutsal kase ve ekşi şarapla büyük bir mesaj verilmiştir. Eğer İsa gibi görünen bir insan artık, asmanın ürününden; yani şarap, rakı, votka yada ekşimiş şarap olan sirke içerken görülürse, bilinmelidir ki o kişi İsa değildir.
Ama ertesi akşam İsa kanını döküp eziyetler çektiğinde, anlaşmanın kendi üzerine düşen kısmını yerine getirir ama Allah kimseyi sevgili bir kulunu işkence ederek öldürdüler diye affedecek değildir. Bu nedenle çarmıhtaki kişi İsa değildir ve bu nedenle sözünü hiç hatırlamadan kendisine verilen şarabı içer.
Yuhanna 19;
28: Daha sonra İsa, her şeyin artık tamamlandığını bilerek Kutsal Yazı’nın yerine gelmesi için, “Susadım!” dedi.
29: Orada ekşi şarapla dolu bir kap vardı. Şaraba batırılmış bir süngeri zufa dalına takarak O’nun ağzına uzattılar.
30: İsa şarabı tadınca, “Tamamlandı!” dedi ve başını eğerek ruhunu teslim etti.”
Markos 15:36
Aralarından biri koşup bir süngeri ekşi şaraba batırdı, bir kamışın ucuna takarak İsa’ya içirdi. Dur bakalım, İlyas gelip O’nu indirecek mi?” dedi. Ama İsa yüksek sesle bağırarak son nefesini verdi.
İsa, ne havarileri ile birlikte şarap içmiş, ne tazesini içmiş, ne de Tanrı’nın egemenliğine yada cennetinde hep birlikte içmişlerdir. Yani İsa yeminini en az 3 farklı şekilde bozmuş görünmektedir. Bu durum dahi çarmıhtaki kişinin İsa olmadığını tek başına kanıtlamaktadır. Ama delilleri dinlemeye devam edin.
İsa çölden sonraki ikinci sınavını geçmiştir. Yaratıcı, İsa’ya ihanet eden Yahuda’nın yüzünü değiştirerek İsa’ya benzetir ve Allah Yahudileri kazdığı kuyuya düşürür.
KANIT 2
TEVRAT’A İMAN EDİYORSANIZ: ÇARMIHA GERİLEN LANETLENMİŞTİR
Tevrat, Yasanın Tekrarı 21;
“22-23: Ölüm cezasını gerektiren bir suçu olan suçlu öldürülmesi için bir tahta parçasına asıldığı zaman cesedi gece boyunca o tahtada asılı kalmasın… Çünkü asılarak öldürülen tanrı tarafından lanetlenmiştir…”
Yahudiler özellikle Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesini istiyorlardı.
Luka 23;
“20: İsa’yı salıvermek isteyen Pilatus onlara (yahudi halka) yeniden seslendi.
21: Onlar ise, “O’nu çarmıh’a ger, çarmıh’a ger!” diye bağrışıp durdular.”
Eğer Hz İsa’yı çarmıha asarak öldürebilirlerse onun Tanrı katında değersiz bir düzenbaz olduğunu ( haşa ) kanıtlayacaklardı. Çünkü çarmıha gerilerek ölen kişiler Tevrat’a göre lanetliydi. Tevrat yasalarının ve sözlerinin asla değişmeyeceğini bizzat Tevrat’ta Allah söylüyordu. Halk da Tevrat’ın bu hükmüne güveniyordu. Bu nedenle tüm Yahudi halkı onun test edilmesi için özellikle çarmıha gerilmesini istedi.
Bu konuya bir çözüm bulamayan Pavlus, sürekli kendisine bu içinden çıkılmaz durumu ifade eden ve “o adam yani İsa Tevrat’a göre lanetlidir. Tevrat’a göre Tevrat’ın hükmü sonsuza dek değiştirilemez” diyen Yahudilere şöyle cevap veriyordu;
Pavlus’tan Galatyalılara Mektup 3;
“13: …İsa Mesih kendisi lanet olarak bizi kanunun lanetinden akladı…”
iyi niyetli olsa bile çaresizlik içinde verilmiş bir cevap. İsa, kendisi lanet oldu… Haşa… Lanet; denilen şey bir iğrençliktir. Sevgi peygamberi olarak anlatılan Hz İsa’nın çarmıha gerilince “Lanet olduğunu” ifade etmek yanlış cevaptır.
Öyleyse Tevrat’a inanan hiç bir Hristiyan İsa’nın çarmıha gerildiğine inanamaz.
DELİL -3 ÇARMIHTAKİ KİŞİ SIRADAN BİR KİLİSE PAPAZI KADAR BİLE İNANÇLI DEĞİLDİR
Hz İsa, mükemmel bir insandı ve Yaratıcının takdirine tüm insanlardan daha fazla bağlıydı. Çarmıhta bağıran kişi ise davasından bihaber ve sürekli haber verip durduğu kendini feda etme meselesini kavrayamamış farklı bir insandır.
Matta 27/46; Markos 15/34;
“Ve dokuzuncu saate doğru, İsa: “Eli, eli, lama sabktani? Yani: ‘Allah’ım, Allah’ım beni niçin terk ettin!’ diye yüksek sesle bağırdı.”
Sanki yeminini ve amacını unuttu. Zaten bunun için yaşıyor ve yeminler ediyordu. Bekliyor ve bunu kabul ediyordu. Allah’a yüksek sesle bağırıp, hesap soran şaşkın bir adam düşünün.. Bir de sevdiği kadın için bile gülümseyerek ölüme gidebilen binlerce cesur insanı… Son nefesinde uzaktan tanıdığı kralı için bile “kralım için canım feda” diyerek ölen binlerce savaşçıyı… Hz İsa yaratıcısına karşı bu kadar dahi fedakar olamayacak birisi midir? Hz İsa’nın geri kalan hayatını ve sözlerini incelediğimizde, o eğer çarmıha gerilen kişi olsaydı, kesinlikle “evet, hep bunu bekledim, kendimi feda ettim, bunun hatırına herkesi bağışla, ben razıyım” derdi? Bu ifade hiçbir şekilde kendisini seve seve bilerek isteyerek insanlık için kurban eden birinin ifadesi değildir. Bu kişi tanrının adak koyunu değildir. Bu şaşkın bir adamın ifadesidir. O, ne olduğunu kavrayamayan Yahuda’dır. Sahte peygamber zannederek ele verdiği İsa nedeniyle ödüllendirilmeyi beklerken nasıl bir duruma düştüğünü çözememiş ve Allah’a “neden?” diye sormaktadır. Çünkü Yahuda, İsayı ele vermekle iyi bir iş yaptığını zannediyor ve ödül bekliyordu. O da İsa karşısındaki yahudilerdendi ve casusluk yapıyordu.
DELİL – 4
ALLAH’IN İSA’NIN DUASINI REDDETMEYECEĞİ DELİLİ?
Peki Hz. İsa’nın dahi beklenti içinde olduğu çarmıha gerilerek öldürülmesi ve akabinde tüm insanlık için gerçekleşecek büyük kıyım-kıyamet neden olmadı?
Hz İsa’nın yürekten, secdeye kapanarak defalarca ettiği bir duayı Yaratıcının reddetmeyeceğine inanıyorsanız; Hz İsa’nın da çarmıha gerildiğine inanamazsınız. Çarmıh hadisesinden bir önceki gece dağda oturduklarında şunlar olmuştu.
Matta 26;
“37: Petrus ile Zebedi’nin iki oğlunu yanına aldı. Kederlenmeye ve ağır bir sıkıntı duymaya başlamıştı.
38: Onlara, “Yüreğim ölüm derecesinde kederli” dedi. “Burada kalın, benimle birlikte uyanık durun.”
39: Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı. “Baba” dedi, “mümkünse bu kâse benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, senin istediğin olsun.” ( Kasenin İsa’nın kanı olduğunu hatırla)
40: Öğrencilerin yanına döndüğünde onları uyumuş buldu. Petrus’a, “Demek ki benimle birlikte bir saat uyanık kalamadınız!” dedi.
41: “Uyanık durup dua edin ki, ayartılmayasınız. Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür.”
42: İsa ikinci kez uzaklaşıp dua etti. “Baba” dedi, “eğer ben içmeden bu kâsenin uzaklaştırılması mümkün değilse, senin istediğin olsun.”
43: Geri geldiğinde öğrencilerini yine uyumuş buldu. Onların göz kapaklarına bir ağırlık çökmüştü.
44: Onları bırakıp tekrar uzaklaştı, yine aynı sözlerle üçüncü kez dua etti.
45: Sonra öğrencilerin yanına dönerek, “Hâlâ uyuyor, dinleniyor musunuz?” dedi. “İşte saat yaklaştı, İnsanoğlu günahkârların eline veriliyor.
46: Kalkın, gidelim. İşte beni ele veren geldi!”
( Unutmayın Matta 26’ya göre Hz. İsa, kaseyi kanını taşıyan bir anlaşma sembolü olarak tanıtmıştır. Hz İsa’nın kanının dökülmesi ile gerçekleşecek bir anlaşmayı sembolize eder. Bu anlaşma kendisine inananları kurtarırken inanmayan çoğunluğu ise acı ve sonsuz bir cezaya düşeceklerdi)
Hz. İsa, kaseden işkenceden korktuğu için kaçmıyordu. Çünkü İncil’deki bağcı hikayesinde anlattığı gibi kendisi Yahudiler tarafından çarmıha gerilirse önceki kavimlere olduğu gibi toptan yok edileceklerine inanıyordu. İnsanlığın kıyıma uğramasını istemiyordu. O nedenle kase gitsin diyordu. Kase ortadan kalksın… Affedilmenin kaseden başka yolu varsa o olsun.
Allah, elbette en sevdiğini parçalayarak öldürdüler diye insanları bağışlayacak bir sadist değildi. O, İsayı ve inananları sınamış, İsa’nın fedakarlığını ve çilesini görmüş. Ona inanan herkesi zaten affetmişti. O, İsa’yı asla onların eline bırakmayacaktı. İsa kendini kanıtladı ve ölüme yürüdü acı çekti. Ama kurtuldu. Göğe çekildi.
DELİL 5- ÇARMIHTAN SONRA GÖRÜLEN İSA’LARIN ÇOĞU SAHTE PEYGAMBERDİR, ÇÜNKÜ EN YAKINLARI BİLE ONLARI TANIYAMAZ
Havariler Hz. İsa göğe çekildikten sonra görünen ve hakkında “İsa mıydı” diye şüpheye düştükleri kişiler ise çoğunlukla sahte peygamberlerdi. Ona biraz olsun benzeyenler O’nun yerine geçmek için can atıyordu. Yüzlerinin aşırı benzemiyor olması sorun değildi. Çünkü Hz. İsa geri dönmesi beklenen İlyas peygamberin Yahya as. ile geri döndüğünü, ama insanların anlamadığını söylemişti. Bu nedenle kendisi de ruhen başka bir surette geri dönebilir diye düşünüyorlardı. Çünkü İlyas nuru Yahya’da geri dönmüştü. Ancak bu kimseler tenha yerlerde kısa süreli görünüyorlardı çünkü Roma askerleri ortaya çıkan yeni Mesihler konusunda uyarılmış ve olası isyanı önlemek için peşlerine düşmüştü.
(Matta 24:11, 24)
“Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi saptıracak… Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar büyük belirtiler ve harikalar yapacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse, seçilmiş olanları bile saptıracaklar.”
Dikkat edin özellikle sahte Mesihlere karşı uyarmaktadır ve seçilmiş olanlar hariç hemen herkesi kandırabilecekler. Seçilmişlerden olan havariler dahi şüpheye düşmüştür.
( Hz İsa’nın Mezarında Ağlayan Meryem, İsa gibi davranan adamı tanımıyor)
Yuhanna 20;
“13: (İsa’nın yakın bağlısı Mecdelli ) Meryem’e, “Kadın, niçin ağlıyorsun?” diye sordular. Meryem, “Efendimi almışlar” dedi. “O’nu nereye koyduklarını bilmiyorum.”
14: Bunları söyledikten sonra arkasına döndü, İsa’nın orada, ayakta durduğunu gördü. Ama O’nun İsa olduğunu anlamadı.
15: İsa, “Kadın, niçin ağlıyorsun?” dedi. “Kimi arıyorsun?” Meryem O’nu bahçıvan sanarak, “Efendim” dedi, “Eğer O’nu sen götürdünse, nereye koyduğunu söyle de gidip O’nu alayım.”
Dikkat ediniz, ne Meryem onu tanıyor, nede sahte İsa dublörü onu tanıyabiliyor.
( Çarmıh olayından sonra bir gün dağda bir adam görürler )
Matta 28;
“16: On bir öğrenci Celile’ye, İsa’nın kendilerine bildirdiği dağa gittiler.
17: İsa’yı gördükleri zaman O’na saygıyla eğildiler. Ama bazıları kuşku içindeydi.”
Markos 16;
“12: Bundan sonra İsa kırlara doğru yürümekte olan öğrencilerinden ikisine değişik bir biçimde göründü.”
Luka 24;
“15: Bunları konuşup tartışırlarken İsa yanlarına geldi ve onlarla birlikte yürümeye başladı.
16: Ama onların gözleri O’nu tanıma gücünden yoksun bırakılmıştı.”
“17: İsa, “Yolda birbirinizle ne tartışıp duruyorsunuz?” dedi. Üzgün bir halde, oldukları yerde durdular.
18: Bunlardan adı Kleopas olan O’na, “Yeruşalim’de bulunup da bu günlerde orada olup bitenleri bilmeyen tek yabancı sen misin?” diye karşılık verdi.
19: İsa onlara, “Hangi olup bitenleri?” dedi. O’na, “Nasıralı İsa’yla ilgili olayları” dediler. “O adam, Tanrı’nın ve bütün halkın önünde gerek söz, gerek eylemde güçlü bir peygamberdi.
Luka 24;
“36: Bunları anlatırlarken İsa gelip aralarında durdu. Onlara, “Size esenlik olsun!” dedi.
37: Ürktüler, bir hayalet gördüklerini sanarak korkuya kapıldılar.
38: İsa onlara, “Neden telaşlanıyorsunuz? Neden kuşkular doğuyor içinizde?” dedi.
Bu görünümlerin bir kısmı Hz. İsa’ya da ait olabilir. Çünkü Kuran O’nun vefat ettiğini ve akabinde göğe alındığını ifade etmiştir. Ruhen bazı kişilere görünmesi mucize nev’inden mümkün olabilir. Ama anlaşılıyor ki bu görümlerin çoğu kendini Hz İsa’ya benzetmeye çalışan kimselerin çaresiz çabalarıdır. Yada havarilerin benzetmesidir. Hz İsa özellikle yalancı Mesihler konusunda havarilerini şiddetle uyarmıştı.
Peki neden İncil yazarları ve havariler ısrarla gördükleri birilerini Hz İsa’ya benzetmeye çalışıyorlardı?
Elimizde neden Hz İsa ve halkının konuştuğu dilde İbranice bir İncil yok? En eski İncil Yunancadır. İsa Yunan mıydı? İbranice İnciller bulunamıyor. Çünkü İseviliğin ilk yıllarında insanlar Hz. İsa’nın İbranice sözlerini yazmaya gerek duymadılar. Çünkü Hz. İsa çok geçmeden kısa sürede geri döneceğini söylemişti;
Matta 16;
“27: İnsanoğlu, Babası’nın görkemi içinde melekleriyle gelecek ve herkese, yaptığının karşılığını verecektir.
28: Size doğrusunu söyleyeyim, burada bulunanlar arasında, İnsanoğlu’nun kendi egemenliği içinde gelişini görmeden ölümü tatmayacak olanlar var.”
Markos 9;
“1: İsa, “Size doğrusunu söyleyeyim” diye devam etti, “Burada bulunanlar arasında, Tanrı Egemenliği’nin güçlü biçimde gerçekleştiğini görmeden ölümü tatmayacak olanlar var.”
Luka 9;
“27: Size gerçeği söyleyeyim, burada bulunanlar arasında, Tanrı’nın Egemenliği’ni görmeden ölümü tatmayacak olanlar var.”
Orada bulunan herkes öldü ama Hz. İsa geri dönmedi. Bu nedenle mevcut nesil ölene dek Hz. İsa’nın sözlerini yazılı kitap haline getirme gereği duyulmadı. Yazılan İnciller oradaki son insan öldükten sonra 2. nesil tarafından yazılan araştırma kitaplarıydı. Kutsal kase uzaklaştırılmış, tehir edilmişti.
Yani 40-50 yıl geçmeden kesinlikle geri dönecekti. Asıl beklenen çarmıh hadisesinden 3 gün sonra dönmesiydi. Her yerde havariler; bugün yarın geri dönecek diyorlardı. Böyle bir ortamda İncil yazmaya gerek yoktu. Her an kıyamet kopabilirdi.
Bu nedenle elimizdeki İnciller yaşayan son havariler de öldükten sonra yazılmıştır. Havariler İncil yazmaya gerek duymamıştır. Onlar için her gün son gündü. İncil daha sonra hakim siyasi görüşe sahip araştırmacıların onlarca yıl sonra halk arasında dolaşıp yaşlı dedelerden duydukları sözlerin toplanması ile oluşmuştur.
Bu durumu bizzat 4 büyük İncil’den biri olan Luka İncilinde açıkça ifade edilir;
Luka 1;
“1-3: Sayın Teofilos, birçok kişi aramızda olup bitenlerin tarihçesini yazmaya girişti. Nitekim başlangıçtan beri bu olayların görgü tanığı ve Tanrı sözünün hizmetkârı olanlar bunları bize ilettiler. Ben de bütün bu olayları ta başından özenle araştırmış biri olarak bunları sana sırasıyla yazmayı uygun gördüm.”
Havariler ve halk Hz. İsa’nın hemen döneceğine kesin gözüyle baktığından ona biraz dahi benzeyen herkesi suret değiştirmiş bile olsa; dirilen İsa olabileceği konusunda büyük bir şartlanma ve bekleyiş içindeydiler.
Hz. İsa’nın duasıyla kase uzaklaşmış. Allah inanmaları ve iyi insanları sadece pişman olmalarıyla affetmiştir. Kıyamet ertelenmiş gelecek yeni insanlara şans verilmiştir. Eğer İsa çarmıhta öldürülseydi, Allah o toplumu yada dünyayı toptan yok edebilirdi ama onlara dahi merhamet edilmiştir.
DELİL 6 – ÇARMIHTAKİ İSA DEĞİL DE HAİN YAHUDA İSE, YAHUDA’NIN SONU BELİRSİZ VE SÖYLENTİLERLE DOLU OLMALIDIR
Gerçekten de Yahuda sonu belirsizdir. Herkes hakkında farklı bir şeyler söylüyor ama kimse kesin gerçeği bilemiyordu.
Matta 27;
“4: “Ben suçsuz birini ele vermekle günah işledim” dedi. Onlar ise, “Bundan bize ne? Onu sen düşün” dediler.
5: Yahuda paraları tapınağın içine fırlatarak oradan ayrıldı, gidip kendini astı.”
Elçilerin İşleri 1;
18: “Bu adam, yaptığı kötülüğün karşılığında aldığı ücretle bir tarla satın aldı. Sonra baş aşağı düştü, bedeni yarıldı ve bütün bağırsakları dışarı döküldü.
19:Yeruşalim’de yaşayan herkes olayı duydu. Tarlaya kendi dillerinde ‘Kan Tarlası’ anlamına gelen Hakeldema adını verdiler.”
Bir insan hem kendini asarak intihar edip ölmesi, hem de çok yükseklerden düşüp bedeninin yarılması ve bağırsaklarının saçılması gibi bir olayın aynı anda olması imkansızdır. Ayrıca hikayenin birinde Yahuda parayı pişman olup iade etmiş, ötekisinde o parayla güzel bir tarla alıp yatırım yapmış, çiftçiliğe soyunmuştur. Yani Yahuda’nın sonundaki halkın farklı söylentileri ve bilinmezlik; Kuran’ın iddiasını daha da güçlendirmektedir.
Gerçekte ise ihanet eden Yahuda’nın yüzü İsa’ya benzetilmişti. Kazdığı kuyuya düşürülen ve İsa yerine çarmıha gerilen yahuda öldükten sonra mezara götürülmüştü. İsa’nın yerine geçmek isteyen sahte peygamberler mezarı açıp onun yerine oturduklarına göre muhtemelen mezardan İsa suretindeki Yahuda’yı almış ve tanınmaması için yüzünü parçalayarak gizli bir yere gömmüş olmalıydılar. Çarmıha gerilen lanetli olandı, Tevrat asla yalan söylemezdi. Ve o lanet Yahuda’nın peşini öldüğünde bile bırakmıyordu.
Bu bilgileri kim mi haber vermektedir. Şüphesiz İsa’yı ve İncil’i tasdik edici olarak gönderilmiş yüce Kur’an ve onun İsa sevdalısı, milyarlarca aileye oğullarının adını “İsa” koyduracak kadar çok sevdirten şerefli Muhammed as.dır. O, elbette yakından araştırılmaya ve kendisi inanılmaya layıktır.
Dikkatle dinleyin şimdi İsa’nın tanrı olmadığını yine İncil’den delillerle ispatlayarak devam edeceğiz.
İSA ASLA “TANRI’YIM” YADA “TEK OĞLUYUM” DEMEDİ (10. Kitap 2. Bölüm)
İSA TEK BİR KERE BİLE “TANIRIYIM” DEMEDİ, AMA DEFALARCA KUL VE PEYGAMBER OLDUĞUNU SÖYLEDİ
Markos 12:28-29: Hz. İsa şöyle karşılık verdi: “En önemlisi şudur: ‘Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab’dir. (üç değil) 32: Din bilgini Hz. İsa’ya, “İyi söyledin, öğretmenim.” dedi. “‘Tanrı tektir ve O’ndan başkası yoktur.’ demekle doğruyu söyledin.”
(Öyleyse Ey Hıristiyanlar; Artık Tanrı 3’tür diyerek Hz İsa’ya ve Onun Tek İlahına karşı gelmeyin)
Yuhanna 5;
“44: Birbirinizden övgüler kabul ediyor, ama tek olan Tanrı’nın övgüsünü kazanmaya çalışmıyorsunuz. Bu durumda nasıl iman edebilirsiniz?”
Bu kadar açık şekilde Yaratıcının tekliğini ifade eden İsa’ya rağmen Kilise şöyle der; İsa kendisinin Tanrı olduğunu açıkça söylemedi ama mütevazi olduğu için sadece ima ediyordu. Kiliseye göre, inanmadığınız zaman sizi cehenneme götürecek kadar önemli bir meselede üstü kapalı anlatımlar ve tarifler nedeniyle tehdit edilmek kabul edilemezdir. Yaratıcı bu kadar önemli bir meselede en açık ve net şekilde şart koştuğu inancı ortaya koyardı.
Kilisenin düştüğü İsa’yı tanrılaştırmak hatasına, devrinin Yahudileri de düşmüştür. Bu olay Yuhanna incilinde şöyle anlatılmıştır;
Yuhanna 10;
“33: (Yahudiler) İsa’ya Şöyle yanıt verdiler: “Seni iyi işlerden ötürü değil, küfür ettiğin için taşlıyoruz. İnsan olduğun halde İlah olduğunu ileri sürüyorsun.”
34: İsa şu karşılığı verdi: “Yasanızda, ‘Siz ilahlarsınız, dedim’ diye yazılı değil mi?
İsa’nın atıfta bulunduğu eski ahitteki yasa metni şöyleydi;
(Tevrat:Mezmurlar 82:6)
35: Tanrı, kendilerine sözünü gönderdiği kimseleri ilahlar (Elohim) diye adlandırır. Kutsal Yazı da geçerliliğini yitirmez.”
Peki “elohim” ne manaya gelir, Tevrat’ta diğer geçtiği yerlere bakalım.
Açık Örnek;
Mezmular-82:1 ve 6
Elohim (saygı değer efendi) yerini aldı kurulda, yargısını açıklıyor elohime (efendilere).
Siz (elohim’siniz) efendilersiniz diyorum, Yüceler Yücesi’nin oğullarısınız hepiniz!’
“Eli”, tekil anlamda “efendi-sahip” demektir. “Elohim” kelimesi ise çoğuludur. İbranice’de “elohim” iki manaya gelir;
* Tanrı yada tek kişi için kullanılıyorsa “Saygıdeğer Efendi” Bir çok dilde çoğul eki saygı manası katar.
* Tanrı için kullanılmıyorsa “efendiler”.
Tevrat açıktır ki sadece Hz İsa’yı değil tüm görevlendirdiği ve sözlerini diline koyduğu elçilerini aynı sıfatla çağırmaktadır. Oğul olmak da, Hz. İsa’ya özgü bir durum değildir. Allah’ın himayesinde ve sevgisindeki herkes manen Allah’ın çocuklarıdır Tevrat’a göre.
(Ne mübarektir barışçılar, çünkü onlar Allah’ın evladı diye anılacaklardır.) [5/9]
(Göklerde olan babanın evladı olasınız.) [5/45]
Hristiyan din adamları, Hz. İsa’nın ilah olduğunu göstermek için bazı muallak ve esnek ifadeleri örnek gösterirler.
Örneğin babasız doğması nedeniyle “babası Tanrı idi” derler. Halbuki Hz. Adem hem babasız hem annesiz olmakla, Hz İsa’dan üstün olmalıdır bu durumda. Hayır, bu sadece onun peygamberliğinin delillerinden biri ve Allah’ın mucizelerindendi.
Yuhanna 14;
“8: Filipus, “Ya Rab, bize Baba’yı göster, bu bize yeter” dedi.
9: Hz. İsa, “Filipus” dedi, “Bunca zamandır sizinle birlikteyim. Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan, Baba’yı görmüştür. Sen nasıl, ‘Bize Baba’yı göster’ diyorsun?
10: Benim Baba’da, Baba’nın da bende olduğuna inanmıyor musun? Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor.
11: Bana iman edin; ben Baba’dayım, Baba da bendedir. Hiç değilse bu işlerden dolayı iman edin.”
Elçiyi gören kralı görmüştür. Elinde emir fermanı ile gelen askeri gören emri veren komutanı görmüştür. Bu anlatım Hz. İsa’nın tanrının yeryüzündeki temsilcisi elçisi yapsa da, kendisi yapmaz.
Ve başka bir söz;
Yuhanna 10;
“30: İsa: Ben ve Baba biriz.”
Din adamları bu sözleri “Hz. İsa’nın tanrılığını gösteren kanıtlar” şeklinde yorumlamışlardır. Halbuki; İsa bu durumun sadece kendisine ait olmadığını bu birliği herkesin yaşayabileceğini açıkça ifade etmiştir;
Yuhanna 17;
“20-21-22: Yalnız onlar için değil, onların sözüyle bana iman edenler için de istekte bulunuyorum, hepsi bir olsunlar. Baba, senin bende olduğun ve benim sende olduğum gibi, onlar da bizde olsunlar. Dünya da beni senin gönderdiğine iman etsin. Bana verdiğin yüceliği onlara verdim. Öyle ki, bizim bir olduğumuz gibi bir olsunlar.”
Hz. İsa aynı birlikteliği tüm iman edenler için dilemiştir. Bu kendisine has bir şey değildi. Olmamalıydı da; benliğini Yüce yaratıcının uğruna feda eden her insan bu ödülü adil şekilde almalıydı. Benliğini yok ederek Yaratıcıyla ruhen bir olma halini yaşayabilmeliydi.
Eski ahitin tümü tanrının tekliği, seçtiği üstün tüm kullarının ise ailesi gibi olması üzerine kuruluyken, Hz. İsa defalarca Tanrının tekliğini defaatle anlatmışken. Bir iki sembolik anlatıma dayanarak Tanrı’nın tekliğine dair temel inanışı bozmak ve İsa’yı putlaştırmak ne kadar mantıklıdır?
Kilise; İsa’ya “İlah olduğunu iddia ediyorsun” diyen yahudilere; “ben tanrı değilim, tanrı tektir yanlış anladınız” diyen Hz İsa’ya muhalefet etmiş, Tevrat’ı da çiğnemiş olmazlar mı?
Matta 4;
“10: İsa ona şöyle karşılık verdi: “Çekil git, Şeytan! ‘Tanrın Rab’be tapacak, yalnız O’na kulluk edeceksin’ diye yazılmıştır.” ( İsa, ‘bana tapın, ilahlaştırın, bana dua ve kulluk edin’ asla dememiştir. Bu şirktir.)
Fakat 4 İncil’den sonra ona ekleme yapanlar; Hz. İsa’ya açıkça “ilah” dediler ve heykellerini yapıp tapındılar, O’na Tanrıymış gibi dua edip yalvardılar. “İsa tanrıdır”, yada “tek oğludur” diyerek Yaratıcıya ortak koştular.
Teslis yani 3 leme inancına temel gösterilen son söz şöyledir;
” Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin. (Matta 28, 19)”
Yani; “yaratıcının, ruhunun ve İsa’nın ismini hatırlatarak onları eğitin ve temizleyin” denmesi istenmiştir. Bu cümle İsa’yı nasıl ilah yapmıştır? Hz Yusuf’u hatırlatın demeyeceğine göre dininin ve temsilcisinin isminin anlatılmasının örnek gösterilmesinin istenmesinden daha doğal ne olabilir. Bugün Müslümanlar da eğitirken Hz. Muhammed’in ismiyle, yoluyla eğitilmekte ve kutsallığa ulaşmaya çalışmaktadırlar.
Hz İsa’dan uzun zaman sonra gelerek büyük mucizeler gösteren, cinlere hükmeden ve Hz İsa’yı ilahlaştırarak vaazlar veren, elçilik iddia eden bu kişilere Hz İsa şöyle diyeceğini ifade ediyor;
Matta 7
22 O gün (kıyamet akabinde) birçokları bana diyecek ki, `Rab! Rab! ( Rab İbranice’de efendi demektir ). Biz senin adınla peygamberlik etmedik mi? Senin adınla cinler kovmadık mı? Senin adınla birçok mucize yapmadık mı?’
23 O zaman ben de onlara açıkça şöyle diyeceğim: `Ben sizi hiç tanımadım. (Sizi görmedim bile) Çekilin önümden, ey kötülük yapanlar!’
Demek ki mucizeleri ve yaptıkları işler şeytani bir aldatmacadan ve sınavdan başkası değil.
Peki Hz. İsa’nın tek bir kez bile ağzından çıkmayan ve Tevrat’ın şiddetle karşı çıktığı 3’leme, 3 lü Tanrı inancı nereden geldi? Nasıl ortaya atıldı. Roma İmparatorluğunun yeni kilise düzenini kurarken gerçek Hristiyanlar üzerinde oynadığı büyük oyunu ve korkunç tuzağı kanıtlarıyla gördüğünüzde şok olacaksınız. Lütfen 3. bölümü izleyiniz.
HRİSTİYANLIK HAKKINDA BÜYÜK SIRLAR (10. Kitap 3. Bölüm)
Teslis inancı Hz. İsa zamanında anılan bir şey değildi. Hatta neredeyse göğe çıkışından sonra 200 seneye yakın kimse 3’leme yada teslis diye bir kavramdan bahsetmiyordu. Her yerde İsa, peygamber olarak biliniyordu. İnsan şeklindeki tanrılara yada insanla tanrıların ilişkiye girerek var ettiği yarı tanrı insanlara tapınan Roma imparatoru ve soylular hızla yayılan Hristiyanlığı kabul etmek zorunda kalınca kendi dini ile Hıristiyanlık arasında bir sentez oluşturma yoluna gitti.
TESLİS – YARI TANRI OLAN İNSAN İNANCI – İSA’DAN 200 SENE SONRA ORTAYA ATILDI
İlk defa teslis kelimesini kullanan kişi Antakyalı Theophilus’tur (ö. 181). Roma İmparatorluğunun MS. 4 yy da düzenlenen İznik konsiline kadar teslis ve yarı Tanrı İnsan İsa figürünü kabul ettirmek için büyük çaba harcandı. İsa’nın ilah olmadığına yada teslis diye bir şeyin hakiki Hristiyan inancında olmadığını savunan görüşteki hemen herkes yok edilmeye çalışıldı.
İsa’nın Tanrı Olmadığına İnanan Hristiyan Gruplar
Hür Kitab-ı Mukaddes Cemaati
Hristiyan Bilimi
Sosinianizm
Tanrı’nın Yedinci Gününün Cemaati,
Üniteryenizm
Yehova Şahitleri
Peki Roma İmparatorluğu, içinde Mısır ve Musa’nın düşmanı Firavun’un şeytani inancı olan Güneşe ve insana tapınmayı nasıl Hıristiyanlığa yerleştirdi?
GÜNEŞ GÜNÜNÜN KUTSANMASI – PAZAR (SUNDAY)’İN KUTSANMASI
Öncelikle kutsal olan Cumartesi günü Pazar ile değiştirildi. Bu İsa’nın zamanında olmayan bir şeydi. Sun-day yani Güneş günü kutsal ilan edildi. İnsanlar Cumartesi günü yerine bugünde dinlenerek geçirecek ve güneş gününün kutsal ilan edeceklerdi. Bu eski ahite ilk başkaldırı idi. Devamı çok daha korkunç şekilde gelecekti.
Kilise, İsa’nın Pazar günü dirildiğini iddia eder.
42-43 O gün Hazırlık Günü, yani Şabat Günü’nden önceki gündü. Artık akşam oluyordu. … Yusuf geldi… İsa’nın cesedini istedi.
Ve İncil’e göre 3 gün 3 gece yerin bağrında kalması gereken İsa sadece 1 gün ve 2 gece kalarak dirilir.
Markos 16:1
Şabat Günü geçince, (Pazar günü) Mecdelli Meryem, Yakup’un annesi Meryem ve Salome gidip İsa’nın cesedine sürmek üzere baharat satın aldılar. 2 Haftanın ilk günü sabah çok erkenden, güneşin doğuşuyla birlikte mezara gittiler. (ve dirilmiş gördüler)
Haftanın ilk günü yahudi geleneğinde Pazardır. Çünkü Tanrı Tevrat’a göre 6 gün çalışmış, Cumartesi dinlenmiştir. Bu nedenle son gün tatil günüdür ve Pazarda yeniden çalışmaya başlanan haftanın ilk günüdür. Mecdelli Meryem Şabat kutlamaları güneşin batmasıyla bitince, alışveriş serbestisi başladığından akşam gidip baharatlar almış ve hemen sabah mezara koşmuştu.
Aslında dirilmesi beklenmiyordu sadece 2 gece 1 gün geçmişti. Bu nedenle geleneklere uygun olarak mağarada duran cesede sürmek için baharat alınmıştı.
İsa, Matta 12:40’da, “Yunus, nasıl üç gün üç gece o koca balığın karnında kaldıysa, İnsanoğlu da üç gün üç gece yerin bağrında kalacaktır” demiştir.
Fakat Pazar sabahı dirilmiş olarak bildirilen İsa’nın bu durumda sadece 1,5 gün ölü kaldığı görülecektir.
Aslında 3 gün 3 gecenin dolması için Pazartesi akşam dirilişin gerçekleşmesi gerekmekteydi. Yani Monday; (Ay günü). Ama Sunday Roma’da güneş tanrısına adanmış olan Güneş günü idi ve ay ile güneş arasında devamlı rekabet vardı. Ay, güneşi; güneş tutulması sırasında yeniyor ve karartıyordu. Bu nedenle kilise çevirilerde biraz değişiklik yaparak 3 gün beklemesi gereken İsa’yı Güneş festivali gününde (Sunday) dirildiğini, düşünmeyen ve araştırmayan toplumlara kabul ettirmeyi başardı.
NOEL ASLINDA GÜNEŞ TANRISININ DOĞUM GÜNÜ OLARAK KUTLANIRDI
Hemen her Hristiyan Noel’i Hz İsa’nın doğum günü zanneder. Oysa ki İncil’de Meryem’in İsa’yı doğururken çobanların koyunlarını otlatmak için gezdirdikleri yazılıdır. Bu durumda Hz İsa en erken Mart en Geç Kasım’da doğmuştur. Ayrıca İncil’de insanların kendi şehrine yolculuk yaparak nüfus sayımı yaptırıldığı belirtilir ki ve günümüzde bile nüfus sayımları kışın zor şartlarında değil yazın yapılır.
İslam kaynaklarında da Meryem’in İsa’yı doğururken hurma ağacının altında oturduğu ve hurma yiyerek güç bulduğu yazar. Bu durumda mevsim yine yazdır. Kuran ve İncil burada birbirini desteklemektedir. Peki 24 Aralık nereden çıktı? Neden güneşe tapıcılar, gizli firavunlar 24 Aralık’ı ısrarla benimsemek istediler?
Çünkü 21 Aralık güneşin gökte en kısa durduğu, en zayıf olduğu gündü. Bugün bir dönüm günüydü, güneşin burada 3 gün ölmeye yüz tutacak şekilde kaldığına ama 3 günün sonunda dirilerek tekrar güçlendiğini görmüşler ve 25 Aralık’ı bu nedenle “güneş bayramı” olarak ilan etmişlerdi. Bu paganist gelenek Hristiyanlığa enjekte edildi ve insanlar İsa’nın doğum gününü kutladıklarını zannederek kandırıldılar. Amaçları paganist geleneği İsa’nın doğumu ile değiştirmek olsaydı Cumartesi yerine “Sun-day” yani güneş gününü kutsamazlardı.
“The Catholic Encyclopedia” dahi, İsa’nın 25 Aralık’ta doğumunun kutlanmasının aslında bir pagan bayramından kaynaklandığını itiraf eder:
“Yaygın olarak bilinen Natalis Invicti’nin [Fethedilmemiş Güneşin Doğumu] güneş bayramının 25 Aralık’ta kutlanması, İsa’nın doğumunu Aralık ayında kutluyor olmamızdan büyük ölçüde sorumludur.”
İsa’dan sonra 300 yıl boyunca güneş tanrısının doğum günü İsa’nın doğum günü ile hiç ilişkilendirilmemişti. Ancak Roma imparatoru ve din adamları karma bir din oluşturmak için Hristiyan halkı ve devlet geleneklerini manipüle ettiler.
TANRILARIN İSMİNİ GEZEGENLERE VEREN BATI MEDENİYETİ ROMA PAGANİZMİNİ YAŞATMAYA ÖZEN GÖSTERDİ;
Pagan Roma’nın en güçlü tanrısı ise Jüpiter’di. Diğer tanrılara örnek olarak Merkür/ticaret tanrısı, Venüs/güzellik tanrıçası, Mars/savaş tanrısı, , Plüton/yeraltı dünyası tanrısıdır. Romalılar gezegen isimlerini Tanrılarının adını vererek yaşatmaya çalıştılar ve Hristiyanlığın kabulü Tevrat’ın ve İsa’nın reddettiği bu putperest isimlerin kalkmasını sağlamadı. Hatta daha sonradan keşfedilen Neptün’e de batı tarafından Hristiyanlık inancına ters olmasına rağmen bir roma tanrısının adı verildi. İstisnasız tüm gezegen isimleri bir Roma yada Yunan tanrısının ismidir.
HZ. İSA’DAN SONRA GELEN PEYGAMBERLER VE MÜJDESİ (10. Kitap 4. Bölüm)
Hz. İsa, kendisinden sonra bir peygamber gelmeyeceğini asla söylememiştir. Zaten hem İslamiyet’te hem de İsevilikte Hz. İsa’dan sonra gelen havariler; peygamber sayılmaktadır. Bu nedenle Hristiyanlıkta İsa’dan sonra peygamberliğin önü açıktır. Tevrat’a göre gelmesi beklenen 3 büyük peygamber daha vardı;
- Tüm Dünyaya Egemen Olacak ve Adaleti Getirecek Kral Kurtarıcı Mesih,
- Göğe Alınmış ama Dönmesi Beklenen İlyas As
- Birde Hz Musa gibi kitap ve şeriat sahibi, savaşlar yapacak beklenen O büyük peygamber.
Bu nedenle Yahudi toplumu Peygamber olduğunu söyleyen Yahya As.’a şu soruyu sordular;
Yuhanna 1;“20: Yahya’nın tanıklığı şöyle oldu, açıkça konuştu, inkâr etmedi: “Ben Mesih değilim” diye açıkça konuştu.21: Onlar da kendisine “Öyleyse sen kimsin? Sen İlyas mısın?” diye sordular. O da: “Değilim” dedi.“Sen o Peygamber misin?” Yahya “Hayır” diye cevap verdi.”
Biz tüm Müslümanlar, Hz İsa’nın Kuran’da anlatılan şekilde Allah’ın Meryem’deki ruhu ve kelimesi, peygamberi olduğunu kabul ettik. Hz İsa’nın Tanrı olmadığı tüm insanlığın Tanrı’nın ailesi olduğunu ve Hz Muhammed’in peygamberliğini kabul edin.