KUR’AN’DA MUCİZE “KORONA VİRÜSÜ”, “VEBA” VE “AIDS” KELİMELERİ

Uyarı: Bu yazı bir kaç kez , “Halkın kutsal saydığı değerleri aşağılamak” iddiasıyla adli makamlara şikayet edilmiştir. İlahiyat uzmanlarının yaptığı tetkikler ve savcılık incelemesi akabinde şu ana dek bir suç unsuruna rastlanmamış ve araştırmanın değeri nedeniyle ilahiyat uzmanlarınca takdir edilmiştir. Muhtemelen cahil yada art niyetli insanların şikayetleri sonucu KURAN’da KORONA kelimesinin yanlış değerlendirilmesi sonucu bu art niyetli şikayetler gelmekte resmi kurumlar boş yere meşgul edilmektedir.

Bu yazı ve araştırma yüce Kuran’ı ve Allah’ın geleceğe dönük işaretlerini kutsal metinlerden kavrama çabasıyla ele alınmıştır ve yüzbinlerce okuyucum nazarında ilgi ve hikmet nazarıyla karşılanmıştır. Bu uyarı yazısının eklenmesine rağmen şikayet eden taraflar hakkında “iftira” suçuyla haklarında savcılığa suç duyurusunda bulunma hakkımızı kullanabileceğimizi hatırlatır, yazıyı iyi niyetli ve işinin ehli din alimleriyle birlikte incelemden hakkımızda sui zan edilmemesini, iftira atılmamasını rica ederiz.

——

Bu sabah 7.40 civarında haberlerde Çin’i saran Korona virüsünün hızla yayıldığına ilişkin haberleri izliyorduk. Kur’an’da Allah’ın her şeyi açıkladığı hatırıma getirildi ve Kur’an’da bu kelimeyi aratmak istedim. Gördüğüm ayetlerin hikmetli mesajları karşısında ellerimi defalarca hayretle dizime vurdum ve Allah’ı yücelttim. O geleceği ve her şeyi bilen, çok adil ve hikmetli olandır.

…Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Kuran 6:38)

Allah’u Teala, Kur’an’ın mucizevi ve her şeyden bahseden yüce bir kitap olduğunu ilan etmiştir. Allah böyle derken; dünyayı ve tüm insanlığı eşi görülmemiş şekilde evlerine hapseden ve şimdiden ekonomileri çökerten KORONA / KOVİD isimli virüsün, “Kur’an’da işaret edilerek yada üstü kapalı halde bile yoktur” demek, Allah’a ve Kur’an’a atılmış bir iftira olsa gerektir.

Sizler de COVID ( Kaf, Vav, Nun) yada “KAF, RA, NUN “(Arapça KORONA yazılışı) harflerinin Kur’an’da yan yana geldiği yerleri arayın. Meallerde elbette “KORONA” yazmamaktadır ve yazması da beklenemez. Çünkü bu hem yeni bir kelimedir hem de belki açıkça yazsa, küffar ona bu ismi vermeyecekti. Ayetlerin asıl ve bilinen manalarını temel olarak kabul ediyoruz ve bu manalar değişsin demiyoruz. Ancak bu harflerin içinde yer aldığı ayetlerin;  virüsü ve bu günümüzü adeta bir mucize gibi anlattığını görünce aşağıda ayetleri sıralamak istedik. Bir tane bile cennetliklerden bahseden ayette geçse idi, bu çalışmamızı yok sayardık. Ama tümü, bağlanmış, ateş içinde, engellere hapsedilmiş, kimsenin kurtaramayacağı insanlardan bahsedilmektedir. Gördüğümüz bu bilgiyi gizlemek Kur’an’a ihanetti.

Yeni eklendi: Kur’an’da ayrıca “KOVİD” kelimesini de araştırdım ve aynı muhteşem mucizeyi gördüm. Lütfen bu linkten inceleyiniz.

https://www.erdemcetinkaya.com/kuranda-kovid-kelimesi-mucize/

İŞTE KUR’AN’DA “CORONA VİRÜSÜ” (KORONA)

MÜSLÜMANLARIN KUR’AN HAKKINDAKİ  BÜYÜK CEHALETİ

Kur’an’ın orjinalinde hareke yani sesli harfler yoktur. Araplar günümüzde bile hareke kullanmazlar ve cümlenin gelişinden mantıklı gördükleri manayı verecek şekilde kelimeyi tahmin ederler. Peki bu harekeler Kur’an’a ne zaman yerleştirildi? Haccac-ı Zalim adı verilen ve binlerce Müslümanı öldüren Emevi komutanı tarafından bizzat oluşturulduğuna dair hakim görüş vardır. Harekeler peygamber as. zamanında kesin olarak yoktu. Hatta Peygamber zamanındaki Kur’an-ı Kerim yazmalarında harflerdeki noktaların da çoğu bulunmazdı.

Aşağıdaki resimde Hz. Muhammed (as.)’ın diğer ülke krallarına gönderdiği ilk Arapça metinlerde, harflerde bırakın harekeyi nokta bile olmadığı görünmektedir. Allah dilese idi, hem hareke hem de noktalar koydurarak Kur’an’ın tek çeşit okunmasını isterdi. Ama Allah buna izin vermemiştir. Çünkü Allah Kur’an okuyanları düşündürtmek, farklı manalarla farklı ilimlere ulaştırmak istemiştir. Kalplerinde kötülük olanlar onda çirkin manalar görürler. Ama Allah’a saygısı olanlar o harfleri Kur’an’ın ruhuna uygun ve mucizeler görerek okurlar ve Allah’a çokça şükredip onu yüceltirler.

Hz. Muhammed’in İmparator Heraklius’a Mektubu

İlk nüshalardan birkaç örnek. Bazı eski nüshalarda bazı harflerin noktaları daha sonradan kırmızı ile yerleştirilmiş. Ama hiç birinde hareke yok.

Hz. Peygamber sağlığında Kur’an’ın harekelerinin farklı okunuşlarına izin vermişti.

Hz. Ömer (ra) şöyle der: 

“Hişam b. Hakim’in Furkan suresini, okuduğumuz şekilden başka türlü okuduğunu işittim. Çünkü Hz. Peygamber (asm), bu sureyi bana okumuştu. Ona okumasını bitirinceye kadar mühlet verdim, sonra onu elbisesinden yakalayıp, Peygamber’e (asm) getirdim: 

“Ya Resulallah! Bundan, Furkan suresini bize öğrettiğinden başka şekilde okuduğunu işittim.” dedi. 

Peygamberimiz (asm) ona “oku” dedi, o da evvelce benim işittiğim şekilde okudu. Bunun üzerine Peygamberimiz (asm): 

“Böyle nazil oldu.” dedi. Bana “oku” dedi, ben de okudum. 

“Bu böyle nazil oldu. Kur’ân yedi harf üzerine nazil olmuştur. Hangisi kolayınıza gelirse onu okuyun.” dedi. (Buhari) 

Görülüyor ki; Peygamber as. Kur’an’ın farklı okunuşlarına izin verse de sahabeler bunu dejenerasyon olarak görüp şiddetle karşı çıkıyordu. Halbuki Allah resulü bu farklılığa uygun şekilde farklı türevleri ile bazı ayetlerin manasını zenginleştirerek okumaktaydı. Örneğin; Harut ile Marut; iki Melek miydi yoksa İki Melik, yani kral mıydı? Bazıları “melik” diye okur bazıları “melek” diye. İkisi de farklı olsa da derinleştirici ve mantıklı bir anlam vardır. Bana göre her ikisi aynı anda doğrudur. Bu Kur’an’ın mucizevi yönüdür. Hatta ne melik ne melek, sadece bilgiye “MALİK” de olabilirler. Hepsi de güzeldir.

Yalnız, günümüze ulaştırılan hareke ve okuma sisteminin Allah’ın izni ile bizlere ulaştığını ve Kur’an’ın Allah’ın korumasında olduğuna ilişkin ayetleri düşünürsek, hepimizin mevcut hareke yapısını kabul etmesi ve saygı göstermesi gerekir. Bununla birlikte harekelerin güçlü bir sözlü gelenekle günümüze aktarıldığını hatırlamak da gereklidir. Benim burada yaptığım çalışma, harekeleri (sesli harfleri) değiştirme çabası değildir.  Günümüzde ortaya çıkan “Korona” gibi yeni kelimeleri ifade eden harflerin hangi ayet içinde yan yana geçtiğini aramaya ve bu şekilde geleceğe verilmiş mesajları anlama çabasıdır.

Eğer Allah, araştıran ve derin ilimle ilgilenen insanlar için bu delilleri gücünü göstermek için yaptıysa ve bizler buna iman ettiysek bizim açımızdan bir risk yoktur. Ama bir kişi, bu mucizeyi Allah koydu da, bunu reddeder ve yalanlarsa o zaman Allah’ın delilini, mucizesini yalanladığı ve yok saydığı için cehennemlik olacaktır. Yani bir mucize varlığına iman etmek risksizdir. Ama onu yalanlamak ve aşağılamak Allah’ı yalanlamak ve eleştirmek olabilir. O nedenle dikkatli olmalıdır.

KUR’AN’DA “KORONA (KAF, RA, NUN )” HARFLERİNİN YAN YANA GELDİĞİ YERLERİ İNCELEYELİM

Arapça’da KORONA; kaf, ra ve nun ile yazılır.

قرن

Bu kelimeyi Kur’an’da aratınca şu 15 ayete ulaşırız.

HELAK EDİLENLER

En’âm  6/6

الم يروا كم اهلكنا من قبلهم من قرن مكناهم في…

Elem yerav kem ehleknâ min kablihim min (karnin) korona…

Görmediler mi helak ettik nice kabileyi korona’dan…

Kur’an, dünyanın tüm milletlerine ve tüm dillere hitap eden bir harf sistemi ile yazılmıştır. Onda sesli harfler bulunmaz. Böylece farklı anlamlarda yorumlanarak bir ayet, birden çok anlama ulaşılabilir.

Not: Bazıları ahmakça bir yaklaşımla “ayetleri yanlış okuyorsunuz” demektedir. Onlar, Kur’an’ın orjinalinde hareke ve noktalar olmadığını bilmiyorlar. Ayrıca elbette biz de klasik okunuşunu da kabul ediyoruz. Yaptığımız iş, Kur’an’ın asıl manasını kabul ederek; bu harflerin anlamlı şekilde bir araya gelişinin başka bir mucizeyi ortaya çıkarışını göstermektedir.

En’âm  6/6  Görmediler mi onlardan önce nice nesilleri helak ettik ki onlara, yeryüzünde size vermediğimiz imkanları, kudretleri vermiş, onları yeryüzüne yerleştirmiştik, üstlerine bol bol yağmur yağdırmıştık, ayaklarını bastıkları yerlerden ırmaklar akıtmıştık, fakat sonra suçları yüzünden helak ettik onları ve onlardan sonra da başka başka nesiller meydana getirdik.

Bu ayetin ilk cümlesindeki “karn” yani “nesil” kelimesi içinde geçmektedir. İlk cümle helak edilen insanları anlatmaktadır ve bunun onların suçları yüzünden yapıldığı anlatılır.

 

1449 yılına işaretle

“YAKINLAŞTIRILIRLAR” VE “ZİNCİRLENİRLER”

İbrahim  14/49

وترى المجرمين يومئذ مقرنين في الاصفاد

Veterâ-lmucrimîne yevme-iżin (mukarranîne) mu-korana -ne fî-l-asfâd(i)

Görürsün suçluları o gün korona’lı ve bezler içinde.

Burada ise “KORONA” kelimesinin harfleri “yakınlaşmış; mukarranîne” kelimesinin içine gizlenmiştir. “Al asfad” yani “bezler” kelimesini sözlüklerden incelediğimizde “bağ”, “bezler”, “kelepçeler” kelimelerine ulaşırız. “Tutsak etmek, bağlamak” anlamları da vardır. Google Translate en yakın “bezler” kelimesini önermektedir. “Tutsak” olarak da çevrilse, “bezler” olarak da çevrilse muazzam bir anlama sahiptir. Tüm Çin, evlerinde tutsak ve ağızlarına virüsü engellemeye çalışan bezler bağlamış halde beklemektedir.  Adeta bir hapis içinde sonlarına dair korku içindedirler.

Ayetin sayı nosu 1449 yılını verir. İslami takvime göre 1441 yılındayız. Bu yıldan 7-8 yıl sonrasına kadar uzanan bir kargaşa ve helak döneminde miyiz? Yorum sizin.

Dipnot: Erdem Çetinkıyameta’nın binlerce kişiyi İslam dinine çeken, tüm dünyada milyonlarca kez izlenen mucizeler belgeselini siz de izleyin. Allah ona “Altın Oran, Kabe, Mekke ve Kuran mucizelerini” VE DAHA NİCELERİNİ vermiştir.

Sitesinden makaleler halinde ücretsiz okuyabildiğiniz kitapların, dünyaya yayılması için e-kitaplardan alın.

Erdem Çetinkaya Meta’nın e-kitaplarını indirmek için: www.kutsalgizemler.com

ZULKARNEYN ZULMEDENLERE AZAP EDİYOR

Kehf  18/83

ويسٔلونك عن ذي القرنين قل ساتلوا عليكم منه ذكرا

Veyes-elûneke ‘an żî-lkarneyn(i)(s) kul seetlû ‘aleykum minhu żikrâ(n)

Bu ayette korona Zülkarneyn (AS.) kelimesi içinde geçiyor. Bakalım Allah ona ne diyor?

Kehf  18/86

لقرنين اما ان تعذب واما ان تتخذ فيهم حسنا

Hattâ iżâ beleġa maġribe-şşemsi vecedehâ taġrubu fî ‘aynin hami-etin vevecede ‘indehâ kavmâ(en)(k) kulnâ yâżâ-lkarneyni immâ en tu’ażżibe ve-immâ en tetteḣiże fîhim husnâ(n)

Dedik ki: Ey Zülkarneyn, istersen azaplandırırsın bunları, istersen iyilik edersin onlara…Dedi ki: Zulmedeni azaplandırırız, sonra da Rabbinin tapısına götürülür de Rabbi, onu şiddetli bir azaba uğratır.

Kehf  18/94 Dediler ki: “Ey Zu’l-Karneyn, gerçekten Ye’cüc ve Me’cüc yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi ödeyelim mi?”

Yine “KORONA” geçen bu ayette Çinlileri seddin arkasında tutup, onların dışarı çıkmasını engelleyecek bir engel yapılmasından bahsedilmesi şaşırtıcıdır.

 

Meryem  19/74

وكم اهلكنا قبلهم من قرن هم احسن اثاثا ورءيا

Onlardan önce nice nesiller helak ettik ki mal bakımından da daha güzel mallara sahipti onlar, gösteriş bakımından da.

 

Mü’minûn  23/31

Sonra onların ardından, başka bir nesil meydana getirdik.

ثم انشأنا من بعدهم قرنا اخرين

 

[the_ad id=”2357″]

 

SIKIŞIK -KORONALI BİR YERDE ÖLMEYİ DİLERLER

Furkân  25/13

واذا القوا منها مكانا ضيقا مقرنين دعوا هنالك ثبورا

Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık (KORONALI) bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip-çağırırlar.

Ve-iżâ ulkû minhâ mekânen dayyikan mu-korona-ne de’av hunâlike śubûrâ(n)

 

EVLERİNİZDE OTURUN

Ahzâb  33/33

وقرن في بيوتكن ولا تبرجن تبرج الجاهلية الاولى…

Ve KORANA fî buyûtikunne velâ teberracne teberruce-lcâhiliyyeti-l-ûlâ

KORONA içinde oturun evlerinizde, burçlar içinde ilk cahiller gibi…

 

Sâd  38/3

كم اهلكنا من قبلهم من قرن فنادوا ولات حين مناص

Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Feryat ettiler ama kurtuluş vakti değildi.

 

BAĞLARLA BAĞLANMIŞLAR

Sâd  38/38

واخرين مقرنين في الاصفاد

Ve âḣarîne mu-korana-ne fî-l-asfâd(i)

Ve bir başka kısmı da bukağılarla bağlanmıştı.

Fil asfad; “Bağlar-bukağılar” manasına gelmektedir.

Mu korana: Koranalanmış, demektir. (Klasik okunuşta mukarranîne diye okunur ve birbirine bağlanmış demektir)

 

Fussilet  41/25

وقيضنا لهم قرناء فزينوا لهم ما بين ايديهم وما خلفهم و

Ve kayyadnâ lehum KORONA-E fezeyyenû lehum mâ beyne eydîhim vemâ

Biz onlara birtakım yakınlar (KORONA) musallat ettik. Onlar, kendilerine önlerindekini ve arkalarındakini süslü gösterdiler. Kendilerinden önce geçmiş olan cin ve insan toplulukları içinde (uygulanan) söz, onlar için de hak oldu. Çünkü onlar hüsrana uğrayanlardı.

 

Zuhruf  43/13

لتستوا على ظهوره ثم تذكروا نعمة ربكم اذا استويتم عليه وتقولوا سبحان الذي سخر لنا هذا وما كنا له مقرنين

O, bütün çiftleri yaratan ve gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri var edendir. Ki sırtlarına binesiniz, sonra onlara bindiğiniz zaman, Rabbinizin verdiği nimeti anasınız ve şöyle diyesiniz: “Emrimiz altına almaya gücümüz yetmediği halde, bunları bize musahhar eden Allah, münezzeh ve yücedir.”

 

ÜLKELERİ DOLAŞIP SARMIŞLAR

Kâf  50/36

Onlardan önce nice nesilleri helak ettik ki onlar bunlardan daha güçlüydüler. Ülkeleri dolaşmışlardı. (Ama) kaçacak bir yer var mı?

وكم اهلكنا قبلهم من قرن هم اشد منهم بطشا فنقبوا في البلاد هل من محيص

Değerli kardeşlerim, Allah’ın gösterdiği bu mucizeleri herkesle paylaşmak üzerinize farzdır. Çünkü duydunuz gördünüz. Paylaşmazsanız ve yaymazsanız sorumlu olursunuz. Allah’ın dinine yardım edin ki; size de musibet bulaşmasın.

 

KUR’AN’DA “AIDS/HIV” VİRUSU

Aids yada diğer adıyla HIV virüsü yaklaşık 180 yıllık geçmişi olan bir hastalığa sebep olmuş ve 35 milyona yakın insanı öldürmüştür. Kur’an’da bu iki kelimeyi de arattığımızda yine helak edilmiş toplumların karşımıza çıkması ilginçtir.

عاد وثمود 

“Aids” kelimesinin tamamı bu formda geçer ve lanetlenip gazaba uğratılmış “Ad ve Semud” kelimesinin birleşimi olarak karşımıza çıkar. (Elif, ye ve vav harfi Arapça’da ekseriyetle ses uzatma harfi olarak kullanılır ve okunmadan geçilir. Bu nedenle onları kelime içinde ama sesi değiştirmeyen harfler olarak kabul ettik). Kur’an’da bu harfler hep “Ad ve Semud” kelime grubunun içinde yer almıştır.

“HIV” kelimesi ise tek bir ayette geçmektedir.

Kâri’a  101/9

فَاُمُّهُ هَاوِيَةٌۜ

Fe-ummuhu hâviye(tun)

Onları anası HIV’dir. / Onların anası (haviye) ATEŞ’tir.

Evet sadece Kur’an’da “HIV” harfleri sıralı ve yan yana  “Haviye” yani “Ateş” kelimesinin içinde geçer . Devamında şöyle der; “Onun ne olduğunu ne bilirsin? O, pek kızgın bir ateştir.”

 

KUR’AN’DA VEBA

Pek çok kişi “Korona yazıyor ama Veba daha çok can aldı, o niye Kuran yok?” dediler. Ben de dedim ki; “Allah’ın kitabında eksik yoktur”. Ve hemen bakmaya başladım. Öncelikle veba ile ilgili Wikipedia adlı ansiklopedi sitesinin verdiği bilgiye baktım.

Kur’an analizlerimden anladım ki, Allah tüm dünyaya ve dillere hitap ederken insanlığın ortak dil ve değerlerine göre kelimeleri seçmektedir. Aynı zamanda hastalığın en etkili yeri Avrupa olduğundan ve bu mucizenin ortaya çıktığı zamanda dahi dünyanın hakim dili İngilizce olduğundan, “veba” kelimesinin İngilizce’sini aramam gerektiğine karar verdim.

Wikipedia şöyle diyordu; (Türkçe Sitesi)

Kara ÖlümKara Veba ya da Büyük Veba Salgını, 1347-1351 yılları arasında Avrupa‘da büyük yıkıma yol açan veba salgınıdırAsya‘nın güney batısında başlayarak 1340’lı yılların sonlarında Avrupa’ya ulaşmıştır. Salgına Yersinia pestis adı verilen bir bakterinin yol açtığı düşünülmektedir.

Amerika’daki Kızılderili Soykırımları‘ndan sonra bilinen bütün büyük salgınlardan ve savaşlardan daha fazla can alan salgında Fransız vakanüvis Jean Froissart‘ın gerçeğe yakın olduğu kabul edilen saptamasına göre Avrupa nüfusunun yaklaşık üçte biri öldü. Salgın Orta DoğuHindistan ve Çin de dahil olmak üzere 75-200 milyon kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır.

İngilizce sitesinde hastalığın isminin hakim dil tarafından “Pestilence” olarak tanımlandığını gördüm. Kur’an’da bu şekilde aramanın doğru olduğunu düşündüm.

Eski Arapça’da harflerde hareke ve hatta noktaların çoğu kullanılmıyordu. Bunu Hz. Muhammed’in krallara gönderdiği mektupların müzelerdeki kayıtlarında ve bazı eski Kur’an nüshalarında görebiliyoruz.

 

“PESTİLENCE” SESİ KUR’ANDA SADECE TEK AYETTE GEÇER

Arapça’da “pe” harfi ve sesi nerdeyse hiç kullanılmadığından “BESTİLENCE” olarak aramaya karar verdim. Çünkü Kur’an, mevcut kelime ve harflerle hem geçmişe hem geleceğe mesajlar veriyordu.

56:5

وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّاۙ

Ve busseti-lcibâlu bessâ(n)

Bu kelimenin sesini veren 6 harfin yan yana geçtiği tek yer olarak; Vakia suresi 5. ayetini gördüm. “VAKIA; VAKA” demektir. ADLİ; TIBBİ önemli olayları ve hastalıkları ve olumsuz durumları, belaları anlatmak için kullanılır.

Bu ayetin içinde بُسَّتِ الْجِ – be-se-te-e-le (n)-ce harfleri yan yanaydı.

“N yani nun harfi nerede?” diye sorabilirsiniz. Arapça’da “n” sesi için çoğu zaman bir hareke kullanılır ve bu ses harfle verilmez. Bu nedenle “Bestelence”deki te’ye tenvin işareti konarak harf yapısı değiştirilmeden de “pestelence” okunacak şekilde yazılabilir.

سَّتِالًجِ

Yani Kur’an’ın orijinal ve harekesiz metninde bu ayeti “bestelence” şeklinde okuyabiliriz. Ancak bu tespitimizin ayetin geri kalanı ile anlamlı olması gereklidir ki geleceğe bu şekilde şifreli ve gizli bir mesaj vermiştir diyebilelim. Ayetin orijinal ve klasik manası şöyle meallendirilmiş:

(5.Ayet) Vakia: Dağlar bir serpilişle serpildiği…

Peki bu ayeti detaylı analiz eder ve günümüze bakacak şekilde yeniden yorumlarsak ne sonuca ulaşırız?

Ve busseti-lcibâlu bessâ(n)

Ve (ve sonra) – bestelence (veba), bâlu (bela-işemek-pislik-önemli-yığınla), bessa (serpiştirildi, dağıtıldı.)

بَالُ Balu kelimesinin manasını kanıtlamak için size Arapça sözlükten aldığım ekran görüntüsünü göstereceğim.

 

 

Arapça’da hareke olmadığı için yukarıdaki anlamların her birisi ile de yorumlanabilir.

Yani özetle ayet geleceğe dönük olarak şöyle demektedir.

SURE-İ VAKİA: (VAK’A) “Ve bestelence pisliği dağıtıldı.”

Devamı ise çok anlamlı bir şekilde veba mikrobunun yayılışını anlatır şekilde; “Tanecikler yayılır.” diye ayete devam eder.

Korona virüsü Çin’de yayıldı. Çünkü Çin milyonlarca Türk’ü haksız yere öldürmüştü. Aynı zamanda dinlere ve Tanrı inancına karşıydı. Peki Veba neden gerçekleşmişti? Avrupa nüfusunun neden üçte birini yok etti. Bunu anlamak için Avrupa tarihine bakmak gereklidir.

Biliyoruz ki Veba’nın yani “pestelence”nin en büyük darbesi Avrupa’da 14. yy ‘da oldu. Avrupa, o güne dek üst üste 9 haçlı seferi yaptı. Veba kendini göstermeye başladığında Avrupa’da düzen bozuldu ve haçlı seferleri de bu nedenle durdu. Avrupalılar 200 yıl süren, 9 seferde milyonlarca Müslüman ve Yahudiyi katledip çok büyük topraklar ele geçirdiler.  Ancak öldürdüklerinden daha fazla insan kendi topraklarında veba yüzünden acı şekilde can verdi. Allah suç işleyen toplumların günahkarlarını yeniden dünyaya getirerek onlara azap etmektedir. Bu konu hakkında yazdığım kitabı ücretsiz olarak okuyunuz.

Vaka Suresinin ilk 6 ayeti şöyle;

    1. Vak’a vaki olduğunda
    2. Onun oluşunu yalanlayacak kimse yoktur.
    3. Alçaltır, yüceltir.
    4. Yer şiddetle sarsılır
    5. Ve pestelence belası dağıtılır
    6. Tanecikler yayılır.

Daha onlarca kelime üzerine araştırma yapıyorum. Sizler de merak ettiklerinizi sormak ve araştırmamı istediğiniz kelimelere bakmam için lütfen yorum yazın ve bildirimleri açın. Böylece haberdar olursunuz.

 

KUR’AN’DA DİĞER GİZLİ KELİMELER VE KOORDİNAT MUCİZELERİ

https://www.erdemcetinkaya.com/kuranda-ki-farkli-koordinatlar-mucizeleri/

https://www.erdemcetinkaya.com/1-durak-mekke-kabe-koordinat-mucizesi/

 

(Yeni yazılarda bildirim almak için sol altta duran zil ikonuna tıklayınız ve bildirimleri kabul et tuşuna basınız)

(Keywords: Korona Virüsü, Corona, Koruna, Coruna, Korana Virüsü)

 

 

Benzer Yazılar

28 Yorum

  1. Çinin 33 eyaleti ve 333 şehri vardır. Corona virüsünün gen diziliminde kuyrukta 33 a harfi vardır. Kendi yaptıkları virüs kendilerinin sonunu hazırlamaktadır.

  2. En am suresi 6. Ayet mealinde “onlardan başka nesiller yarattık, oykeyken onları günahları sebebiyle helak ettik” İbrahim suresi 49. Ayet meali ” Mucrimleri görürsün, o gün birbirlerine bağlanıp kelepcelenmislerdir”

  3. Ali bey, asıl manasının karyeler yada diğer klasik manaları olduğunu kabul ettiğimiz bunu da açıkça dile getirdiğimiz halde, bizi neden suçluyorsunuz? Elbette milletler yada nesiller manalarında kullanılmış temel anlamında. Ancak bu harflerin bu yılları ifade eden ayet numaraları ile 14.49 (2028) gibi dikkat çekilerek son derece anlamlı şekilde azap, bağlar içinde oturmak, burçlar arkasına hapsedilmek gibi ayetlerin içinde kullanılmasının Allah’ın Kuran’da sakladığı büyük bir mucize olduğunu düşündük. Sadece bu değil Kuran’da bu tarzda düzenlenmiş çok fazla mucize vardır. Örneğin Dünya Tohum deposunun adı ve koordinatlarına kadar yeri Kuran’da yazılıdır. Ama tabiki başka bir kelime içine gizli olarak yazılmıştır. Bunları yok saymak, tesadüfen olmayacak bir delili ve mucizeyi yok saymak demektir. Bizi eleştirenler asıl büyük bir ziyan içindedir ve kınanacaklar.

  4. Emek vermiş yazmışsınız. Lakin bizler Kuran’ın orjinaline sadığız. Bizi çok yanlış anlamışsınız. Biz Kuran’da 1400 yıl önce KORONA virüsünden bahsetmiştir demiyoruz, diyemeyiz. Çünkü o zamanki insanlar bu virüsü bilmiyordu. Bu nedenle o zaman bu kelimenin kullanılıyor olması zaten saçma olurdu. Ancak Kuran tüm zamanlara tüm milletlere ve dinlere indirilmiş bir kitap olduğuna inandığımızdan, farklı millet ve dillere mesaj veren harikulade yönleri olabileceğini de düşünmekteyiz. Bu nedenle asıl manası yanısıra derin bir okuma ile içinde farklı sırlara ve bilgilere ulaşmak mümkündür. Bunun binlerce örneğini Bediüzzaman yada başkaca pek çok saygın alim dile getirmiş, Kuran’ı farklı şekillerde de incelemiştir. Bu nedenle çabamız Kuran’ı bozmak değil onda gizli olan farklı güzellikleri ve büyük ilmi keşfetmek, Allah ın mucizelerini anlamaya çalışmaktır. Sevgiyle.

    • selamunaleyküm kolay gelsin, çocuklarımız okulda subliminal mesajlaşma diye bir kavram olduğunu arapçada adem harflerinin yazılış şekli ile namaz kılış şeklimizin aynı olduğunu görüyoruz… bu şekiller internettede var açıklamalarıyla birlikte!
      başarılarınızın devamını dileriz…

  5. Güzel kardeşim virüsün adı
    KORONA değil

    CORONA**

    Saygılar

    • Tüm dünyada farklı harflerle yazılır bu virüsün adı. Ama tüm dillerde ortak bir sesi vardır. o da KORONA’dır. Bu durumda Kuran’da bu sesi ararız. Neden ingilizce odaklı düşünüyorsunuz ki; sanki Allah ingilizmiş gibi. Bilinçaltınızı bile işgal etmiş. Türkler K ile yazar, Araplar KAF ile yazar, İngilizler C ile yazar, Çinliler hiç telaffuz edemediğimiz harflerle yazar… Herkes dili döndüğünde kendi alfabesinde dile getirmeye çalışmış. İlla muhalefet etmek için Allah’ı ingiliz yapmayın.

      • Güzel Kardeşim ,

        ” Kuran’da bu kelimeyi aratmak istedim. Gördüğüm ayetlerin hikmetli mesajları karşısında ellerimi defalarca hayretle dizime vurdum ve Allah’ı yücelttim. O geleceği ve her şeyi bilen, çok adil ve hikmetli olandır.”

        Ellerinizi dizlerinize heyretler içerisinde vururken , hiç mi düşünmediniz :

        **2019-NCOV
        ***CORONA
        adlarının birer ingiliz değilde çin telaffuzu olduğunu ,

        SİZE BAKTIĞIMDA bir ÇINAR OLMASI GEREKİRKEN
        **Aesculus hippocastanum BİTKİSİ GÖRÜYORUM.

        *internet sitenizde *güvenli değil* uyarısı veriyor.
        BİLGİNİZE.

        SON HARBİYELİ
        669 KHK

        .

        • Değerli kardeşim, Tüm dünya bunu korona diye K sesi ile okumuyor mu? bu şekilde ünlü olmasını Allah sağlamadı mı? Bu hastalığın adı tüm dünyada KORONA sesidir. Çınar konusuna ise hiç girmiyorum. çünkü şahsımın hiç bir önemi yok. Tartışmaya gerek de yok bu yüzden.

  6. Maalesef müslümanların çoğu bu meseleyi kolayca kavrayıp mucizeyi farkederken bazı dar kalıplarda düşünmeye alışmış şahıslar idrak etmekte zorlanıyorlar. Sanki biz Karn kelimesinin asıl manasının soy, yakın vb farklı kelimeler olduğunu bilmiyoruz? En saf insan dahi sözlüğü açıp baksa anlıcaktır ki KARNA kelimesi ve türevleri KORONA manası verilmemiştir ve verilemez. Zaten Korona kelimesi yeni türetilmiş bir kelimedir. Yani bundan 30 sene önceye gidilse Korona ve türevleri hakkında bir kelime anlaşılır değildi. Peki Allah YÜCE Kuran tüm dillerde, tüm zamanlarda mesaj veren mucizevi bir kitap ise bu durumda insanların henüz bilmediği kelimeleri bile bilerek nasıl mesaj verirdi geleceğe? İşte aynen böyle, özel kelimeler seçerek gelecekte bu kelimenin harflerini arayan insanların ilgili mesajı anlayabileceği, bir nevi gizli ve derindeki bir manayı çözebileceğini Allah ön görmüştür. KRN kelimesine ilişkin bu mucize tek değildir. Kuran da Tayyip Erdoğan’ın anlatıldığı yerlerinde olduğu, hatta başa geleceği tarihten darbelere ve neden darbeye uğrayacağı, soyu ile ülke yönetimine sabitleneceğine kadar her şey bir mucize olarak yazmaktadır. (Bu onu övmek için değildir, tarihte bir önemi ve ünü olacağı içindir). Hulasa biz Kuran2ın asıl ve klasik manasını kabul etmekle birlikte, mesela MEKKANEHUM kelimesinde mekke geçmesi ve ayetinde Mekke’nin koordinatlarını vermesi gibi tüm hususların birer mucize olduğuna iman ediyor ve bu konulara dikkat çekilmesini destekliyoruz. Bazılarınız idrak edemiyor diye vazgeçecek değiliz.

  7. Yazıyı okuyunca bir tuhaf oldum. Kuran hakkında farklı yorum olabileceğini kabullenmek ilk başta tuhaf geliyor. Tarih akışını etkileyebilecek kırılma yaratan olayların bir kutsal kitapta, olay ortaya çıktığında anlaşılacak şekilde alt anlam ya da kelime olarak verilmiş olması neden mümkün olmasın? Sadece kendi zamanına hapsedilmiş kutsal kitap anlayışına hep karşıydım aslında. Aklımdaki soruları giderebilecek yetkinlikte bir site olabilir burası. Diğer yazıları da zaman zaman okuyup cevaplar bulmak dileğiyle. Teşekkürler bu paylaşımı yaptığın için…

    • Allah razı olsun. Bir hikmete dayandığı ve özellikle bir mucizeyi ortaya çıkaracak şekilde yapıldığı sürece bu türden tüm çalışmalar güzeldir. Bu türlü harf ve kelime analizlerinin yapılması Kuran’ın anlaşılması ve muhteşemliğinin çok yönlü keşfi için gereklidir. Yapıcı tutumunuz için teşekkür ederim. Lütfen paylaşın ve elinizden gelen desteği verin ki sitedem ki 1000 e yakın Kuran mucizesini tüm dünya duysun.

  8. Kuran mucizedir eyvallah. Farklı okumalarla keşif vesaeire sıradışı bir iş. Emek verilmiş makale. Yazar arkadaşı tebrik etmek lazım. Yorumlardaki eleştiriler haksızca.

    • Allah razı olsun kardeşim. Şu anda bu mucize özellikle whatsapp dan ve messenger’dan paylaşılıyor ve her gün onbinlerce insana ulaşıyor. Ama malesef mucizeyi idrak edip paylaşanlar değilde, suçlamak isteyenler daha çok yorum yazıyor. Bu nedenle hak veren ve mucizeye şahit olan herkesin yorumları ile destek olmasını ve paylaşamlarını rica ediyorum.

  9. Kimbilir daha nice bilgi, en yüce olandan gelmiş bu Kuranda gizli. Hikmeti arayan gözlere ve anlamaya açık kalplere hitap ediyor. Allah yolunu açık etsin. Biz de takipte olacağız inşallah

  10. Benim inandığım YARATICI,

    *Geleceği, geçmişi, herşeyi bilir.

    *Bu dünyada yaşamış ve yaşayacak her insanın her zerresini bilir.

    * Yarattığı insanların neye ne isim vereceğini de bilir. İlk insan Ademe de eşyanın isimlerini o öğretti.

    *Gönderdiği kitaplarda da düz anlatım yapabilir, ima yapabilir, hatta açık ve gizli manaları aynı anda aynı ayete hikmetli şekilde yerleştirebilir.

    *Belki insan eliyle ortaya atılmış bir virüstür Corona. Bilmiyorum ama, bildiğim şu ki, Allah virüsü de, ona verilecek ismi de önceden bilir ve zamanı gelince anlaşılsın diye ayetlerde bildirebilir. Aksini iddia etmek, bu harfler rastgele bir şekilde ayetlerde sırayla bulunuyor demektir. İnandığınız ‘yaratıcı’ ve ‘kutsal kitap’ kavramlarını sorgulayın öyleyse.

    *Benim inandığım YARATICININ HERŞEYE GÜCÜ YETER.

    Ayetlerdeki hikmeti göremeyip, Allahın gönderdiği ayetlerin ilk yorumundan başka yorumu olamayacağını düşünmek de ahir zaman bağnazlığı olsa gerek.

    Allah hikmet ve ilim versin bizlere.

    • Mükemmel bir cevap Çağatay Kardeşim. Lütfen gördüklerin ve okuduklarınla ilgili görüşlerini bizlerle paylaşarak içeriği zenginleştir. Sevgi ve selam ile..

      • merhaba kaç gündür bende sürekli düşünüyorum geleceği bilen Allah mutlaka kuranda bu konudan bahsetmiştir diye.oyüzden google da”kuranı kerim koronavirüs hakkında ne diyor” diye aratınca siz çıktınız.ki bence zaten sizin söylediğiniz yerler ve belki gözden kaçırdığınız başka yerlerde bu konudan bahsediyordur.bazı insanlar dar düşünce yapısıyla eleştirmiş ama bence siz doğru yoldasınız.bence aslında tedavisi bile gizlidir kuranda ama biz çözemiyoruz.size bu ayetleri bu şekilde yorumlatıp anlamamızı bize anlatmanızıda sağlaması yine Allahın iradesinde ve isteği doğrultusunda.varsın bazı insanlar anlamasın.onların anlamamasını sağlayanda yine Rabbimdir.siz kuranı değiştirmiyosunuz mevcut mananın altına gizlenmiş mucizeyi göstermeye çalışıyosunuz.

        • Çok güzel ifade ettiniz Berna Hanım. Teşekkür ederim. Umarım herkes paylaşır ve tüm dünya Kuran mucizesini görür.

          • ONCA mazlumun ahı ve yeryüzünde Allahın belirledigi kanunları uygulamayıp kendi kanunlarını yapip 2 yılda bir o kanunu bile sürdüremeyip kanun değiştiren afedersiniz çıplak insanlar içki kumar genel.ev haksızlık adaletsizlik dünyaca islam’a uymayan büyük devletler küçük bir mikrop karşı çaresiz
            Islama inanan Allaha peygamberine inanan kisi bu dünyada allahın emri izni olmadan yaprak kıpırdamaz der o halde şunu anlıyoruz Belkide Allah cezalandırıyor dünyayı En iyisini bilen Allahtır .ben içinden geçenleri yazıyorum ….bu dünya Allahın dunyasidír Allahın dünyasında Allahın dediği olur gökyüzünü yaratan kanun nizam koyan Allah degilmidir insan oğlu bakmazmi gökyüzüne nizam kanun itaat 4 4 lük degilmidir gökyüzünü yaratan kanun nizam koyan Allah yeryüzünede ancak kanunu o koyar ..anayasa kitabına gore hükümler veriliyor ama Allahın kanun nizam yol gösterici olarak gönderdigi sana soktuğu sınava cevap kitabınıda gönderdi insan oğlunun kıyamette bahanesi olamıyacak yeryüzüne gelmis her insanın üzerinde allah’ın 5 ayrı delili vardır.
            1.araf süresi 172 ve 174 ayetler arasında anlatılan misak delilidir.
            2. Allah’ın fıtratıdır..yeryüzünde gördüğünüz ne kadar allah’ın kulu varsa yaratmıs olduğuu bu kulları hanif Allaha şirk koşmamak ve sadece allahı birlemek uzere yaratmıstir .
            3.delil ise akıl dır kuranı kerimi açıp sonuna kadar okuyun bunu görceksiniz yeryüzünde 1 tane ilah olduğu birden başka ilah olmadığını allah nasil anlatıyor.
            4..delil ise resuller dir .ateşe atılırken bir topluluk melekler soracak size bir uyarıcı gelmedimi diye onlarda diyecek ki evet bize resuller uyarıcı geldi ama biz onları dinlemedik..
            5. delil ise kuranı kerimdir.
            Insan oğlunun mazereti olmuyacak
            .Allah bizi afetsin

          • Yazdıklarınıza inanıyoruz biz kuran ı kerimi anlamıyla hiç okumadık ki ne yazdığını bilelim. İnsanlar belki yalanlıyor ama bende çok inanıyorum nasıl ki hz yusufa herşeyi önceden haberdar etti bizide haberdar ediyor ama biz vaktimizi ayırıp okumuyoruz. Allah herşeyi önceden haberdar edendir.Ve insanları daha az azap çekmeye davet ediyor.

          • ALLAH RAZI OLSUN. İmanınızı sadaka (sadık olduğunuzu kanıtlayan) fedakarlıklarla ispatlayın ki, Rabbim imanınızı büyütsün ve perçinlesin.

  11. S. A. ÖLÜM KORKUSU SARDI BÜTÜN DÜNYAYI HİÇ DÜŞÜNMEDİLERKİ AFGANİSTANDA, SURİYEDE, IRAKTA 6 MİLYONA YAKIN CANIN ÖLÜMÜNÜ

  12. bizler halk olarak, kuranla ilgilenmek istedikçe din adamları doğru okumaya, güzel telaffuza yönlendirdi. yıllarca tecvid dersleri gördük kuranla ilginenen birçoğumuz. hedefimiz güzel okumak oldu. oysa ben arap değilim ki bir arap kadar güzel okumaya alışayım. bu yorumu yazıyorum ama senin bu satırları doğru telaffuz edip etmediğin değil doğru anlayıp alamadığın beni ilgilendirir belki. allah da öyle istiyordur eminim. bize dini öğretenler arapça okuyuşumuzla ilgilendi ve anlamaya çalışmayı din adamlarına bırakmamızı istediler. şu an düşünüyorum da hangimiz anlamaya çalıştık. siz halk olarak anlayamazsınız dediler ve inandık. dini anlayıp bize anlatanlardan öğrendik. keşke bol bol da meal okusaymışız. Allah izin vermeden bir yaprak kımıldamıyorsa virüs de izin almıştır ondan. Bunun da kutsal kitapta geçmesi normal. sırf şimdiye dek okuyanlar böyle okudu diye itiraz edilemez. madem aslında hareke de yok. kuran üzerinde iyi inceleme yapmış biri ancak bu çıkarımları yapabilirdi. Allah da bunndan hoşnuttur

  13. NEPTÜN BALIK BURCU ( KUR’ANın SIRLARI )
    KEHF SURESİ;
    60 – Ey Muhammed! Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: “İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim, yahut senelerce gideceğim.”
    61 – Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. Bu arada balık, denizde yolunu bulup kaybolmuştu.
    62 – İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: “Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk” dedi.
    63 – Adam: “Gördün mü! dedi. Kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu. O denizde garip bir yol tutup gitmişti.”

    64 – Musa da demişti ki: “İşte aradığımız o idi.” Bunun üzerine izlerine dönüp gerisin geri gittiler.

    61. Ayette geçen “Hute-Huma” Meallerde ikisinin balıkları diye çevrilmiştir. Türkçe karşılığı “balığı” demektir. Böyle olunca ayet anlamını yitirmiş olmaktadır.
    İki denizin birleştiği yere vardıklarında balığı unuttular. Bu arada balık, denizde yolunu bulup kaybolmuştu.
    Bu şekilde okuduğumuz zaman “balığın” onların yiyeceği olmadığını görüyoruz. O halde balığın burada ne işi var diye düşünmemiz lazım.
    Musa genç adama ne demişti; iki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim, yahut senelerce gideceğim demişti. Burada Musa ve genç adam senelerce de gideceğim demektedir. Burada da iki denizin birleştiği yer ararsak yeryüzünde onlarca sayabiliriz.
    Şimdi ayetlere bir bakalım;
    61. Ayette, iki denizin birleştiği yere vardıklarında balığı unutmuşlardı.
    62. Ayette, iki denizin birleştiği yeri geçtikten sonra bir yerde yorulup dururlar ve acıkırlar. Kuşluk yemeğimizi getir, bu yolculukta çok yorulduk der. Balığı getir de yiyelim demiyor.
    63. Ayette, genç adam azığına veya heybesine bakınca demiyor daha doğrusu burada yemekten bahsetmiyor. Musa’da balığı getir demiyor. Genç adamda balık düşmüş kaybolmuş da demiyor. Sana Balığı hatırlatmayı unuttum diyor. (Tabi ki şeytan yine devrede). O denizde garip bir yol tutup gitmişti diyor.
    64. Ayette, Musa işte aradığımız bu idi diyor. Yani 60. Ayette söylendiği gibi iki denizin birleştiği yere geri dönüyorlar.
    Burada en kritik ikili ; 1- iki denizin birleştiği yer. 2- Balık.
    Biz simdi biraz astraolojiye dönelim. Kur’an buraya da yer vermiş. Çünkü çok önemli! Kur’an gerçekten uydurulmuş bir kitap değildir. Şimdi bunu çok daha iyi anlayacağız.
    İsa’nın doğuşuyla başlayan 2012 yılında sona eren Balık çağı, 2000 yıllık bir süreç sonunda bitmiştir. Mayaların takvimi, balık çağını araştırmaları sonucu baz almışlar sonun burası olduğu kanaatiyle muhtemelen belki de bir geçiş dönemi olarakta görmüş olabilirler, takvimin sonunu belirlemişler. Neyi hesap etmişler bilinmez ama işin içinde balığın olduğunu tespit etmişlerdir.
    Biz, Balık çağını incelemeyeceğiz. Burçlara bakacağız.
    Kur’anda geçen aynı zamanda adına sure ve ayeti bulunan burçlar muhakkak çok önemli yere sahip olmalı. Hele işin içinde vaad olunan o gün varsa.
    Yeryüzü yani Dünyamız burçlardan çok etkilenmektedir.

    NEPTÜN’ün KEŞFİ;

    “”Satürn ötesi (transdental) gezegenlerin ikincisi Neptün’dür, Uranüs’ün keşfi ardından, Uranüs ‘ün tuhaf hareketlerinden, yörüngesine etki eden başka bir gezgenin varlığını araştıran bilim adamları İngiliz J.C. Adams ve Fransız Urbain J.J. Le Verrier adında iki gök bilimci tarafından 23 eylül 1846 yılında kova burcunun 25’derecesinde yeri belirlenmiştir.ilginç bir hikayesi vardır Neptün keşfinin, bu iki ğgökbilimci birbirinden bağımsız Bode Kuralını kullanarak Neptün’ün yerini keşfetmişlerdir. (Neptün’ün keşif literatürünü buraya yazmıyorum,uzun yazılardan sıkılıyorsunuz bilimsel olarak tarihini araştırabilirsiniz.) Oysaki Neptün keşfedilmeden ve Neptün ismini almadan, ilerde keşfedilecek daha pek çok gezegen gibi, yerküreye etkilerini vermekte idi. İsmi Neptün oldu, denizlerden sorumlu olan Poseidon’un adını aldı. Uranüs Kova’nın, NEPTÜN ise hem konumu hem de yörüngesi itibariyle balık burcunun oldu ki etkisi zaten Balık Burcuna özgüydü. İnsan daha önceden tanzim edileni keşfetti ve yerini aldı zodyakta.
    Neptün tam turunu 165 yılda tamamlar ve her burçta 14 yıl kadar kalır. Transdental gezgenler, yaşanılan çağa etki eden tarihi olayları ve bu zaman diliminde dünyaya gelen insanların paylaştığı kişisel özellikleri etkiler. Bu yüzden Neptün’ün ev konumu çok önemlidir. Neptün insan ruhunun inceliklerini, yapısını ve insanda var olan kaçma isteğini gösterir. İnsanın kendisiyle yarışması, kaçışları, yaratıcılık kabiliyetleri, sezgileri ve ilhamları yönetir. Sevgili Abim Burak A.nın dediği gibi” cismim ruhuma dar” ya da “ruhum cismime dar” ikisi arasındaki belirsizlikleri yönetir. Yaşam haritamızdaki konumuna göre, majörler ile minörlerin savaşını başlatan güçtür Neptün. Mecazi manada bildiğimizin aslında hiç bilmediğimiz olduğunu bize gösterir, Majörlerin cüce, Minörlerin yüce olduğunu anlayınca o an ki şaşkınlıktır Neptün.

    Neptün’ün Global Astrolojik Etkisi 1847-1861 yıllan arasında balık burcunda seyreden Neptün ‘ün ilk etkileriyle tanışmış oldu astroloji dünyası. 1848 devrimleri olarak bilinen olaylar patlak vermişti. Patates hastalığı adı altında yaygın bir hastalık çıkmıştı ve pek çok insan ölmüş, büyük bir kıtlık dönemi hakim olmuştu. Krallıkla yönetilen pek çok Avrupa ülkesinde ihtilal olmuş, krallar düşmüş, cumhuriyet ilan edilmişti.1848 devrimleri 19.yy için en büyük kitlesel huzursuzluk dönemi olarak tarihe geçti.

    “Sınıf farkının uçuruma geldiği, ekonomik değişimlerin yarattığı memnuniyetsizlik, yönetici ve işçiler arasında bir gerginlik, ülkelerin çalışan kesime köle muamelesi, nüfus artışının olması, Neptün-kova’da iken insan gücüne az ihtiyaç duyulan icatların yapılması, işsizlik, sınırların yetersizliği, göçler Avrupa’nın pek çok kentinde halkı devrime kışkırtmıştı. Neptün balıktaydı ve Allah’ın kulları eşitti. İmkânı olanın imkânı olmayanı ezmeye hakkı yoktu. Kendini kurban görenlerin, kurtarıcı misyonunu üstlenmişlere tepkisiydi 1848 devrimleri, örgütlenmeden her şey kendiliğinden gelişmişti, idealisttiler ama neyin idealizmi belirsizdi, bir gayeleri yoktu kendileri de emin değildi ve Neptün gibi belirsiz, Neptün gibi bir anda, Neptün gibi çözülme, Neptün gibi dalgalı, Neptün gibi hayalin gerçeği… Yine de Neptün’ün balıkta ki transitiyle Avrupa halkı yöneticilerinden, krallarından, almaları gereken kısmen almışlardı. Fransa 4 yıllığına cumhuriyet ile yönetilmişti. Avusturya-Macaristan imparatorluğuna bağlı olan bölgelerde ayaklanmalar başlamıştı, çeşitli milletlerden olan halk bağımsızlığını istiyordu ve ilk olarak Macaristan ilan etmişti bağımsızlığını fakat Rusya’nın yardımıyla bu ilan sona ermiş Macar kralı Osmanlıya sığınmıştı.”
    Neptün’ün 2.randevusu 2011/2026
    Ve Neptün tam olarak balıktaki yerine geçeceği 165 yıl sonra yeniden kendi evine dönüyor. Tarihin Neptün’le tanıştığı ilk döneme baktığımızda, günümüzle benzerliklerini anlamız adına yukarıda yazdım etkilerini. Astroloji ilmini falcılıktan ayıran istatistikî bir geçmişe sahip olmasıdır. Yani bizler falcı değiliz ve bu çok yaralıyor. Astrologlar zamanında en saygın insanlardı ve pek çok başarıya imza atan ülkenin, krallığın astrologları vardı burada hiçbir şey baki değildir, her şey fani ve sonludur, neden astrologlarla çalışmışlarda başarısız olmuşlar diyen olacaktır, dediğim gibi hiçbir şey baki değil ve astrologlarda uyarmıştır lakin kati kader tecelli edecektir””.
    Neptün, burçlara tek tek uğrar ve her birinde 14 yıl kalarak tam turunu 165 yılda tamamlar.
    Tesadüf olabilir mi bilinmez ama balık çağının bitiminde Neptün 2012 yılında Balık burcuna girip 2026 yılında çıkacaktır.
    Neptün yukarıdaki yazıda belirtildiği gibi insan yaşamını etkileyen daha doğrusu insan yaşamına yeryüzünde dengeler getiren veya dengeleri değiştiren etkiye sahip. Bunu astrologlar söylüyor, neye göre söylüyor geçmişteki yani 165 yıl evvel Dünya üzerinde yaşanan olaylara göre söylüyor. Peki bunlar söylüyor da bizim araştırmamızla ne alakası var.
    Çok alakası var arkadaşlar…
    Kur’an burçlardan bahseder, aynı zamanda övgü de vardır
    85-BURUC:
    1 – Burçlar sahibi gökyüzüne,

    2 – Vaad olunan o güne,
    Yüce Rabbim Kainatı düzenlemesinde burçları eksik etmemiştir. Onlara da görevler yüklemiştir. Burada, şimdilik bizi ilgilendiren burçlardan sadece “Balık Burcu” olduğundan Balık Burcu ile bağlantılarımız neler, onları öğreneceğiz.
    Neptünün 165 yılda bir Balık Burcuna gelip 14 yıl burada kalması Dünyamızı direk ilgilendirmektedir. Bunun “nasıl olduğunu” araştırma yapmaya insanoğlunun ne gücü yeter ne de zekası. Bu tamamen ALLAH’ın katından takdiridir. Görünmeyen değerlerin biz insana yön vermesidir, yönlendirmesidir.
    İnsanoğlunun “tanzim olanı”, daha yeni keşfetmiş olmasıyla yeni buluş diyebileceğimiz olaylar aslında bizim geleceğimiz olmuştur.
    Neptün-Balık Burcuna gelip 14 yıl sonra çıkması tekrar 165 yıl sonra aynı balık burcuna gelip 14 yıl sonra çıkacak olması hiç bir zaman tesadüf olmamıştır. Niçin böyle emin bir şekilde konuşuyorum, çünkü KUR’ANa güveniyorum, Yüce Rabbimin Kitabına, yazdığına güveniyorum. Bizim göremediğimiz ama bizzat biz insanoğlunu ilgilendiren, başından geçen yaşadığı olayları ve yaşayacak olayları orada yazmıştır.
    Yüce Rabbim, bunun içindir ki oku, tane tane, yavaş yavaş oku, yani anlayabileceğin gibi oku demiştir.

    Biz yeryüzünde şu an Neptün-Balık Burcunu yaşamaktayız (2012-2026). Gerçekten de Dünyamızda ilginç olaylar olmaktadır. Sınırların yer değiştirmesi, ülkelerin bir çoğunda terör olayları, canlı bombalar, bizim ülkemizde de yaşanan akıl almaz olaylar gerçekten çok enteresandır. Maalesef, öyle veya böyle olmaktadır. Daha da olacaktır. Nasıl bir sorunla karşılaşacağımız ise hiç belli değildir.
    Biz şimdi tekrar 60. Ayete geri dönelim; Musa, genç adama şöyle demişti, iki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim, yahut senelerce gideceğim. Musa ve genç adam, aslında burada gideceği yeri biliyor, aynı zamanda gidecekleri yere varıyorlar fakat geçiyorlar. İşte burada şeytan işin içine giriyor ve onlara bu yeri unutturuyor. O yeri geçtikten sonra durunca hatırlıyorlar. Bu sefer de Balık devreye giriyor, çünkü Balık burada başrol de.
    Onlar balığın gidişini, kayboluşunu arıyorlar.
    Balık nerede gitmişti; iki denizin birleştiği yerde yol alıp koybolmuştu. Önceden dediğimiz gibi Balık onların yiyeceği değildi, yiyeceklerinin arasında Balık yoktu. Peki bu Balık nereden çıkıp da denizde yol alıp gitmişti.
    Bütün gizem işte burada.
    İki denizin birleştiği yeri geçtikten sonra “Musa ‘nın aradığımız buydu” demesi, Balığın gidişini arıyor olduğunu bize şimdi çok daha iyi anlatıyor. Musa aynı izlerden tekrar gerisin geriye dönmesiyle aradığı yere gelmiş oluyor. Musa niye israrla senelerce bile gidebilirim diyor. Çünkü burada ALLAH’ın muhteşem yetkilerle donatmış has kulunun orada olduğunu biliyor. Bu daha sonra ki konumuz.
    Bizim işimiz balıkla; biz Musanın iki denizin birleştiği yeri bildiği gibi Balığın gideceğini de bildiğini anlatımlardan öğreniyoruz.
    Şimdi, sır gibi görünen aslında her şeyin zamanı gelince öğrenilebildiğini de öğrenmiş oluyoruz.
    Çok önceki yaşamlarda Mayalar, sümerler gibi medeniyetlerde matematik, astrolojinin çok ileri olduğunu tarih sayfalarından öğrenmişizdir. Bizim bu zaman diliminde ise vakti gelen ne varsa sırasıyla karşımıza bir icat veya buluş olarak çıkmaktadır. Bu sebeptendir ki bizler de teknoloji dediğimiz yeniliklerle karşılaşıyoruz.
    İşte bu araştırmaların sonucunda Uranüs’ün tuhaf hareketlerinden, yörüngesine etki eden başka gezegenin varlığını araştıran bilim adamları İngiliz J.C.Adams ve Fransız Urbain J.J. Le Verrier adında iki gök bilimci tarafından 23 Eylül 1846 yılında kova burcunun 25. Derecesinde yeri belirlenmiştir. Bu iki gök bilimci birbirinden bağımsız Bode Kuralını kullanarak Neptün’ün yerini keşfetmişlerdir.

    Neptün, 165 yılda bir, Kova burcundan çıkarak, geldiği Balık burcunda 14 yıl kalarak bu burcu terk edip sıradaki burca geçiş yapmaktadır. Biz bunu 1846 yılında öğrenmiş bulunuyoruz. Oysa Rabbim bu olayları Kainatın yaradılışında düzenlemiş ve bize de bunu Kur’anda bildirmiştir.
    Şimdi çok dikkatli okuyun; hem de nasıl bildirmiş biliyormusunuz, TARİH vererek bildirmiş. Bilim adamlarının yaptığı araştırma sonucunda Neptün-Kova burcundan çıkarak “Balık burcuna giriş tarihini 1847 yılı olarak bulmuşlar. 14 yıl balık burcunda kalarak 1861 yılında terk etmiş” hesaplamışlar.
    Bunun Kur’anla ne alakası var diyeceksiniz ama çok alakası var, çünkü Kur’anda Rabbim bu tarihi bizler yani insanlar öğrensin diye vermiş. Peki nerede yazıyor bu tarih, neyi ekleyip çarpacaksın da bu tarihi bulacaksın. Ben de Ayet sayılarını toplar çıkarırım çarpar bölerim. Dediğin sayıyı yada tarihi bulurum diyebilirsin.
    Arkadaşlar, maalesef ne çarpma var ne bölme, ne toplama var ne de çıkarma.
    Yüce Rabbimin, bize bildirdiği net tarih; olayın gerçekleştiği tarih. “1861”
    Bu tarih nereden geliyor şimdi ona bakalım; Neptün- Balık Burcuna giriş 1847 yılı idi
    Balık burcundan çıkış tarihi ise, “1861”. İşte Neptün-Balık Burcundan bu tarihte 1861 yılında terk ediyor bir başka burcda 14 yıl kalmak için.
    Şimdi tekrar başa dönüp bakalım;
    60 – Ey Muhammed! Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: “İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim, yahut senelerce gideceğim.”
    61 – Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. Bu arada balık, denizde yolunu bulup kaybolmuştu.
    62 – İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: “Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk” dedi.
    63 – Adam: “Gördün mü! dedi. Kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu. O denizde garip bir yol tutup gitmişti.”
    64 – Musa da demişti ki: “İşte aradığımız o idi.” Bunun üzerine izlerine dönüp gerisin geri gittiler.
    Musa ve genç adam iki denizin birleştiği yere gidelim derler, O yeri geçerler. Fakat iki denizin birleştiği yere vardıklarında balığı unuturlar. Bu arada balık denizde yol tutup kaybolur.
    İşte iki denizin birleştiği yere vardıklarında balık süzülmüş veya bir şekilde yok olmuştu. Balık durup dururken mi yok olmuştu; Hayır. Neptün-Balık Burcundan ayrılıyordu. Çünkü 14 yıldır Balık Burcunda olduğundan “1861” yılında ayrılma zamanı gelmişti.
    Bu ayrılma vakti tam 61. Ayette geçiyor. “Balık denizde yolunu bulup kaybolmuştu”.
    Şimdi dikkat edelim; Balık Burcuna gelmeden evvel Neptün-Kova Burcu idi. Bu burçlar bir zaman denizidir. Zaman içinde yüzerler. Bir Burçtan diğer Burca geçiş zaman denizi içinde gerçekleşir. Tabiri ise geçiş, yani yol alma demektir.
    İşte Balık burcu da bunu yapmış günü geldiğinde “1861” yılında Neptün-Balık Burcundan sıyrılmış, bir diğer Burca geçmiştir. Balık burada zamanı dolduğundan Neptünü terk etmiştir, yol almıştır.
    Tekrar bizim için çok önemli olan 61. Ayete gelelim.
    61 – Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balığı unuttular. Bu arada balık, denizde yolunu bulup kaybolmuştu.
    İşte iki denizin birleştiği yer;
    12. Ev olarak adlandırılan Neptün-Balık Burcunun sonu, Balık Burcunun yüzdüğü zaman denizi.
    Diğeri ise
    1. Ev olarak adlandırılan Koç Burcunun başlangıcı, Koç Burcunun yüzdüğü zaman denizi.
    Birinin sonu, diğerinin başlangıcı olur. Bunların kesiştiği yer, yani buluştukları yer, iki denizin birleştiği yerdir. Neptün- Balık Burcunu 1861 yılında terk edip Neptün-Koç Burcu olmuştur.
    İki denizin birleştiği yeri bulduktan sonra, Balığı unuttular. Bu arada Balık denizde yolunu bulup kaybolmuştu.
    Evet ; 61. Ayette belirtildiği gibi, zaman denizinde Neptün-Balık Burcu 14 yıllık zamanı dolduğu için “1861” yılında terk edip kaybolmuştur. Ta ki 165 yıl sonra 2012 yılına kadar. Şu anda biz Neptün-Balık Burcundayız 2026 yılına kadar.
    Yüce ALLAH 61. Ayette bize yakın zamanda keşfedilen Neptünün Dünya üzerinde çok büyük etkileri olan insanların yaşam şeklini belirleyen, olumlu olumsuz her canlıya etki eden, artı – eksi yönleriyle dopdolu olan Neptün-Balık Burcunun zaman denizi içersinde zamanının dolmasıyla terk ediş tarihi çok açık ve net;
    Sure numarası ve Ayet numarasıyla vermiştir.
    KEHF SURESİ– —-18 AYET NUMARASI—61
    ” “1861”
    ALLAH HER ŞEYİN HAYIRLISINI VERSİN.
    Aslında Neptün Balık döneminin bir test sürüşünü Nisan-Mayıs 2011’de yaşadık. Sonra Haziran-Temmuz 2011’i Balık’ta ama retro geçirdi ve Ağustos 2011’de yine kovaya döndü.
    “İki denizin birleştiği yeri geçince izlerinden geri döndüler”. Burada da 1861 yılındaki Neptün-Balığın, Neptün-Koça geçişi sırasında aynı 2011 deki olay gibi muhtemelen retro geçirmiş koçtan tekrar balığa dönmüş, tekrar balıktan koça döndüğü o zamanı yakalamıştır.
    Tabii, Musa bu dönemde yaşamamıştır. Peki Musa’nın o zaman burada ne işi var. O zaman bize bu anlatım çok önemli olmalı. Bu tarih çok önemli bir tarih olmalı. Zaten böyle bir yolculuk da yok
    Musa denince akla ilk Tevrat ve Yahudilik-İsrailoğulları gelir. O zaman bu tarih İsrailoğulları ile ilgili bir bağlantı olması gerekir.
    İşin enteresan ve gizemliliği bu yolculuğun sonunda, ALLAH’ın kendisine katından rahmet verdiği sadık bir kul ile buluşması var.
    Musa ile Kulun buluşması beraberinde, çok enteresan üç yolculuk yapılır. Acaba 1861 yılının bu yolculuklarla bağlantısı olabilir mi? Şimdilik bilmiyoruz.
    BURHAN DOĞAN

  14. Ben bunu bu corona paylaşımınızı merak edip baktım gerçekten de buldum ilgili ayette ancak sonra corona kelimesini araştırdım gördüm ki kelime latince kökenli ve latince dili de bilinen bulunan nesne ve objelerle m.ö 500-600 lü yıllara kadar uzanmış tarihi bu bılunan yani belki ilerlenebilse ilk insanlığa kadar gidecek zaten öuhakkak gidecek tüm dillere bakıldığında neredeyse aynı tek bir dilden değişe değişe farklılaştığını anlıyoruz günümüzde…şimdi corona kelimesi anlam olarak taç demek ya bu da çok eski zamanlara dayanıyor ve virüslerin de tarihi belki insanın yaratılışından daha eski e kuran geleli 1400 kusür yıl oldu ve kuran o zaman konuşulan dil ne ise o dilde yazıldı çünkü peygamberimiz o vahiyleri hafızasına aldı ve hemen yazdı yazmayı bilen insanlar…bu çok da mucizevi gelmedi bana yani bilimin bazı yüzyıllırdada çok ilerleyip sonra tekrar başa döndüğünü biliyoruz..bence bu corona o zamanlarda da biliniyordu ve insanlara arada uğruyordu

  15. Yani iki seçenek var ya zaman zaman söylendiği gibi bilimde şuandan çok daha ileride olduğu zamanlar vardı insanların ve coronadaki tacı o zamanda gördüler mikroskopla felan çünkü halen daha öyle buluntular oluyor ki binlercw yıl öncesinden insanlar bunları nasıl yapmış diyoruz bu hep söylenir ara ara bilim bir sebeple altüst olur ve en baştan başlar…yada evet corona bir virüs ve insan yaradılışından da eski virüslerin varlığı muhtemelen evet asırlar öncesindede ara ara Allah bu virüslerle insanlığı imtihan ediyordu ama bu ayeti onlar eski insanlar yani 1400 sene önce yaşayan insanlar bu ayet de ne anlatılıyor acaba corona nedir bizi gelip helak edecek taç nedir acaba diye merak ediyorlardı ama hiç öğrenemediler yani onlardan sonrada çok defa geldi bu virüs ama onlar mikroskobu bilmesikleri için hiç anlayamadılar başlatına gelenin bu ayetteki olduğunu..ama biz şuan anlayabiliyoruz o taç bu taçmış…mesela keyf suresinde üzerlerinde güneşin hiç batmadığı bir kabileden bahsedilir bu muhtemel şuan var ama biz henüz göremiyoruz çünkü teçhizatlarımız bunu görebilecek seviyede değil henüz..buda kuranın Allahın kelamı olduğunu ispatlar bir nevi mucize denilebilir bu açıdan

  16. Kuran’da büyük patlamadan, nötron yıldızına, kara deliklerden, sirius takım yıldızına kadar pek çok bilimsel keşiften yüzyıllar öncesinde bahsedilmektedir. Kuran gerçek bir mucizedir ve tüm çağların kitabıdır.

Yorum Bırak