NEREDEYSE TÜM İNSANLAR ZALİMDİR; DELİLLER (2. Kitap 22. Bölüm)

Birini silah gücünüzle öldürmediğiniz yada malını zorla çalmadığınız için kendinizi iyi bir insan gibi görebilirsiniz. Ama gerçek böyle değil.

Zeki olan, zeka silahıyla başkalarının ekmeğini çalar. İyi olmak, zeki ve daha üretken olmana rağmen, aynı güce sahip olmayanlarla eşit pay almaya razı olmaktır. Sınır tanımadan daha fazlasını toplamaya çalışmak zeka değildir. Verilen silahı zorbaca kullanmaktır.

Güzeller, güzellik silahı ile çirkinleri öldürürler manen ve olabildiğince çok kalbi tutsak etmekten zevk alırlar. Güzel göz bir silah gibi dünya malını avlar; zenginlere eş eder. Çirkin görülen hamalın karısı olur.

Bir ülkeniz mi var? Milliyetçi misiniz? En büyük ülke sizinki mi olmalı? Bu aynı zamanda diğer ülkeleri umursamamaktır. İnsanların arasına sınır koymak, “sınırın ötesindekiler ne yaşarlarsa yaşasınlar, biz rahatsak onlar umurumda değiller sakın gelmesinler” demek… Eğer bir gün siz aynı duruma düşerseniz sizden yüz çevrilmesine layık durumda olmaz mısınız? Kendi ailesi, kendi ülkesi diğerlerinden üstün olsun istemek zulümdür. Onlar için de, kendi için istediğini istemeyen kişi olgun insan değildir. Sınırları savunan her insan bencildir.

Şehrinizde aç ve fakir insanların olduğunu biliyorsunuz. Ama biliyorum ki araçlarımızın ve cep telefonlarımızın modellerini yükseltmemiz daha lüks otellerde tatil yapmak için kazancımızı saklamamız gerekiyor..  Eğer bir gün siz de aç yada fakir kalırsanız bu durumda Allah size karşı neden merhamet etsin. Çünkü siz bencil ve zalimce yaşıyordunuz. Metal olmayan; ama metal olandan daha güçlü yetenek silahlarınızla arzu edilen şeyleri topluyor ve yığıyordunuz.

İnsanlık bu ayıplarından temizlenirse dünya cehenneminde yaşamaktan azat edilecektir. Önce dünyada, sonra da Yaratıcının vaat ettiği cennete alınacak. Bunun yolu sınırların aşamalı olarak kalktığı ve daha adil, insani bir yönetim anlayışı ile tüm halkların tek bir devlet olarak birleşmesidir. Bu sistemin adı Diwos’tur. Bu projeye inanıyorum ve tüm gücümle destekliyorum. Bizleri kralların değil, adil ve ilahi kanunların yönettiği muhteşem bir dünyanın tek yolu olduğuna inanıyorum.

KİŞİ 4 ŞEKİLDE ZALİM OLUR

  1. Yaratana Karşı
  2. Kendine Karşı
  3. Çevresindekilere Karşı
  4. Dünyaya ve İnsanlığa Karşı

Yaratana Karşı Zulüm Çabası

Yaratana zulüm imkansızdır. Allah yaratılmışların zahiri zulmünden münezzehtir. Lakin yarattıklarına zulmetmek, zatını yok saymak, zatında, karar ve işlerinden kusur bulmak, emir ve yasaklarına hürmet göstermemek Allah Tealayı öfkelendirir. Tabiri caizse üzer. Hakikatte öfke, birikmiş üzüntüden doğar. Birini sevmek isterken sizi eliyle bir kez itse üzülürsünüz. Sabredersiniz değişir diye. Lakin her fırsatta sizi gelip itip kakmaya başlasa üzüntünüz öfkeye dönüşür. Merhametiniz gazap olur.

En büyük hırsızlık nedir? Bankadan tonlarca altın çalmak mı? Hayır. Kişinin kendisine, hayat veren, türlü nimetler veren, kendine arkadaş kılan, cennet vaat eden, bir çok isteğini yerini getiren Allah’ından çalmasıdır. O hırsızlık nasıl olur? O, tüm bunların karşılığında namaz ve biraz olsun infak ister. Ahlaklı insan olmak zaten insanlığın borcudur. Kişi yürüdüğü halde namaza durmazsa bacaklarının bedelini hırsızlık eder. Kişi diliyle konuşabildiği halde Allah’ı biraz olsun anmazsa günde 5’er defa dilinden hırsızlık eder. Allah’ı ve yarattığı sanatı ve kanunu düşünmezse, beyninden hırsızlık eder.

Tüm bunlar Rabbini seven için bir eziyet değil, zevktir. Eziyet geldiği halde devam edene, duası ve sabrı, sonunda zevke dönüşecektir.

Kendine Karşı Zulmü

Kişinin kendini bile bile kötü duruma düşürecek işler yapması; kişinin kendine zulmüdür. Örneğin içki ve uyuşturucu, helal bile olsaydı, alışkanlık olması muhakkak haram olurdu. Çünkü kişiyi muhakkak kendine zarar vermeye yada suç işlemeye götürürdü.

İnsanın kendini hayatta ve ahirette koruyacak ilimler öğrenmeden boş boş oturması, vaktini zevk yada gereksiz işler için öldürmesi de kişinin kendine ettiği zulümdür. Bu aynı bir farenin kapandan habersiz peynir yemesi gibidir. Gerçekte o fare kendine zulüm etmektedir.

Çok yemek veya az hareket etmek kişinin kendine zulmüdür. Lakin kişi, Allah için yada insanlara faydalı olmak için zahiren kendine zulüm ediyorsa, bu muhakkak ona daha büyük bir ödül olarak geri dönecektir.

Alim sürekli oturarak ilim öğrenip, ilim öğretir. Hareket etmeye imkan bulamaz. Az yediğinde ise şeker düşer ve okuduğunu iyi anlayamaz; yazarken aklını çalıştıracak enerjiyi bulamaz. İşte ona af kapısı açıktır inşallah.

Abid olan yani sürekli namaz ve zikirle meşgul olan ise hem çok hareket eder, hem de aklı gıdaya ihtiyaç duymaz. O nedenle ibadet ehlinde göbek hoş görülmez.

Kişinin kendini günahlarından ötürü dövmesi de, kınaması da kişinin kendine zulmüdür. Lakin Allah için yapıldığından, bu da ona güzel bir dönüşle döner.

Anlıyoruz ki; Allah için yapılmayan her şey; faydalı gibi görünse bile insana zulümdür. Zulüm gibi görünen her şey de, Allah içinse, bir hikmeti varsa Allah’a ulaştıran bir Burak’a dönüşmektedir.

Çevresindekilere Karşı Zulmü

İnsanlar size yakın olmaktan ötürü mutluysa, özellikle aile ve akrabalarınız, sorumluluk kalkmıştır. Ama yakında olmanızdan ötürü huzursuzluk içindelerse, git diyemeseler bile zulüm ediyorsunuz demektir.

İnsanlar ekonomik olarak size muhtaç olduklarını düşündükleri için kusurlarınıza dayanmaya çalışıyor olabilir. Bunu kullanmamak gerekir.

En çok çevremizdekilerle sınanırız. Elbette hiç kimse mükemmel değil. Lakin okudukça, hatırladıkça korunmuş olacağımız için hem kendim için hem sizin için yazıyorum.

Ve size bir sır vermek istiyorum. Çevrenizdekilere yada birilerine yaptığınız iyiliklerden kötülük görüyorsanız; nedeni iyiliğinizi Allah için yapmıyor oluşunuzdan doğar ekseriyetle. Allah için yaptığınız iyilik ise size daha büyük bir iyilik olarak döner.

Hayatta her şey böyledir. Müslüman Allah’ı unutarak kullar için yada dünyalık için yaşadıkça sıkıntıya boğulur. Allah için yaşayıp, çalıştıkça da tüm kainat ona hizmet etmeye başlar.

Dünyaya ve İnsanlığa Karşı Zulmü

Sigara İçmek (Kul Hakkı ve Azap Nedenidir)

Bazıları “sigara içmek mekruhtur” der. Hayır, daha da ötesi; o kul hakkıdır. Çünkü sigara içen hemen herkes mutlaka dumanıyla yanındakini rahatsız eder. Bu rahatsızlık ter kokusu vb bir hoşnutsuzluğun da ötesinde, yanındaki herkesi de zehri içmiş gibi etkiler. Önemli sayıda insan benim gibi sigara içmese de, ortamda dumanını biraz soluduğunda migren ağrısı tutar.

Kafelerde açık havada sigara içenler oturabilir. İçmeyenler ve rahatsız olanlar kapalı yerde oturmak zorundadırlar. Sigaradan kaynaklı, damar tıkanıklıkları, kalp krizleri, akciğer ve gırtlak kanserleri gibi daha pek çok hastalık tedavisi için karşılanması gereken bütçe sigara içmeyen insanların da üzerine de bindirilmiş bir yüktür.

Bir insan her gün ortalama 1 kişiyi dumanı ile rahatsız etse (kafede bile içse yoldan geçenlere ulaşsa, yan masada içmeyene gitse vs.) 30 yılda yaklaşık 11000 kişiye kul hakkı borcu olacaktır. Aynı zamanda bu sürede lüks bir araç yada ev değerince para kaybetmiş olacaktır. Ömründen zahiren en az 10-20 yıl azaltmış olacaktır.

Ne yapıp ne edip sigaradan uzak durmak farzdır. Azap olarak bir insana sigara içmesi yeterlidir.

Küfretmek, Argo Konuşmak

İşte bu aşağıların en aşağısına düşmek gibidir. Eskiden savaşlarda askerlerin işgal ettikleri ülkelerde yaptıkları her türlü işkence ve tecavüzden daha da aşağı şekilde arkadaşına, canını biraz sıkan kişiye, patronuna yada bir siyasiye “şöyle, böyle yapayım” diyerek küfretmesi onun lanetlenmesine neden olur.

Çünkü bu iğrençliği, kınanası davranışı -ki Lut kavmi bu davranışlara özendiği için helak edildi- bu kişiler bunu yapmasa da ağızlarına her gün bu iğrenç sözleri ve düşünceleri alıp durmakla lanetlenmişlerdir.

Küfredenler, “biz tam olarak öyle söylemek istemiyoruz, sadece öfkeden söylenmiş sözler” diyerek kendilerini savunmak isteyebilirler. Aslında kastetmediğimiz şeyleri söyletecek kadar aklımıza hakim olmuş şeytandan Allah’a sığınmamız lazım gelir.

Benzer Yazılar

Yorum Bırak