YENİLİKÇİ “EĞİTİM SİSTEMİ” PROJEMLE MAKSİMUM BAŞARI

Şu an öyle çarpık bir sistem vardır ki; çocuklarımızı gaz odasına dönüşen sınıflara tıkıyoruz, hepsinden aynı sürede öğrenmelerini bekliyoruz, belki çok büyük bir sanatçı ya da sporcu olmak için yaratılmış bir kişiyi, matematiği kendince bir nedenden ötürü başaramadığı için yetersizlikle suçluyor ve kendine olan güvenini yok ediyoruz. Bir öğrenci özel sorunları ya da farklı çalışan beyni nedeniyle herkes ile aynı hızda anlamıyorsa onu işsiz, parasız, eşsiz, 2. sınıf ve doğal olarak sevgisiz ve zavallı bir insan olmakla tehdit edip korkularla psikolojisini mahvediyoruz.  Hastalandığı için yada ailevi bir nedenle dersi takip edemediğinde çevrimiçi olarak yeniden izleyebilmesi için çözüm sağlamak yerine onun tüm yılı tekrar okumasını istiyoruz. Tüm bunlar büyük bir vicdansızlık ve ahmaklıktır. Yeni ve daha akıllıca tasarlanmış bir eğitim sistemine ihtiyacımız vardır.

Önereceğim yeni eğitim sisteminin 3 önemli özelliği olacak;

  1. Anaokulundan itibaren yapılan yetenek analizleri ve eğilim testleri sonunda yeteneğe dönük özel eğitimler.
  2. Sınavlarda tüm sorulara doğru cevap verebilecek düzeye ulaştıran gelişmiş uzaktan eğitim teknolojisi
  3. Uygulamaya dönük sahada eğitim
  1. YETENEK ANALİZİ VE YETENEĞE GÖRE EĞİTİM

Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki, başarı ve eğitim için odaklanarak harcadığımız zaman son derece etkilidir. Dünyada ses getirmiş ve alanında “dahi” olarak görülen kişilerin en önemli özelliği mesleklerine çocuk yaşta ve severek başlamalarıdır. Aynı bir oyun gibi. Bill Gates dünyanın en zengin insanı ve bilgisayar programcısıydı. Babasının yardımı ile daha çocukken kod yazmaya başladı. Onu kimse zorlamadı, o işin içinde doğdu. Ya da pek çok ünlü müzisyenin ailesi müzisyendir ve müziğin içinde doğar. Örneğin; Michael Jackson, Beethoven.

Beethoven’ın dedesi, babası ve ailesinin büyük birçoğu müziği meslek edinmiş kişilerdir. Babası Beethoven’ı  4 yaşında zorla piyano çaldırtmaya başlamıştır ve yanlış yaptığında ise şiddet uygulamıştır. Elbette bu çok yanlış bir eğitim sistemi ama içindeki hatalara rağmen çocuk yaşta başlayan uzmanlaşmanın başarıya katkısı ortadadır.

Düşünün 20’li yaşlarında makine mühendisliği öğrenmeye başlayan ve aklı karşı cinste olan bir genç mi daha başarılı olacaktır? Yoksa 4 yaşında motor atölyesinde babasına anahtar uzatan ve bazı parçaları birleştirdiğinde çikolata kazanan bir çocuk mu? Açıktır ki; iki çocuk 24 yaşında okullarından mezun olduğunda biri 20 yıllık bir uzman deneyimine, diğeri ise sadece sınavdan aklında kalan bir bilgi çorbasına sahip olarak piyasada olacaklardır ve rekabet edebilmeleri mümkün değildir. Geleceğin dünyasında devrim yaratmak istiyorsak eğitim sistemimizi değiştirmeli ve çocuklar için eğlenceli hale getirmeliyiz.

Yeni eğitim sisteminde çocukların anaokulundan itibaren her yıl yapılan özel sınavlarla her türden yeteneği araştırılacak, beyinlerinin daha aktif olan bölümleri ve fiziksel kapasiteleri bilimsel yöntemlerle analiz edilecektir. Lise yıllarına kadar kendindeki yeteneği ve idealini kurduğu mesleği keşfetmesi ve oyunlaştırılmış şekilde mesleki eğitim alması sağlanacaktır. Uzmanlar, çocuk ve aile ortak kararını verdiği anda çocuk mesleki eğitime başlamalıdır. Karar sürecinde ise öğrencinin karar verdiği mesleği yerinde deneyimlemesi için sahada asistanlık yapması sağlanacaktır. Çünkü doktor olmak istediğini zanneden pek çok öğrenci aslında doktorun yaptığı işlerden ve hastalardan tiksinmekte ve sadece doktorların toplumdaki saygınlığını arzulamaktadır. Bu eğilim kötü hizmet veren ve işinde gelişemeyerek sağlığımızla oynayan çalışanlarla karşılaşmamıza neden olmaktadır. Her sektör için örnekler çoğaltılabilir. Öğrencilerin hayallerindeki mesleği bulması için iş sahasında deneyimlemesi sağlanacaktır.

Yeteneği herhangi bir alanda, sanat, spor, matematik, edebiyat ve hatta sıra dışı yetenekler… Yaklaşık 100 farklı kategorideki alanlardan birinde, binde bir’lik yetenek diliminde yer alan öğrenciler özel yetenekliler okullarına alınacak ve kendilerine daha uygun farklı bir eğitimden geçirileceklerdir. Bu sistemde her bin öğrenciden biri değil, her dalda binde bir öğrencinin seçileceği için yaklaşık her on öğrenciden biri özel yetenek okullarına kabul edilecektir.

Diğer öğrenciler için spor, sanat ve sıra dışı yetenekler konusunda analiz ve keşif süreci devam edecektir ve bu sınavlar her yıl yenilenecektir.

2. YENİ BİR SINAV VE DEĞERLEME SİSTEMİ

Okuldan mezun olurken genellikle sınavdaki soruların yarısından çoğunu doğru cevaplamak yeterli sayılmaktadır. Bu da çok saçmadır. Geri kalan yarısı önemsiz midir? Eğer bir mühendis fren sistemini sadece yarısına kadar yaparsa o sistem çalışacak mıdır? Yada bir doktor kalbi çıkartmayı biliyorsa ama yerine geri koyamıyorsa bu yeterli mi olacaktır? Bu nedenle özel sektör özellikle deneyimli eleman arıyor ve okulların verdiği diplomaya pek itibar etmiyor.

Devletler açıkça eksiği olsa da öğrencileri bir an önce mezun etmek ve sözde eğitimli iş gücünü artmış gibi göstermek istiyor. Çözüm nedir peki?

Soruların tamamını doğru cevaplayana kadar onları yetiştirmek zorundayız. Ama bunun için uzaktan eğitim teknolojisinden yararlanabiliriz. Artık öğretmeni tablet yada bilgisayarımızdan izleyebiliyor, soruları oradan sorabiliyoruz. Kaçırdığımız dersler hatta dersin içinde arkadaşımızın gürültüsünden duyamadığımız bölümler olursa geri alıp bir daha dersi izleyebiliyoruz. Forumlarda ve canlı chat sistemleri ile ve sorulmuş sorular arşivinden aradığımız tüm sorulara cevap alabiliyoruz. Yapay zeka sınavda cevap veremediğiniz soruları görüp, öğrencinin hangi dersi yeniden izlemesi gerektiğini analiz edebilmekte ve öğrenciye zaman kazandırabilmektedir. Klasik eski yöntemde ise tüm seneyi ve dersleri baştan okuması istenmektedir.

İşte uygun bölümlerde bu yöntemle çok daha fazla öğrencinin üniversiteye daha az uğrayarak eğitim alması sağlanabilir.

 

3. UYGULAMAYA DÖNÜK SAHADA EĞİTİM

Yüzme öğrenmenin en iyi yolu havuza düşmektir. Bir dil öğrenmenin bile en hızlı yolu o ülkeye giderek toplum içinde konuşmak zorunda kalmaktır. Bisikletlere bakarak ve bisikletler hakkında kitaplar okuyarak, bisiklet sürmeyi öğrenemeyiz. Günümüzde staj denilen saha çalışmaları bile mezuniyet yıllarında bir kaç ayla sınırlı uygulanıyor. Oysa üniversitelerin kurdukları şirketlerde yada sahadaki şirketlerde öğrenciler ücretsiz olarak çalışmaya gönderilmelidir. Bu şekilde hem özel sektör taze kana kavuşarak üretim kapasitesini yükseltebilir hem de öğrenciler işi doğrudan sahada öğrenebilirler. Okuldaki başarısı yüksek olan öğrenciler için yetiştiren şirketlere ödül primleri vererek şirketler desteklenebilir. Okuldaki ve teorik eğitimle sahadaki eğitim eşit düzeyde ilerlemelidir.

Bu 3 maddeyi hayata geçirebilirsek, dünyanın alanında en uzman isimleri ülkenizden çıkabilir. Bu sistemi tüm dünya ülkelerine öneriyorum. Çünkü bilgi ve uzmanlık paylaşılabilir ve tüm dünya bilgiden yararlanabilir.

Benzer Yazılar

Yorum Bırak