Budizm’in en kutsal mantrası; “Om mani padme hum” (Sağdan sola, ilahi alfabelerin düzeninde okununca “Muhammed Api Nammo” olarak okunur. (“Nammu”, Sümer’de yaratıcı Tanrıdır. “Midra” da tersten “Erdem” diye okunur)
Orijinal
Sanskritçe
om mani padma hum
Aşağıdaki videoda ünlü Budist lider Dalai Lama’nın geleneksel anlamı hakkında yapmaya çalıştığı açıklamayı dinliyoruz. Bugüne dek onun manası “nilüfer içindeki inci” demekti. Umuyorum ki o incinin Muhammed Peygamber olduğunu dünya anlayacaktır. Onlara Allah’ın lütfu ve ilhamıyla yüzlerce kanıt daha sunacağım. (inşallah)
https://www.youtube.com/watch?v=6pAZH23YSyU
Mantra Hindistan’da Sanskritçe dilinde ortaya çıktı. Buda’nın öğrencilerine emanet bıraktığı bu mantra, yani sürekli tekrar edilen kutsal zikir; geleceğe barışı ve tüm dünya dinlerine kucak açmayı miras bırakıyordu. Bu zikir tersten okununca (Muhamed api Nammu) olarak seslendirilmektedir. Yani Nammu’ya ulaştıran Muhammed. Nammu İbrahim’in kavmi Sümer’de her şeyi yaratan eşsiz ve ortaksız mutlak tanrının ismiydi. Muhammed ise tüm dünyadaki tüm kutsal kitaplara, tek ilaha yönlendiren ve mucize göstermiş tüm elçilere inanmayı emretmiş, kucağını tüm insanlığa açmış bir merhamet peygamberiydi.
Yani Buda, bu zikir ile yeryüzündeki tüm elçileri kabul eden Muhammed’i ve her şeyi yaratan tek tanrıyı kendisine inanan tüm insanlara miras bırakmıştı.
Göklerde tüm yazılar İbranice ve Arapça gibi sağdan sola yazılır. Ama dünya soldan sağa yazılan diller kullanıyor. Eski doğu dinlerinde beklenen kurtarıcının adı olan “Mitra” da böyledir. “Erdem” kelimesini Arapça olarak yazın ve SAĞDAN SOLA okuyun. “Medre” yada “midra” olarak yazılır. Arapçada sessizlere ses veren harekeler olmadığından “midra” ile “erdem” kelimesinin sağdan sola yazılışının aynı olduğu görülecektir.
“Api” kelimesi hakkında sözlük bilgisi;
“Yakın veya üzerinde yerleştirerek ilhak, birleşen vb yakınlığı, e ulaşan ifade” gibi anlamlara gelmektedir.
https://www.sanskritdictionary.com/?iencoding=iast&q=api&lang=sans&action=Search
Nammu ilk dönem Sümer tabletlerinde her şeyi yaratan ilah olarak karşımıza çıkar. Nammu’nun tüm tanrıları (büyük melekleri) yaratan Tanrı olduğunu anlatan birçok ilk Sümer dönemine ait kaynaklardan bir kaçı;
http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvTmFtbXU
Ünlü Sümerolog ve tarihçi Kramer “Sümerlerin Kurnaz Tanrısı Enki” isimli kitabında bir Sümer tabletindeki şu çevirisini not düşmüştür;
Tablette şöyle yazılıdır;
Nammu ilksel ana, bütün büyük tanrıları doğurmuş olan, tüm tanrıların gözyaşını oğluna (Enki’ye) getirdi:
– “Sen, sere serpe yatan, sen uyuyan, sen uykusundan uyanmayacak olan: Tanrılar “benim elimden çıkanlar” …dövünüyorlar.
Sümer tabletindeki bu metinden anlıyoruz ki; insanlar o zamanlar doğayı kontrol eden melekleri yaratılmış oldukları bildikleri halde “Tanrılar” olarak isimlendirmektedir. Bu ifade onların her şeyin üzerinde mutlak bir güç ve yaratıcılığa sahip olmadıklarını ve onların da yaratılmış olduklarını bildikleri ama saygı duydukları anlamına gelmektedir. Metnin devamında Nammu, tüm tanrıları yani melekleri kendi elleriyle yarattığını ifade etmektedir. Demek ki; “Nammu Tanrıları doğurdu” derken bir kadın gibi yada tanrıça vasfıyla olan bir doğurma değil yine o günün diline özel olarak var oluşuna “elleriyle yaratarak neden olma” da “doğurma” olarak isimlendirilmektedir. “Oğul olma” kavramının da, hem Sümer metinlerinde hem de onun kavramlarıyla etkilediği Tevrat’ta, aracısız elleriyle yaratılmış olmaktan doğan, soyut bir kavram olduğu da anlaşılmıştır.
Buda, Hz Muhammed’den yaklaşık 1000 yıl önce yaşamıştı ve yaşadığı çağda Nammu’yu duymuş olmalıydı. Çünkü orta doğudan göç eden veya ticaret maksatlı gelen pek çok Sümerli dinleri hakkındaki bilgiyi de yanlarında getiriyordu. Her dilde kelimelerin söylemi bir kaç harfle değişmiş olabilse de ortadaki benzerlik tesadüfe asla yer bırakmamaktadır.
Keşif: Erdem Çetinkaya Meta (Metta; Doğu dinlerinin kutsal metinlerinde beklenen kişinin soy ismi olarak “Metta” bildirilmektedir)