ALLAH’I ŞİMDİ GÖRECEK VE DUYACAKSINIZ
Yaratıcı hakkında çok şey söyleniyor. Kutsal kitaplarda bazen bir insan gibi el ve ayaklı, bazen de her yerde olan sonsuz bir varlık gibi anlatılıyor. Onun bazen ışık, bazen de saf enerji olarak betimlendiğine de şahit oluyoruz. Bazıları ise ateist olup; o hiç var olmadı diyor. Peki O’nun hakkındaki gerçek nedir? Kutsal kitaplardaki bu farklı anlatımların sırrını ve bir çelişki olmadığını göreceksiniz.
Bu sunumda Yaratıcıyı görmekle kalmayacak, sesini duyacak ve gözlerini fark edeceksiniz. Hem de bilimsel kanıtlarıyla ve bizzat kendinizde deneyimleyerek. Kuran, İncil ve Tevrat gibi kutsal kitaplarda anlatılanlarla bilimsel verilerin ışığında hayranlık veren bilgilere ulaştık. Artık dünyayı bambaşka şekilde göreceğinize inanıyorum. Korkarım ki, asrın insanı yaratıcısını çok yanlış anladı. İçten içe herkes onu sadece uzayda yaşayan bir kral figürü olarak hayal ediyor. Oysa geçmişte yaşayan nice peygamber ve bilge; onu sürekli gördüğünü söylüyordu. Kuran ve Tevrat gibi kitaplarda ateistler üzerinde neredeyse hiç durulmaz. Çünkü Yaratıcıya göre ateist yoktur. Çünkü o gizli değildir. O saklanmaz. Bir insan istese de ateist olamaz. Sorun; yada ateizm; yaratıcının sadece gökte oturan bir kral gibi tanımlanmasından kaynaklanmaktadır.
…Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü (vechi) işte oradadır. Bakara 115
Yaratıcı kutsal kitaplarda “her şey; evren ve ötesi” olarak tanımlanıyorsa; yaratıcı için “yok” demek imkansızdır. Çünkü O’nu herkes sürekli görmektedir. Çünkü O her şeydir. Tüm kutsal kitaplarda onu görmek isteyen peygamberler ve halkları anlayışlarındaki yetersizlik nedeniyle cezalandırılmış; kimi yıldırım çarpmış (hz. Musa’nın halkı), kimi şok geçirmiş (hz. Musa), kimi de kınanmıştır(hz. İsa’nın havarileri).
Yaratıcı gelecekte bizlere özel bir surette görünmek istediğinde göreceğimiz şey; onun bize görünmeyi seçtiği şekil olacaktır. Çünkü o zaten her şeydir ve zaten sürekli görünmektedir. Bu ayrım Kuran’da çok incedir. Mesela bir ayette, “bulutlar yarılıp da Rabbin geldiğinde” yazılıdır. Burada özellikle “Allah geldiğinde” demez. Allah çünkü her yerdedir. Allah’ın tezahür edişi; Rahman; RAB, yani efendi, “Allah adına ve emriyle yönetmek üzere geldiğinde” demektir. Başka bir ayetle; “o gün Allah’ın ışığı yeryüzünü kaplayacaktır” der. Dikkat edin her yerde olan Allah’ın kendisi değil, Allah’ın ışığı kaplayacaktır.
O ilktir, o en sondur, görünen ve gizli olandır. O, her şeyi bilendir. (57-3)
“O hem görünen hem gizlidir” Aslında insan gibi; yüzünü görebilirsiniz arkadaşınızın, ama ruhunu, vücudunun içini yada sizden sakladığı yönlerini göremezsiniz. Evren Allah’ın yüzüdür. Zatından dilediği kadarını bizlere göstermektedir. Kutsal kitaplarda o şöyle tanımlanır;
O doğurmamış ve doğurulmamıştır. (İhlas Suresi)
Zannediyorlar ki; “Allah” isminde bir kral vardı; kendisinin harici bir yerde az uzakta evreni yarattı iki elinin arasında.. Yani kainatı bir şekilde kendinden doğurdu. Hayır bu doğru değildir. O yaratırken bizzat kendi varlığını kullanır. Bu yüzden her şeyi görür ve her şeyi bilip yönetir. Çünkü gören ve görünen birdir. Eğer evren ayrı, yaratıcı ayrı olsaydı, evren de yaratıcıdan doğmuş olurdu. Oysa Allah doğurmamıştır.
“Senin rabbinin vechi asla yok olmaz” (Rahmân 55/27)
Gerçekten de enerjiden bir vücuda sahip olan evren asla yok olmayacaktır. Sadece maddeden enerjiye ve enerjiden maddeye bir değişim içindedir. Yok olmuş görünen sadece zahirden batına dönüşür; Allah’ın ilminde saklıdır.
O ( hiçbir şey ) doğurmamış ve doğurulmamıştır. (İhlas Suresi-3)
Evren yaratıcının sesiyle yüzüne şekil vermesinden başka bir şey değildir. Bu nedenle yıkmak, kırmak, bozmak, öldürmek gibi yıkıcı eylemlerin hepsi son derece büyük günahlar olarak tanımlanmıştır. Hayalimizde bir insan yaratmamızın nedeni, yaratıcınınki ile aynıdır. Bilinme arzumuzdur. Vermeye ve karşılığında saygı, sevgi görmeye olan yaratıcıdan miras kalan tutkumuzdur. Yapılan, yapandan izler taşır. Mühendis ancak kendi ruhundan inşa edebilir yaptığına. Bilmediğini kendinden olmayan bir şeyi yükleyemez tasarımına.
BİZ DUYGULARI OLAN BİR GÖZDEN İBARETİZ
Aslında yaptığımızı zannettiğimiz şeylerin hiç birini yapmıyoruz. Hepsini bize oluyor gibi gösterip yerimize yaratan güç Allah’tır.
Sizi de yapageldiklerinizi de Allah yaratmıştır. ( 37/96)
Evrenin bir simulasyon oluşunu birazdan anlatacağım. Aslında bizler işletim sistemine istek gönderen bilinç ve duygu sahibi kullanıcı kod parçacıkları gibiyiz. Tüm işi işletim sistemi yapmaktadır. Buna döneceğim ve bunu görmenizi sağlayacağım.
YARATICININ GÖZLERİNİ GÖRÜN
Peki yaratıcı “evren” adını verdiği yüzü ve o yüzde gizli gözleri ile bizleri gözetliyor mu? Bir molekülün bile kaderini nasıl görüp yönetiyor. Bunun bilimsel bir ispatı var mı? Evet bir çok kanıt var, önce fizikçileri şok eden çift yarık kuantum deneyine kısaca bakalım. Çift Yarık Deneyi Bilim Dünyasını Sarstı! Ünlü Danimarkalı fizikçi Niel Bohr, kuantum fiziği ve çift yarık deneyi ile ilgili şu ifadeyi kullanmıştı:
“Eğer bir kişi quantum fiziği karşısında şok olmamışsa, onu anlamamış demektir.”
Fizikçiler maddeyi oluşturan elektronların nasıl hareket ettiğini anlamak için bir kuantum deneyi yaptılar. Maddeyi oluşturan elektronlar bir gözlemci izliyorsa enerji dalgası formundan çıkarak göze görünebilen ve yeri hesaplanabilen taneciklere yani maddeye dönüşüyorlardı. Kimse herhangi bir yöntemle gözetlemiyorsa, fotonlar yeri ve şekli belirlenemeyen enerji dalgası gibi hareket ediyorlardı. Sanki fotonların gözleri ve bilinçleri vardı… Biri onları gözetleyince madde gibi davranmaya başlıyorlardı. Bu tüm bilim dünyasını şok etti. Einstein yıllarca bir hata olabileceğini ispatlamaya çalıştı ama sonunda o da bu garip ve olağanüstü durumu kabullendi. İlginç olan başka bir durumsa “dolaşık” olarak tanımlanan fotonlarla ilgiliydi. Bunlar birbirinden ayrıldığında dahi çok uzakta bile olsalar, her yönden aynen birbirlerini görür gibi taklit etmeye devam etmektedirler. Dolaşık fotonlar birbirinden tam anlamıyla haberdardır. Günümüzde uzay haberleşme sistemlerinde deneysel olarak kullanılmaktadır. Halbuki milimetrenin milyarda birinden daha küçük bu parçacıkların beyni yada gözlem araçları yoktur. Bu durum tüm görme ve analiz etme işleminin aynı bir beyindeki gibi tüm evrende bütünleşik hareket ettiğini gösterir. Tüm pixeller yani atomlar, merkezi ve her yerde hakim tek bir ana yazılımın kontrolünde 3 boyutlu ekrana yansımadıkları sürece bu hesaplamaları tek başlarına gerçekleştiremez.